"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2979 Esas, 2022/839 Karar
HÜKÜM/KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Adalar Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/42 Esas, 2021/255 Karar
Taraflar arasındaki taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptalinden kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili ile katılma yoluyla davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin maliki olduğu İstanbul İli, Adalar İlçesi, Kınalı Ada Mahallesi 93 ada 6 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan tapu iptal ve tescil davası sonucunda iptal edilerek taşınmazın orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, bu durumun müvekkilinin mülkiyet hakkını ihlal ettiğini belirterek müvekkilinin uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; husumetin yanlış yönlendirildiğini, davanın zamanaşımı süresi ve hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, ormanların özel mülkiyete konu olamayacağını, geçerli bir hukuksal nedene dayanmayan tescilin yolsuz tescil hükmünde olacağını ve kayıt malikine mülkiyet hakkını kazandırmayacağını, orman niteliğindeki taşınmaz için iyiniyet kurallarının uygulanamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve tespit edilen bedelin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili, adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporuna itirazlarının değerlendirilmediğini, hesap hataları içerin raporun hükme esas alınarak tazminatın eksik hesaplandığını, usulüne uygun emsal incelemesi yapılmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
2. Davalı Hazine vekili, husumetin yanlış yönlendirildiğini, davanın zamanaşımı süresi ve hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, ormanların özel mülkiyete konu olamayacağını, geçerli bir hukuksal nedene dayanmayan tescilin yolsuz tescil hükmünde olacağını ve kayıt malikine mülkiyet hakkını kazandırmayacağını, orman niteliğindeki taşınmaz için iyiniyet kurallarının uygulanamayacağını, taşınmazın arsa niteliğinde olmadığını, eksik inceleme ile karar verildiğini, tespit edilen bedelin fahiş olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arsa niteliğindeki dava konusu taşınmazın değerinin emsal satış metoduna göre tespit edilerek davanın kabulüne karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, internet ortamından elde edilen satış ilanlarının satışın gerçekleşmemiş olması nedeniyle emsal olarak değerlendirilemeyeceği, taşınmazın konumuna, emsale göre üstün ve eksik yönlerine göre m² birim fiyatının belirlendiği, dosyadaki eksikliklerin Dairece tamamlanması ile yapılan inceleme sonucunda bilirkişi raporunun dosya içeriğine ve kapsamına uygun olduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili ile katılma yoluyla davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili katılma yoluyla, adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporuna itirazlarının değerlendirilmediğini, hesap hataları içerin raporun hükme esas alınarak tazminatın eksik hesaplandığını, usulüne uygun emsal incelemesi yapılmadığını ileri sürmüştür.
2. Davalı Hazine vekili, husumetin yanlış yönlendirildiğini, davanın zamanaşımı süresi ve hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, ormanların özel mülkiyete konu olamayacağını, geçerli bir hukuksal nedene dayanmayan tescilin yolsuz tescil hükmünde olacağını ve kayıt malikine mülkiyet hakkını kazandırmayacağını, orman niteliğindeki taşınmaz için iyiniyet kurallarının uygulanamayacağını, taşınmazın arsa niteliğinde olmadığını, eksik inceleme ile karar verildiğini, tespit edilen bedelin fahiş olduğunu ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
3. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
5. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu İstanbul İli, Adalar İlçesi, Kınalı Ada Mahallesi, 93 ada 6 parsel sayılı, 530,50 m² yüzölçümlü, arsa nitelikli taşınmazın 1944 yılında yapılan arazi kadastrosu sebebiyle dava dışı kişiler adına tespit ve tescil edildiği, davacının taşınmazı 30.01.2007 tarihinde satın aldığı, Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan dava sonucunda, Adalar Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/8 Esas, 2014/85 Karar sayılı kararı ile 1989 yılında yapılan 2/B uygulamalarına ilişkin işlemlerin yok hükmünde olduğu tespit edilerek taşınmazın tamamının tapusunun iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek 15.01.2018 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 19.02.2020 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.
3. Tapu kaydı mahkeme kararı ile iptal edilen arsa niteliğindeki İstanbul İli, Adalar İlçesi, Kınalı Ada Mahallesi, 93 ada 6 parsel sayılı taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesine ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline ilişkin İlk Derece Mahkemesinden verilen karara karşı yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin bir numaralı alt bendi uyarınca esastan reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, taraf vekilleri tarafından temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazine'ye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,01.12.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.