"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda; Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtayca incelenmesi, davacı idare ile bir kısım davalılar vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü;
- K A R A R -
Dava, 4650 sayılı Kanun’la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.
Mahkemece, uyulan bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak hüküm kurulmuş; karar, davacı idare ve bir kısım davalı vekillerince temyiz edilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulmuş ise de; gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyle ki;
1-) Mahkemece verilen 14.02.2017 tarihli ikinci karar, davacı idare ile davalılardan..., ... ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmiş olup, söz konusu kararda tespit edilen kamulaştırma bedeli, kararı temyiz etmeyen davalılar yönünden kesinleşmiştir.
Bu durumda 14.02.2017 tarihli ikinci kararı temyiz etmeyen davalılar yönünden bu kararda tespit edilen bedel davacı idare lehine usulî kazanılmış hak oluşturduğundan, bozmadan sonra sadece 14.02.2017 tarihli kararı temyiz eden davalıların payı hesaplanarak bu miktarın bloke ettirilip adı geçenlere ödenmesine ve söz konusu kararı temyiz etmeyen davalılar yönünden bozmadan önceki 14.02.2017 tarihli karardaki bedele göre hüküm kurulması gerektiği düşünülmeden, bozmadan sonra tespit edilen bedel üzerinden tüm davalıların payını kapsar şekilde karar verilmesi,
2-) Dava konusu taşınmazda 12 numaralı bağımsız bölüm maliki olan ...oğlu ... davalı olmadığı halde, gerekçesi açıklanmadan onun payını da kapsayacak şekilde hüküm kurulması,
3-) Bozma öncesi verilen kararın bozma ile ortadan kalktığı düşünülmeksizin ve davacı idare vekilinin 07.10.2021 havale tarihli dilekçesinde tescil talebinde bulunduğu gözetilmeksizin yeniden tescil hükmü kurulmaması,
4-) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 tarihli, 30791 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan kararı da göz önüne alınarak, davanın niteliği gereği davacı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğinin düşünülmemesi,
Doğru görülmemiştir.
Davacı idare ile bir kısım davalılar vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz edenlerden peşin alınan temyiz harçlarının istenildiğinde iadesine, 22.12.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.