"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
Taraflar arasında ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/113 Esas, 2020/94 Esas sayılı dosyalarında görülen tapu iptali tescil istemine ilişkin asıl ve birleştirilen davalarda; ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/15 Esas, 2020/80 Karar sayılı taşınmazın kesinleşen orman tahdidi içinde bırakılması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin birleştirilen davada yapılan yargılama sonucunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
Kararın birleştirilen ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/15 Esas, 2020/80 Karar sayılı dosyası 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca açılan tazminat davasının davacıları ve davalısı Hazine vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca açılan tazminat davasının davacıları ve davalısı Hazine vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davalılar ... vd. vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 16.05.2023 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davacı idare vekili Avukat ... ile davalı Hazine vekili Avukat ... gelmişler, diğer davalılar vekili duruşmaya katılmamıştır.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Asıl dava dosyasında ve birleştirilen ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/113 Esas, 2020/94 sayılı dosyasında davacı ... vekili dava dilekçelerinde özetle; davalılar adına kayıtlı bulunan ... ilçesi, ... köyü 2341 (yenileme ile Yukarımahalle Mahallesi 1238 ada 27) parsel, 3452 (yenileme ile ... Mahallesi 1078 ada 32) parsel ve 1653 (yenileme ile ... Mahallesi 1075 ada 5) parsel sayılı taşınmazların kesinleşen orman kadastrosuna göre orman sınırları içerisinde kaldığını, taşınmazların orman niteliğini haiz olduğunu, Orman Kadastro Komisyonu tarafından 2/B uygulaması yapıldığını, yapılan çalışmaların kesinleştiğini, tapu kaydı üzerinde de orman şerhi bulunduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kaydının iptali ile Devlet ormanı vasfıyla ... adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
2. Birleştirilen ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/15 Esas, 2020/80 Karar sayılı davasında davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların ve murislerinin dava konusu taşınmazlarda hissedar olduklarını, taşınmazların tapu kaydına orman şerhi işlendiğini, mülkiyet hakkının ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabileceğini ve mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağını, dava konusu somut olayda her ne kadar davacının taşınmazlarının elinden alınmasının yasal bir dayanağı var ise de karşılıklı hak ve adalet denğesinin sağlanması amacı ile mülkiyet hakkı sahibinin tazminat niteliğinde bir bedel talep edebileceğini belirterek oluşan zararın davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Hazine vekili birleştirilen davaya verdiği cevap dilekçesinde özetle; taşınmazlar üzerine konulan şerhin ... tarafından konulduğunu, dolayısıyla davanın idari yargıda açılması gerektiğini, şerhin konulduğu tarihe göre zamanaşımı süresinin geçtiğini, dava konusu taşınmazların Orman Genel Müdürlüğünce yapılan orman kadastro çalışmaları neticesinde tapu kütüğü sahifesine dava konusu taşınmazların orman sınırları içinde kaldığı şerhi konulduğunu, burada ... kötüniyetle hareket ederek orman şerhinden dolayı Maliye Hazinesinin tazminat davalarıyla muhatap olmasına yol açtığından eğer herhangi bir tazminata hükmedilecek ise bunun Orman Genel Müdürlüğüne yükletilmesinin gerektiğini ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
2. Birleştirilen ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/113 Esas, 2020/94 Esas sayılı dosyasında davalılar davaya cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca açılan tazminat davasının davacıları ve davalısı Hazine vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dosyada bulunan bilirkişi raporlarındaki %4 kapitalizasyon faizi ile %30 değer artışı oranlarını kabul etmediklerini, taşınmazların konumu itibari ile kapitalizasyon oranının %3 olması gerektiğini, %30 değer artışının da hakkaniyetli olmadığını, konumları itibarıyla taşınmazların değerinin düşük olduğunu, yakındaki başka bir parsele %200 objektif değer artışı uygulandığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; görev, zamanaşımı ve husumet itirazlarının bulunduğunu, davacı vekilinin davasını ıslah ettiğini, ancak kararda faiz miktarı yönünden yanlış hüküm kurulduğunu, ıslah edilen kısım için ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiğini, ıslahın verilen kesin sürede yapılmadığını ve geçersiz olduğunu, Devletin davacıların taşınmazına ilişkin tapu sicilini tutarken herhangi bir yanlışlığa sebebiyet vermediğinden onları maddi olarak bir zarara da uğratmadığını, tazminat talep edilebilmesi için ya sözleşmeye aykırılığın ya haksız bir fiilin yahut sebepsiz zenginleşmenin bulunması gerektiğini, dava konusu olayda ise bunların hiçbirinin söz konusu olmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda taşınmazların m² rayiç bedelinin bilirkişiler tarafından fahiş olarak tespit edildiğini, parselin değerine uygulanan %30 değer artış oranının yerinde olmadığını, kapitalizasyon faizinin %4 olarak hesaplanmasının yanlış olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılması isteminde bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın arazi niteliğinde olduğu kabul edilerek, net gelir yöntemine göre 2020 değerlendirme tarihi itibarıyla değerinin tespit edilmesinin ve tespit edilen bedelin değerlendirme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinin doğru olduğunu belirterek taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca açılan tazminat davasının davacıları ve davalısı Hazine vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdükleri sebepleri tekrar ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması Esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde Esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... köyü 1653 parsel sayılı, fındıklık vasıflı taşınmazın 05.01.1957 tarihinde ..., ..., ... adına; 2341 parsel sayılı, harap bağ yeri ve meyve bahçesi vasıflı taşınmazın kadastro tespitine itiraz sonucunda 22.09.1959 tarihinde hükmen ..., ..., ..., ... adına; 3431 parsel sayılı, 4100 m² yüzölçümlü taşınmazın kadastro tespite itiraz sonucunda hükmen 17.10.1962 tarihinde ..., ..., ..., ... adlarına tescil edildiği, taşınmazların 24.09.1996 tarihinde intikal sureti ile ..., ..., ..., ..., ... ve ... adlarına tescil edildiği, yenileme kadastrosu sonucunda 1653 parsel sayılı taşınmazın ... Mahallesi 1075 ada 5 parsel, 2341 parsel sayılı taşınmazın Yukarı Mahalle Mahallesi 1238 ada 27 parsel ve 3431 parsel sayılı taşınmazın ... Mahallesi 1078 ada 32 parsel olarak tapu siciline kaydedildiği, 27.09.1996 tarihinde taşınmazların orman alanında kaldığına dair şerhin tapu kayıtlarına konulduğu anlaşılmaktadır.
3. Dava konusu taşınmazların hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre arazi niteliğinde kabulü ile net gelir metoduna göre değer biçilmesine ve taşınmazların gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsili ne ve tapu kayıtlarının iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesi yerindedir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca açılan tazminat davasının davacıları ve davalısı Hazine vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince duruşmaya gelen temyiz eden davacı idare vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin karşı taraftan alınmasına,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davalılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
16.05. 2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.