Logo

5. Hukuk Dairesi2022/9458 E. 2023/5858 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydındaki yüzölçümü düzeltmesi nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin davada, taşınmazın değeri ve tazminat miktarının belirlenmesi ile zamanaşımı def'i.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihinde arazi niteliğinde olduğu ve net gelir yöntemiyle değerinin belirlenmesi gerektiği, ayrıca davanın zamanaşımı süresi içinde açıldığı gözetilerek, yerel mahkemenin davayı kabulüne ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 41 inci maddesi gereğince yüzölçümünde yapılan düzeltme nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davalı ... yönünden asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı ... davalı ... vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.

Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 30.05.2023 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davacı vekili Avukat ... ile davalı ... vekili Avukat ... gelmişlerdir.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı vekili asıl dava dilekçesinde özetle; dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... köyü 1136 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, bu yeri 09.01.1996 tarihinde Talip Nacar’dan satın aldığını, dava konusu taşınmazı 2009 Nisan ayında satmak için Tapu Müdürlüğüne müracaat ettiğinde Kadastro Müdürlüğünden kendisine yazım hatası sonucu taşınmazın yüzölçümünün 16.000 m² yazıldığını, gerçekte ise 3.550 m² olduğunun bildirildiğini, Tapu Müdürlüğünce gerekli düzeltme işlemi yapılarak taşınmazın yüzölçümünü 3.550 m² olarak düzeltip, müvekkiline 15.04.2009 tarihli tapu senedi verildiğini, tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zarardan devlet sorumlu olduğundan, müvekkilinin araziyi satın alırken 16.000 m² üzerinden hesaplanan bedel ödediğini, müvekkilinin uğradığı bu zararın davalı idareden tahsilini talep etmiştir.

2. Davacı vekili birleştirilen dava dilekçesinde özetle; asıl dava dilekçesinde fazlaya dair saklı tutulduğundan, hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre bakiye bedelin davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, Devlet aleyhine açılacak tazminat davası bakımından genel haksız fiil sorumluluğuna ilişkin zamanaşımı süresinin uygulanacağını, yani tazminat davasının 1 ve 10 yıllık süreler içerisinde açılması gerektiğini, dava konusu taşınmazın 28.09.1956 tarihinde Mehmet Nacar adına tespit ve tescilinin yapılması, daha sonra Talip Nacar’a devredilmiş olması, davacının da bu taşınmazı üçüncü el olarak satın almış olduğu göz önünde bulundurulduğunda bu iddiaların inandırıcılığını kaybettiğini, Tapu Sicilinin aleni olduğunu, davacının taşınmazı satın alırken kendisine düşen sorumluluğunu yerine getirmediğini, kendi kusuru sonucu varsa bir zarara mahal verdiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 11.02.2013 tarihli ve 2009/227 Esas, 2013/70 Karar sayılı kararı ile davanın reddine verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 11.02.2013 tarihli ve 2009/227 Esas, 2013/70 Karar sayılı kararı sayılı kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 21.01.2014 tarihli ve 2013/15708 Esas, 2014/1159 Karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmazın yöz ölçümünün tapulama tutanağına yanlışlıkla 16,000 m² olarak yazıldığı tespit edilerek, 3402 sayılı Kanun'un 41 inci maddesi uyarınca 3550 m² olarak düzeltildiği ve davanın eksilen 12450 m²lik kısmın bedelinin tahsili için açılan iş bu davada kadastro işleminden kaynaklanan bu zararın da 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi kapsamında tazmini gerektiği muhakkak olup işin esasına girilmesi ve yasal hasım olan Hazine yerine Tapu Sicil Müdürlüğüne yöneltilerek açılan dava doğru hasım vekili olan Hazine avukatı tarafından takip edildiği gözetilerek Mahkemece bu durumun temsilcide yanılma olarak kabul edilip Hazinenin davaya dahil edilmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 21.09.2015 tarihli ve 2014/1122 Esas, 2015/ 700 Karar sayılı kararı ile davanın davalı ... yönünden kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 21.09.2015 tarihli ve 2014/1122 Esas, 2015/700 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı ... vekilince temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 14.12.2017 tarihli ve 2016/1254 Esas, 2017/10606 Karar sayılı ilâmı ile bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı hâlde bozma sonrasında verilen ıslah dilekçesine değer verilerek ve dava harcı tamamlanmadan yargılamaya devamla işin esası hakkında hüküm kurulmuş olmasının doğru olmadığı gerekçeleriyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davanın kabulü ile birleştirilen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaza arsa olarak değer biçen rapor usul ve esas yönünden incelenerek Yargıtay denetiminden geçtiği gibi davalı ... arsa olarak değer biçen rapora ve ıslah dilekçesine itiraz etmediği, bu husustan temyize gelmediği hâlde, lehimize oluşan usulî kazanılmış hak ihlal edilerek dava konusu taşınmazın arazi olarak kabulünün doğru olmadığını, birleştirilen ek dava tarihine göre inceleme ve terditli hesaplama yapılmadığını, gerçek zararın düşük tespit edildiğini, vekâlet ücretinin de fazla hesaplandığını ileri sürerek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacı tarafın uğradığı zararın kadastro çalışmaları ve faaliyetleri sırasındaki yapılan işlemlerden doğan bir zarar olması nedeniyle Hazinenin 4721 sayılı Kanun'un 1007 inci maddesi gereği sorumlu tutulmasının usul ve kanuna aykırı olduğunu, ek dava için zamanaşımı itirazlarının dikkate alınmadığını, raporlar arası çelişki giderilmeden yüksek bedel tespit edildiğini ileri sürerek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ile 439 uncu maddesi.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

6. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunu’nun geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Bakanlar Kurulunun Yargıtay tarafından benimsenen 28.02.1983 tarihli ve 1983/6122 sayılı kararı uyarınca, belediye veya mücavir alan sınırları içinde kalan taşınmazın arsa niteliğinde olduğunun kabulü için uygulamalı imar planı ile iskan sahası olarak ayrılmış olması esastır. Aynı karar uyarınca imar planında yer almayan bir taşınmazın, arsa sayılabilmesi için değerlendirme tarihi itibarıyla, belediye veya mücavir alan sınırları içinde olmakla beraber, belediye hizmetlerinden (Belediyece meskun olduğu için veya meskun hale getirileceği için sunulan yol, su, elektrik, ulaşım, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma vs.) yararlanması ve meskun yerler arasında yer alması gerekir.

3. Dosya içindeki bilgi ve belgeler ile Bakanlar Kurulunun Yargıtay tarafından benimsenen 28.02.1983 tarihli ve 1983/6122 sayılı kararı birlikte gözetildiğinde dava konusu taşınmaz değerlendirme tarihi olan 04.05.2009 tarihinde arazi niteliğinde olup dava konusu taşınmaza net geliri esas alınarak değer biçilmesine, asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın kısmen kabulü ile taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; davacının, dava konusu taşınmazın yüzölçümündeki eksilme sebebi ile uğradığı zararı, dava konusu taşınmazın yüzölçümünün düzeltilmiş hâliyle tapusunu aldığı 15.04.2009 tarihinde öğrendiği anlaşıldığından asıl ve birleştirilen ek davanın 10 yıllık zamanaşımı süresinde açıldığının kabulü doğrudur.

5. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı ile davalı ... vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Davacı ... harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına, davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

06.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.