"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1138 Esas, 2021/1247 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaali Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/62 Esas, 2021/193 Karar
Taraflar arasında görülen 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca uğranılan zararın tazmini ve taşınmazın tapu kaydının iptali ile kıyıya terkini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, kesinlik, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 29.11.2022 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davalı ... vekili Avukat ... gelmiş, davacı vekili duruşmaya katılmamıştır.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra verilen geri çevirme kararı üzerine gelen dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin malik olduğu Sakarya ili, Kocaali ilçesi, ... Mahallesi ... parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalması sebebiyle müvekkilin taşınmazdan tasarruf etme imkanının ortadan kaldırıldığını, bu durumun müvekkilinin mülkiyet hakkını ihlâl ettiğini belirterek müvekkilinin uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; 3621 sayılı Kıyı Kanunu'na (3621 sayılı Kanun) göre kıyıların Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğunu, taşınmazın kıyı kenarda kaldığından bahisle tapu kaydının iptali ile sicilden terkinini istemeye yetkili tarafın Hazine olduğunu, esasa girilmeden davanın taraf sıfatı yokluğundan reddedilmesi gerektiğini, ayrıca dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptal edilmediğini, hâlen davacı ... kayıtlı olduğunu, hâl böyle iken davacının mal varlığında herhangi bir azalma olmadığı ve zarar da meydana gelmediğinden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, bilirkişi raporunun da hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, karşılaştırma tablosunun keyfi bir şekilde düzenlendiğini, sunmuş oldukları 4585 parsel sayılı emsalin dikkate alınmamasına itiraz ettiklerini, davacı tarafça yatırılan harcın faizsiz olarak iade edilmesinin mülkiyet hakkını ihlal ettiğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının tapu iptali ve tescil talebi yönünden davacı olamayacağını, 3621 sayılı kıyı Kanunu'na göre kıyıların devletin hüküm ve tasarrufu altında olması nedeniyle tapu kaydının iptali ve terkin isteme yetkisinin Hazineye ait olduğunu, kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan kumsal niteliğindeki taşınmazın tarım arazisi kabul edilerek değerinin tespit edilmesinin hatalı olduğunu, kıyıda kalan taşınmazlar için piyasa fiyat araştırması yapıldığında bilirkişilerce belirlenen değerin çok altında olduğunun görüleceğini, emsal alınan taşınmazın imarlı, dava konusu taşınmazın ise imarsız olduğunu, oysaki emsal olarak imarsız bir parselin alınması gerektiğini, bu nedenle bilirkişi raporunun bu yönüyle eksik olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olduğu kabul edilerek, emsal karşılaştırması yolu ile değerinin tespit edilerek bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesine dair mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacı aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, emsal karşılaştırma tablosunun keyfi bir şekilde düzenlendiğini, taşınmazın belirlenen bedelinin düşük olduğunu, 4585 parsel sayılı emsalin dikkate alınmamasına itiraz ettiklerini, davacı tarafça yatırılan harcın faizsiz olarak iade edilmesinin mülkiyet hakkını ihlal ettiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; kıyıların devletin hüküm ve tasarrufu altında olması nedeniyle tapu kaydının iptali ve terkin isteme yetkisinin Hazineye ait olduğunu, dava hakkının da o hakkın sahibine ait olması nedeniyle davacıların bu yönde bir dava açamayacaklarını, hiç kimsenin dava açmaya zorlanamayacağını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, dava dilekçesinde idarenin kamulaştırma işlemi yapmayıp tapu iptali ve tescil davası da açmadığının belirtildiğini, idarenin işlem yapmamasına karşı başvurulması gereken yargı yolunun idari yargı olduğunu, hükmedilecek vekâlet ücretinin maktu olması gerektiğini, açılacak davaların değerlendirme tarihinin tapunun iptal edildiği tarih olduğunu, tapu henüz iptal edilmediği için zararın doğmadığını, kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan kumsal niteliğindeki taşınmazın tarım arazisi kabul edilerek değerinin tespit edilmesinin hatalı olduğunu, davanın reddine karar verilmeyecekse AİHM kararlarında olduğu gibi tazminatın denkleştirilmesi suretiyle hakkaniyete uygun bir çözüm bulunması gerektiğini, alınan bilirkişi raporunun dava konusu taşınmazın gerçek değerini yansıtmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” karar başlıklı 1007 nci maddesi.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosya içindeki bilgi ve belgelere göre; dava konusu Sakarya ili, Kocaali ilçesi, Kocaali Mahallesi, 4766 parsel sayılı taşınmaza 26.11.1979 tarihinde davacılar murisinin satış nedeni ile malik olduğu, 05.12.2019 tarihinde davacı ve dava dışı diğer hissedarlara intikal ettiği, davacının 16.12.2019 tarihinde diğer hissedarların payını temlik almak suretiyle taşınmazda tam hisse ile malik olduğu, dava konusu taşınmazın tamamının 3621 sayılı Kanun'un 9 uncu maddesine istinaden 02.04.1991 tarihinde geçirilen ve onaylanan, revize edilerek 07.11.2014 tarihinde aynen onanan kıyı kenar çizgisinin deniz tarafı ve içerisinde kaldığı anlaşılmıştır.
3. Arsa niteliğindeki Sakarya ili, Kocaali ilçesi, ... Mahallesi ... parsel sayılı dava konusu taşınmaza emsal incelemesi yapılarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı ... harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
03.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.