"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1043 Esas, 2022/599 Karar
KARAR : Esastan ret/ Yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/108 Esas, 2021/55 Karar
Taraflar arasındaki çekişmeli taşınmazın kıyı kenar tahdidi içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, davalının istinaf başvurunun ise kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırarak, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Sakarya ili, ... ilçesi, ... Mahallesindeki 675,00 m² yüzölçümlü 131 ada 11” parsel sayılı taşınmazın tapusuna davalı ... tarafından konulan şerh nedeniyle mülkiyet hakkının tecavüze uğradığını, taşınmaz bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca davalı Hazineden tazminat talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; 3621 sayılı Kıyı Kanunu’na (3621 sayılı Kanun) göre kıyıların devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğunu, kıyı kenar çizgisinin tespitinin bu Kanun'un 9 uncu maddesi hükümlerine göre yapıldığını ve sonrasında taşınmazın kıyı kenarda kaldığından bahisle tapu kaydının iptali ile sicilden terkinini istemeye yetkili tarafın Hazinenin bizzat kendisinin olduğunu, dava konusu parselin kıyı kenar çizgisinde kalmadığını, davacının idare ile uzlaşmaya ilişkin başvuruda bulunmadığını, davanın usulden reddini, taşınmaza ilişkin istenen tazminatın taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalması nedeniyle tapu kaydının iptali kararının kesinleştiği tarihte başlayacağını, davacı tarafın tazminat talep edebilmesi için tapu kaydının iptal edilmesi gerektiğini, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptal edilmediği, tapu kaydının halen davacı adına kayıtlı olduğu, hal böyle iken davacının mal varlığında herhangi bir azalma olmadığı ve bu nedenle zarar meydana gelmediğinden davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz hakkında alınan bilirkişi raporunda taşınmazın gerçek değerinin tespit edilmediğini, taşınmazın değerinin düşük hesaplandığını, değer konusunda nazara alınan emsal taşınmaz ile dava konusu taşınmazın özellik olarak birbirine benzemediğini beyan ederek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
2.Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde; davacı tarafından dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı bilerek alındığını ve akabinde dava açıldığını, taşınmazdaki şerhi bilen davacı yönünden kötü niyetli olduklarının kabul edilmesi gerektiğini, 3621 sayılı Kanun'a göre kıyıların devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğunu, bu Kanun'un 9 uncu maddesi hükümlerince taşınmazın kıyı kenarda kaldığından bahisle tapu kaydının iptali ile sicilden terkinini istemeye yetkili tarafın Hazinenin bizzat kendisi olduğunu ve davacının tapu iptali ile tescil talepleri yönünden davacı olamayacağını, davacı tarafın tazminat talep edebilmesi için tapu kaydının iptal edilmesi gerektiğini, tapusu iptal edildikten sonra taşınmaz sahibinin tazminat davası açabileceğini, bilirkişi raporuna itirazlarında emsal alınan Aşağıincilli mahallesi 473 ada 42 parsel sayılı taşınmazın kullanıldığını, ... ilçesinde yapılan tüm keşiflerde aynı emsal kullanılmasının taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, belirlenen değerin kıyıda kalan imarsız taşınmazlar için son derece yüksek ve fahiş olduğunu, bilirkişi raporunun eksik olduğunu belirterek usul ve kanuna aykırı İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile benzer dosyalarda belediyeden gelen yazı ile emsalden 0,31 oranında düzenleme ortaklık payı kesintisi yapıldığı belirtildiği Mahkemece hükme esas alınan raporda emsal ve karşılaştırma tablosu usulüne uygun olmakla birlikte, ek raporda davaya konu taşınmazdan % 25 oranında kesinti yapıldığı gerekçesiyle düzenleme ortaklık payı oranının düşülmemiş olması doğru olmadığından bilirkişi heyetince belirlenen 296,32 TL birim fiyat üzerinden %6 oranında düzenleme ortaklık payı farkı kesintisi yapılarak 278,5408 TL birim fiyat üzerinden taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan 669,42 m²'ye karşılık gelen 186.460,78 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar etmiştir.
2.Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; özetle istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’nun “Sorumluluk” karar başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.''
5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu Sakarya ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 131 ada 11 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına 24.02.2020 tarihinde kıyı kenar çizgisinin kıyı tarafında kaldığına dair şerh düşüldüğü; davacının taşınmazı 08.03.2019 tarihinde satış yoluyla edindiği anlaşılmıştır.
3. Sakarya Valiliği Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğünden kıyı kenar çizgisi paftasının getirtilerek uygulanmak suretiyle dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi dahilinde kaldığının tespiti ile arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi yöntem itibarıyla doğru olduğu gibi bedelin davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi yerindedir.
4. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılama hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı ... vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
5. Dava konusu taşınmaz ve emsal imar parseli olup, yapılan emsal karşılaştırması sonucu bulunan 296,32 TL/m² birim fiyatı üzerinden değer biçilmesi gerekirken, dava konusu taşınmaz için belirlenen birim değerden emsal taşınmazdan kesilen düzenleme ortaklık payı fazla olduğu gerekçesi ile aradaki fark kadar indirim yapılarak düşük değer takdiri bozmayı gerektirir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
1. Davalı ... vekilinin tüm, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kısmen kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, davalı ... harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.