Logo

5. Hukuk Dairesi2023/10093 E. 2024/2983 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının iptali nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin davada, tazminat miktarının belirlenmesi ve yasal faizin hangi tarihten itibaren işletileceği ile kısmi kabul halinde davalı yararına vekâlet ücretine hükmedilmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının ıslah talebinde faiz isteminde bulunmadığı, davanın kısmen kabul edildiği ve davalı Hazine'nin vekil ile temsil edildiği gözetilerek, mahkeme kararının düzeltilerek yasal faizin dava tarihinden itibaren işletilmesine ve davalı yararına vekâlet ücretine hükmedilmesi suretiyle onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/387 Esas, 2023/222 Karar

KARAR : Kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar vermiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Yalova ili, Çınarcık ilçesi, ... köyü 107 ada 67 parsel sayılı taşınmazın tapusunun, Yalova 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/439 Esas, 2011/194 Karar sayılı kararı ile iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verilmiş olması nedeniyle, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi kapsamında belirlenecek değerin davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; orman kadastrosuna itiraz edilmediği için tapunun hukuki değerini yitirdiğini, tam değerin karşılanmasının zorunlu olmadığını, açılan davayı kabul etmediklerini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 17.12.2020 tarihli ve 2020/229 Esas, 2020/406 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabülüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda, davacının 107 ada, 67 parsel sayılı 20.810,91 m² yüzölçümündeki taşınmaza 17.01.1991 tarihinde satış suretiyle malik olduğu, Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan dava üzerine Yalova 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/439 Esas, 2011/194 Karar sayılı ilamıyla taşınmazın orman sınırları içinde kaldığı gerekçesiyle tapu kaydının iptal edilip orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek 03.12.2012 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 12.11.2015 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı ve Mahkemece bozma ilamına uyulmuşsa da, bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmediğini, taşınmazın arsa mı yoksa arazi mi olduğu yönünde araştırma yapılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozma kararı verilmiş olup, araştırma yöntemi de ayrıntılı şekilde açıklanmıştır. Bu itibarla bozma ilamına uyulduğuna göre ilgili belediye başkanlığına, bozma ilamında belirtilen hususlara ilişkin olarak müzekkere yazılarak, hiçbir tereddüde mahal vermeyecek şekilde taşınmazın niteliğinin tespit edilmesi gerekirken, bu hususta araştırma yapılmadan taşınmaza arazi niteliği ile değer biçen bilirkişi kurulu raporu hükme esas alınarak eksik inceleme ile hüküm kurulması ve kabule göre de ilk karar ile 1.070.929,42 TL bedele hükmedildiği ve kararın davalı idare vekilinin temyizi üzerine bozulmasına rağmen, davalı idarenin usuli kazanılmış hakkı ihlal edilmek suretiyle fazlaya hükmedilmiş olduğundan hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B.İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma kararına uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; husumetin kendilerine düşmediğini, taşınmazın şerhe rağmen devralındığını, objektif değer artışını kabul etmediklerini, ıslah edilen kısım ayrı tutulmaksızın ilk bozma ilamına aykırı olarak faize hükmedildiğini, zamanaşımı itirazında bulunduklarını, kısmen kabul nedeniyle lehlerine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası

3. 03.09.2022 tarihli ve 31942 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13 üncü maddesi

4. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

6. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla, davalı Hazine vekilinin aşağıdaki paragraflar kapsamı dışında ileri sürdüğü temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

3. Davacı vekilinin ıslah talebinde faiz isteminde bulunmadığı gözetilerek, dava dilekçesinde talep edilmiş olan 20.000,00 TL bedele yasal faiz işletilmesi ile yetinilmesi gerekirken, bedelin tamamına yasal faiz uygulanması doğru görülmemiştir.

4. Mahkemece, ıslah edilen miktar dikkate alındığında, davanın kısmen kabulüne karar verildiği halde, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13 üncü maddesi gereğince davalı Hazine yararına vekâlet ücretine hükmedilmemesi bozmayı gerektirmiştir.

Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı Hazine vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının, hüküm fıkrasının (1) numaralı bendininin çıkartılması, yerine “ Davanın kısmen kabulü ile 1.070.929,44 TL'nin, 20.000,00 TL' lik kısmının dava tarihi olan 12.11.2015 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” cümlesinin yazılması hüküm fıkrasına ayrı bir bent olarak “Davalı Hazine kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, davanın reddedilen kısmı üzerinden ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 33.970,79 TL nispi ücreti vekâletin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine” cümlesinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

12.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.