"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/3916 Esas, 2023/426 Karar
DAVA TARİHİ: 14.09.2009
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ: Bodrum 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/81 Esas, 2022/253 Karar
Taraflar arasındaki taşınmazın tapuda sahte vekâletname ile işlem yapılması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın mirası reddeden davalı ... yönünden reddine, diğer davalılar yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı, davalı Hazine ve ... vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın mirası reddeden davalı ... yönünden reddine, diğer davalılar yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı, davalı Hazine ve ... vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı, davalı Hazine ve ... vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Silivri 3.Noterliğinin 25.08.2008 tarihli ve 46406 yevmiye numaralı "düzenleme özel vekaletname" ile... vekili ... May, yine ...2.Noterliğinin 25.08.2008 tarihli ve 13072 yevmiye sayılı "düzenleme şeklinde vekaletnamesi" ile ... Meşe ve Süreyya Can Meşe vekili ... May tarafından, Muğla ili, Bodrum ilçesi, Gökçebel Mahallesi Bağarası sokağı 58 parselde kayıtlı arsanın arsa rayiç bedeli dikkate alınarak 350.000,00 TL bedelle davacı tarafından satın alındığını, gerçekte satış bedeli olarak 350.000 USD ve 170.000,00 TL ödeme yapıldığını, kendisini Bodrum’da... olarak tanıtan ve ... May’ın kendisinin vekili olduğunu söyleyen, satışı telefonda vekilinin yapacağını beyan eden Yusuf Birol Karabulut'un ve dolandırıcılık olayını birlikte planlayan ve gerçekleştiren Mustafa Duman’ın davacıyı dolandırdıklarını itiraf ettiklerini, bu kişilerin halen Beyoğlu 3. Asliye Ceza Mahkemesi ve Muğla 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/237 Esas sayılı dava dosyalarında sanık olarak yargılandıklarını, davalılardan Bodrum Tapu Sicil Müdürlüğü bünyesinde arsa sahiplerinin fotoğraflarının temin edildiğini, sahte nüfus cüzdanları düzenlendiğini, sahte cüzdanlar ile vekaletname tanzim edildiğini, noterlerin gerekli dikkat ve özeni göstermediklerinden kusurlu bulunduklarını, Bodrum Tapu Sicil Müdürlüğünün de gerekli dikkat ve özeni göstermediğini, böylelikle davalıların, davacının zarara uğramasına neden olduklarını ileri sürerek; satışı yapılan taşınmaz nedeniyle arsa sahiplerine ödenen 700.000,00 TL'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya dair haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; gayrimenkulün aynına müteallik olmayan tazminat davasında Silivri Asliye Hukuk Mahkemesinin yetkili olduğunu, davacı halen tapu maliki konumunda olduğundan sıfatı bulunmadığını, henüz gerçekleşmiş bir zararın doğmadığını, taşınmaz satışının Silivri 3.Noterliğinde düzenlenen vekaletname ile yapılmadığını, Silivri 3.Noterliğinde orijinal 2 yapraktan ibaret vekaletnamenin 1 sayfasında yapışık fotoğrafın değiştirildiği, 2 yaprağın arka yüzündeki nüfus cüzdan fotokopisindeki fotoğrafın değiştirildiğini, üzerinde tahrifat yapılarak sahte hale getirilen vekaletname ile tapuda satış yapıldığını, müvekkiline yüklenecek kusur olmadığını, husumet yönünden davanın reddi gerektiğini, müvekkilinin gereken özen ve basireti gösterdiğini, davaya konu vekaletnameyi düzenlerken tüm bilgileri kontrol etmiş, vekaletnamenin değiştirilmesi sonucu iğfal kabiliyeti olduğunun tapu müfettiş raporunda yer aldığını, vekil olan ... May adına düzenlenmiş nüfus cüzdanının da sahte olduğunu, Tapu Müdürlüğünün sahte nüfus cüzdanı ile satışı gerçekleştirdiğini, müvekkili noterliğe ibraz edilen nüfus cüzdanı ile gerçek olduğu söylenen nüfus cüzdanı arasında ilgilinin fotoğrafı haricinde hiçbir fark olmadığını, fotoğraf dışında tüm bilgilerin aynı olduğunu, kişilerin arsa sahiplerinden elde ettikleri fotoğrafları teknolojiden de faydalanarak kendi fotoğraflarını taşıyan sahte kimlikleri hazırladıklarını, Bodrum Tapu Sicil Müdürlüğünün satış yaparken Silivri 3.Noterliğinden teyit almadığını, satıştan 23 gün sonra teyit alındığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
2. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın dolandırıcılık suçunu işleyen gerçek kişilere karşı açılması gerektiğini, müvekkili idare hakkındaki davanın husumet nedeniyle reddine, karar verilmesini, sahte vekâletlerle yapılan işlem sonucunda idareye kusur yüklenemeyeceğini, davanı hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın mirası reddeden davalı ... yönünden reddine, diğer davalılar yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı, davalı Hazine ve ... vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu arsanın vekilleri olmayan sahte kimlikli ... May tarafından müvekkiline satıldığını haber alan arsa sahiplerinin müvekkili aleyhine Bodrum 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/422 Esas sayılı dosyası ile tapu iptal tescil davası açtıklarını, tapusunun iptaline karar verildiğini, bu kararın 23.01.2014 tarihinde kesinleştiğini, dava konusu 58 parselde kayıtlı 8.227,00 m²lik arsanın müvekkilinin elinden hükmen alınmış olduğunu, Mahkemece yapılan yargılamada Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun ve Yargıtay 4, 5 ve 20. Hukuk Dairelerinin kararlarına rağmen müvekkilinin zararının, arsanın elden çıkış tarihi olan 23.01.2014 tarihine göre hesaplanmayarak zararın artmasına neden olunduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; söz konusu kararın Hazine yönünden usul ve kanuna aykırı olduğunu, ortada müvekkili idarenin kusurlu ya da kusursuz sorumluluğunu gerektiren bir husus olmadığını, ortada Tapu Müdürlüğünce tutulan hatalı bir kayıt olmadığını, söz konusu sahte vekaletnamelerin noterde düzenlendiğini, noterin hatası ve dikkatsizliği nedeniyle meydana gelen zarardan Hazinenin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, tapu memurlarının görünürde gerçek olan vekaletnameler doğrultusunda işlem yaptıklarını, noterin kusuru ve diğer davalıların kusurları öne geçen kusurlar olup davanın Hazine yönünden reddi gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
3. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu işlemde müvekkiline atfedilebilecek herhangi bir kusur ve sorumluluk bulunmadığını, noterlik işlemi ile zarar arasındaki illliyet bağının gerek davacının gerekse tapu müdürlüğü memurunun ağır kusuru sebebiyle kesildiğini, müvekkili noterin, dava konusu işlemi gerçekleştirirken gerekli dikkat ve özeni göstererek usul ve yasaya uygun bir vekaletname tanzim ettiğini, tapudaki işlemin, müvekkilinin düzenlediği vekaletname tahrif edilerek ve yine sahte kimlik kullanılarak gerçekleştirildiğini, müvekkilinin kendisine ibraz edilen kimliğin sahteliğini anlamasının mümkün olmadığını, noterlerin ibraz edilen evraklar üzerinde grafolojik inceleme yapmasının mümkün olmadığını, kimlik paylaşım sistemi üzerinden gerekli kontroller yapılarak vekaletname düzenlendiğini, işlem sırasında şüpheye mahal verecek hiçbir durumun söz konusu olmadığını, yapılan kontrollerden sonra ibraz edilen kimlikteki bilgilerin sistemdeki bilgiler ile örtüştüğünün tespit edildiğini ve bunun üzerine vekaletname düzenlendiğini, davacının zararına yol açan işlemi gerçekleştirenin müvekkili değil, tapu müdürlüğü memuru olduğunu, taşınmazın satışı, tapuda işlem yapılmadan gerçekleştirilemeyeceğinden tapu memurunun kendisine ibraz edilen evrakları büyük bir özenle kontrol etmesi gerektiğini, görevini gereği gibi yerine getirmeyen memurun ağır kusurundan dolayı müvekkilinin sorumluluğuna gidilemeyeceğini, Mahkemenin müvekkili tarafından düzenlenen vekaletname ile satış işleminde kullanılan vekaletnamenin aynı olmadığı hususunu gözetmediğini, müvekkiline ibraz edilen sahte kimliğin iğfal kabiliyetinin bulunduğunu, kimliğin sahte olduğunu anlamasının mümkün olmadığını, kimlik paylaşım sisteminde asıl kimlik sahibinin fotoğrafının görüntülenemediğini, bu nedenle müvekkilinin taşınmazın asıl sahibi ile sahtecilik işlemini gerçekleştiren şahsı karşılaştırma imkânı bulunmadığını, noterlik işlemi ile zarar arasındaki illiyet bağının, davacının ağır kusuru ile kesildiğini, davacının ceza dosyasındaki ifadelerinden, satış işleminde davacının dolandırıldığını anlayabileceği birçok unsur olmasına karşın hepsini görmezden geldiğini, Mahkemenin davacının ağır kusuru yahut kabul anlamına gelmemekle birlikte aksi kanaatteyse dahi müterafik kusuruna dair hiçbir değerlendirme yapmadığını, Mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi raporunda yapılan hesaplama ile dahi davacının ağır kusurlu olduğunun görüldüğünü, 14.09.2009 tarihinde taşınmazın bedelinin 1.669.725,37 TL olduğunun tespit edildiğini, davacının taşınmazı 700.000,00 TL'ye aldığını iddia etmekle birlikte bu hususu ispat edemediğini, bu bedelin satış bedeli olduğu varsayımında dahi davacının taşınmazı yarı fiyatından da daha az bir bedelle satın aldığını gösterdiğini, Mahkemenin 31.01.2022 tarihli bilirkişi raporunda tespit edilen ve taşınmazın dava tarihi itibarıyla değeri üzerinden zarar hesabı yapmasının da hatalı olduğunu belirterek ilk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile sahte olduğu anlaşılan Silivri 3.Noterliğinin 25.08.2008 tarihli ve 46406 yevmiye numaralı "düzenleme özel vekâletname" ile ...2.Noterliğinin 25.08.2008 tarihli ve 13072 yevmiye sayılı "düzenleme şeklinde vekâletnamesi" tanzimine esas olarak ibraz edilen nüfus cüzdanının sahte olduğu, vekaletnamelerin incelenmesinde, ...2.Noterliğince düzenlenen vekaletnameye ekli fotokopi şeklindeki nüfus cüzdan bilgilerinde ... Beşe'nin anne adı "BELKIS" olarak görünmesine rağmen, nüfus kayıt sisteminde ... Beşe'nin anne adının gerçekte "BELKİS" olarak kayıtlı olduğu, Silivri 3. Noterliğinde düzenlenen vekaletnamenin incelenmesinde de, vekaletnamenin ilk sayfasında...'nin anne adı "BALKIS", vekaletnameye ekli nüfus cüzdanı fotokopisinde ise anne adının "BELKIS" olarak görünmesine rağmen, nüfus kayıt sisteminde...'nin anne adının gerçekte "BELKİS" olarak kayıtlı olduğu anlaşılmış, 1512 sayılı Noterlik Kanunu'nun (1512 sayılı Kanun) 72 nci maddesi gereğince noter, iş yaptıracak kişilerin kimlik ve adresleri ile gerçek isteklerini tamamen öğrenmekle yükümlüdür. Noterin sahte belgeler ile işlem yapması hatalı ve eksik bir işlemdir. Sahte nüfus cüzdanı kullanılarak davalı noterler tarafından düzenlenen vekâletnamelere istinaden davacıya taşınmaz satışının yapıldığı, davalı noterlerin sahte kimlik belgesine dayanarak vekâletname verilmesi işlemini tamamlamış olmalarının, özen yükümlülüğünün kusurlu şekilde aksattıklarını gösterdiği, davalı noterlerin eylemi ile meydana gelen zarar arasında illiyet bağının kesilmediği açıktır. Kaldı ki, anne adındaki bu farklılık nedeniyle nüfus cüzdanlarının sahte olduğunun anlaşılabilir olduğu görülmüş, hükme esas alınan bilirkişi raporunun teknik olarak doğru olduğu ve davacının dava tarihi itibarıyla zararının karşılığının bu doğrultuda belirlendiği, davalı noter tarafından illiyet bağının da kesildiğinin ispatlanmadığı anlaşıldığından usul ve yasaya uygun verilen karara karşı davacı, davalı Hazine ve ... vekillerince tarafından yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı, davalı Hazine ve ... vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
6. 1512 sayılı Kanun'un 72 ve 162 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosyada bulunan bilgi ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre dava dışı..., ......ve ....adlarına çıkartılan sahte vekaletnamelere dayanarak davaya konu satış işleminin gerçekleştiğinin sabit olduğu, davacının tapu kaydına güvenerek davaya konu taşınmazı satın aldığı, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi koşulları oluştuğundan davanın mirası reddeden davalı ... yönünden reddine, diğer davalılar yönünden kabulüne karar verilmesi yerindedir.
3. Dosya kapsamından noterin, kendisinden beklenen azami özeni gösterse zarar oluşmayacağı anlaşıldığından, noterin de Hazine ve sahtecilik yapıp mahkum olanlarla birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulması yerindedir.
4. Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre arsa niteliğindeki dava konusu taşınmazın emsal karşılaştırması yapılarak gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle mirası reddeden davalı ... dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
5. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davacı ve davalı ... vekillerinin tüm, davalı Hazine vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
6. Davalı Hazine harçtan muaf olduğu halde aleyhine harç hükmü kurulması bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı ve davalı ... vekillerinin tüm, davalı Hazine vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2.Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (3) numaralı bendinde bulunan "Göksel dışındaki diğer davalılardan" ibaresinin hükümden çıkartılmasına, yerine " davalı ... ve davalı Hazine dışındaki diğer davalılardan" ibaresinin yazılmasına, hüküm fıkrasının (6) numaralı bendinde yer alan "Dervişoğlu" ibaresinden sonra "haricindeki" kelimesinden önce gelmek üzere "ve Hazine" ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davacı ve davalı ...'dan peşin alınan temyiz harçlarının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.