Logo

5. Hukuk Dairesi2023/10404 E. 2024/5854 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacılar, idarenin taşınmazlarına kamulaştırmasız el attığını iddia ederek bedel tespiti ve tahsili, olmadığı takdirde ödenmeyen kamulaştırma bedelinin güncellenerek ödenmesi ve munzam zararın karşılanması istemiyle dava açmıştır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacılar tarafından daha önce kamulaştırma bedelinin artırımı davası açılıp takip edilmemesi ve aynı taşınmaza ilişkin aynı konuda kesinleşmiş ret kararı bulunması nedeniyle, kamulaştırmasız el atma davasının reddine ve terditli talep olan kamulaştırma bedelinin ödenmesi talebinin de malik adına bloke edilen bedelin ödenip ödenmediği hususunda bankalar ile hak sahipleri arasında bir uyuşmazlık oluşturmasından dolayı reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 39. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/293 Esas, 2023/1047 Karar

DAVA TARİHİ: 12.03.2021

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 30. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/164 Esas, 2021/779 Karar

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili, olmadığı takdirde 2942 sayılı Kanun'un (2942 sayılı Kanun) Ek Madde 3 uyarınca ödenmeyen kamulaştırma bedelinin güncellenerek ödenmesi ve munzam zararın karşılanması istemine ilişkin olarak açılan terditli davada yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.

Davacılar vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 14.05.2024 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davacılar vekili Avukat ... ile davalı idare vekili Avukat Vicdan Zeynep Erben gelmişlerdir.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu... köyü 512 parsel sayılı taşınmazın İmar ve İskan Bakanlığının 07.06.1982 tarihli ve 1405/543 sayılı Olur'u ile ... olarak Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünce kamulaştırılmasına karar verildiğini, kamulaştırma işlemleri sırasında dava konusu taşınmazın mülkiyeti ihtilaflı olduğundan kamulaştırma belgelerinin müvekkillerine ya da miras bırakanlarına tebliğ edilmediğini, 03.04.1984 tarihinde ...Emlak Kredi Bankasına bloke edildiği bildirilen 9.851.580 ETL kamulaştırma bedelinin kendilerine ödenmediğini, bu paranın da bir süre sonra Muhasebe-i Umumiye Kanunu'nun 93 üncü maddesi gereğince Hazineye intikal ettiğinin belirlendiğini, Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün dava konusu taşınmazın 2942 sayılı Kanun'un 16 ncı maddesine göre tescili istemiyle 13.03.1987 tarihinde açtığını, ...3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 31.12.1987 tarihli ve 1987/306 Esas, 1987/1551 Karar sayılı kararı ile taşınmazın Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü adına tesciline karar verildiğini, bloke edilen bedel, karar tarihi itibarıyla ödenmediğinden kararda ayrıca yatırılan kamulaştırma bedelinin taşınmazın gerçek maliklerine ödenmesine karar verildiğini, bu kararın 28.10.1988 tarihinde kesinleştiğini,...Kadastro Mahkemesinin 15.07.2002 tarihli ve 1998/7 Esas, 2002/1 Karar sayılı kararı ile dava konusu...ilçesi ... köyünde bulunan ve 1371 ve 1372 parsellere revizyon gören 512 parsel sayılı taşınmazın 1.368 m²lik kısmının Maliye Hazinesinin, geriye kalan 142.332 m²'lik kısmının ise 20 pay kabul edilerek 16/20 payının müvekkilleri miras bırakanlarının, 4/20 payının ise dava dışı Abdurrahman kızı Emine mirasçılarının mülkiyetinde olduğunun tespitine karar verildiğini ve bu kararın 10.12.2004 tarihinde kesinleştiğini, bu davanın görülmesi sırasında Pendik Kadastro Mahkemesinin 13.06.1990 tarihli ve 1990/3 Esas sayılı ek kararı ile kamulaştırma bedeline ihtiyati tedbir konulmasına karar verildiğinden, bu karar ile kamulaştırma bedeline konulan ihtiyati tedbir kaldırılarak, kamulaştırma bedelinin tespit edilen mülkiyet durumuna göre hak sahiplerine ödenmesine karar verildiğini, ancak bugüne kadar müvekkillerine herhangi bir ödeme yapılmadığını, müvekkilleri tarafından 07.03.1984 tarihinde Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü aleyhine, taşınmazın bedelinin ödenmesi istemiyle dava açıldığını, bu davanın mahkeme tarafından tezyidi bedel (kamulaştırma bedelinin arttırılması) davası olarak nitelendirildiğini, Kadastro Mahkemesindeki davanın uzaması nedeniyle, daha sonra yeniden dava açılabileceği düşüncesiyle bu davanın takipsiz bırakılması üzerine, Pendik 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.09.1989 tarihli kararı ile açılmamış sayılmasına karar verildiğini belirterek dava konusu taşınmaza davalı idare tarafından kamulaştırma yapılmaksızın el atıldığının kabulü ile taşınmazın dava tarihindeki değerinin belirlenmesini, bu taleplerinin kabul edilmemesi halinde terditli olarak, ödenmeyen kamulaştırma bedelinin 2942 sayılı Kanun'un Ek 3 üncü maddesi uyarınca tespit edilmesini, kamulaştırma bedelinin zamanında ödenmemesinden dolayı oluşan munzam zararın tespit edilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu taşınmaz hakkında...Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.10.2006 tarihli ve 2005/650 Esas, 2006/863 Karar sayılı kararı ile aynı davacılar tarafından aynı taşınmaza ilişkin açılan kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davasının reddine karar verildiğini, huzurdaki davanın da kesin hüküm varlığı nedeniyle reddi gerektiğini, anılan kararda tüm davacılar tarafından 07.03.1984 tarihinde kamulaştırma bedelinin arttırılması davası açılması ve davanın takip edilmediğinden bahisle açılmamış sayılması nedeniyle, açılan kamulaştırmasız el atma davasının reddine karar verildiğini, yerel mahkeme kararının Yargıtay tarafından temyizen incelenmesi sonucunda 10.07.2007 tarihinde kararın onanarak kesinleştiğini, bir kısım davacılar murisi Hayati Başaran ve ... Başaran, ..., ..., ..., ... ve ... tarafından, Pendik 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde 07.03.1984 tarihinde tezyid-i bedel (bedel arttırım) davası açıldığını, ancak dosyanın davacılar tarafından takipsiz bırakılarak, anılan Mahkemenin 24.04.1991 tarihli ve 1990/1610 Esas, 1991/1314 Karar sayılı kararı ile davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, dava konusu taşınmazın usulüne uygun olarak kamulaştırıldığını, taşınmazın 1164 sayılı Kanun'un amaçları doğrultusunda, 6830 sayılı İstimlak Kanunu hükümleri gereği, mülga Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü tarafından İmar ve İskan Bakanlığının 07.06.1982 tarihli ve 1405/543 sayılı Olur'u ile kamulaştırıldığını, müvekkili idare aleyhine açılan işbu davada, dava konusu taşınmazın kamulaştırma amacına uygun olarak adına kamulaştırma yapılan İstanbul Deri Organize Sanayi Bölgesine devredilmiş bulunduğunu belirterek kesin hüküm itirazlarının kabulüne karar verilmesini, Mahkeme aksi kanaatte ise 2942 sayılı Kanun'un Ek Madde 3 gereği, kamulaştırmanın ortaya çıkardığı değer artışından ari bir şekilde kıymet takdiri yapılarak taşınmazın idare adına hükmen tescil edildiği tarihin tazminat tutarının belirlenmesine esas alınmasını, munzam zarar talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar vermiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; kamulaştırma işleminin usulüne uygun tebliğ edilmediği gibi, ödeme de yapılmadığından kesinleşmediğini, kamulaştırmasız el atma tazminatını isteme haklarının bulunduğunu, önceden açılan davaların hukuki nitelendirmeleri hatalı yapıldığından kesin hüküm şartlarının oluşmadığını, terditli davalar ile ilgili karar verilmediğini, davanın reddine karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın 07.06.1982 tarihinde Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünce kamulaştırmasına karar verildiği, davacı tarafça 07.03.1984 tarihinde kamulaştırma bedelinin artırımı davası açıldığı, dava takip edilmediğinden açılmamış sayılmasına karar verildiği, davacı tarafça kamulaştırma işlemi öğrenilerek bedel artırım davası açılmış olmasının bundan sonra davacılara kamulaştırmasız el atmaya dayanan bedel davası açmaya imkan vermediği, davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği belirtilerek davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş; ayrıca 2942 sayılı Kanun'un Ek 3 üncü maddesi uyarınca açtıkları terditli davaları hakkında değerlendirme yapılmadığını ileri sürmüştür.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, ... olarak davacı tapu malikleri ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ile bedelinin tahsili hususundadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosyadaki belgelerden; dava konusu... köyü 512 parsel sayılı taşınmazın İmar ve İskan Bakanlığının 07.06.1982 tarihli ve 1405/543 sayılı Olur'u ile ... olarak Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünce kamulaştırılmasına karar verildiğini, kamulaştırma işlemleri sırasında dava konusu taşınmazın mülkiyetinin ihtilaflı olduğu, davacılar adına çıkarılan tebligatların iade geldiği, kamulaştırma bedelinin 03.04.1984 tarihinde ...Emlak Kredi Bankasına bloke edildiği, ...3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 31.12.1987 tarihli ve 1987/306 Esas, 1987/1551 Karar numaralı kararı ile taşınmazın Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü adına 2942 sayılı Kanun'un 16 ncı maddesi uyarınca tesciline karar verildiğini, bu kararın 28.10.1988 tarihinde kesinleştiği,...Kadastro Mahkemesinin 15.07.2002 tarihli ve 1998/7 Esas ve 2002/1 Karar sayılı kararı ile dava konusu...ilçesi, ... köyünde bulunan, 512 parsel sayılı taşınmazın 1.368 m²lik kısmının Maliye Hazinesinin, geriye kalan 142.332 m²'lik kısmının ise 20 pay kabul edilerek 16/20 payının müvekkilleri miras bırakanlarının, 4/20 payının ise dava dışı Abdurrahman kızı Emine mirasçılarının mülkiyetinde olduğunun tespitine karar verildiğini ve bu kararın 10.12.2004 tarihinde kesinleştiği, bu davanın görülmesi sırasında Pendik Kadastro Mahkemesinin 13.06.1990 tarihli ve 1990/3 Esas sayılı ek kararı ile kamulaştırma bedeline ihtiyati tedbir konulması kararı verildiğinden, bu karar ile kamulaştırma bedeline konulan ihtiyati tedbir kaldırılarak, kamulaştırma bedelinin tespit edilen mülkiyet durumuna göre hak sahiplerine ödenmesine karar verildiğini, davacıların açtıkları tezyidi bedel davasında Pendik 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1990/1610 Esas sayılı ara kararında takip edilmemesi nedeniyle dosyanın işlemden kaldırıldığı ve adı geçen Mahkemenin 14.09.1989 tarihli kararı ile davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, aynı taşınmaza ilişkin, aynı konuda, aynı davacıların, aynı idare aleyhine açtıkları kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı davada...Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/650 Esas, 2006/ 863 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiği ve kararın Dairemiz denetiminden geçerek 29.11.2007 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

3. Davacıların asıl talebi olan kamulaştırmasız el atma davası açısından kamulaştırma işlemi kesinleştiğinden ve aynı konuda kesin hüküm bulunduğundan asıl davanın yazılı gerekçelerle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Davacıların terditli talebine ilişkin İlk Derece Mahkemesi kararında ve Bölge Adliye Mahkemesi kararında bir değerlendirme bulunmuyor ise de; çekişmesiz bedelin ödenmediği iddiasıyla açılan davada kamulaştırma işlemi kesinleşmiş olup malik adına kamu bankalarına bloke edilen “kamulaştırma bedelinin" hak sahiplerine ödenmediği tespit edilemediğine göre davanın reddi gerekecektir. Kaldı ki bu tür uyuşmazlıklarda kamulaştırmayı yapan idarenin pasif husumet ehliyeti dâhi bulunmamakta olup uyuşmazlık, kesinleşen kamulaştırma nedeniyle ödenmesi gereken bedelin ödenip ödenmediği yönünde ve bankalar ile hak sahipleri arasında olup uyuşmazlığın ticaret hukuku çerçevesinde çözümlenmesi gerektiğinden husumet davalı idareye yöneltilemeyektir. Bu nedenle; terditli dava açısından da verilen ret kararı sonuç itibarıyla doğrudur.

5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aleyhine temyiz olunan davalı idare yararına 21.09.2023 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 17.100,00 TL vekâlet ücretinin temyiz eden davacılardan alınmasına,

Davacılardan peşin alınan temyiz harçlarının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.