"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/96 Esas, 2020/323 Karar
KARAR : Kabul
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen çekişmeli taşınmazın kıyı kenar tahdidi içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;...Mahallesi 83 ada 44 parsel sayılı taşınmazın İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/217 Esas sayılı kararı ile bir kısmının tescil dışı bırakıldığını, mülkiyet hakkının ellerinden alınmış olması nedeniyle taşınmazın dava tarihindeki değerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin geçtiğini, 56,25 m² lik kısmın tescil harici bırakılmış olduğunu, taşınmazın bu kısmının baştan itibaren Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemenin 15.11.2016 tarihli ve 2015/135 Esas, 2016/418 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne belirlenen tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacı tarafa ödenmesine karar verilmiştir.
VI. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 20.Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda; davacılar vekili dava dilekçesinde belirtilen dava değeri üzerinden peşin nispi harcı ve ıslahla artırılan miktar üzerinden de ıslah harcını ödemediğinden, Mahkemece yürürlükteki harçlar tarifesi uyarınca dava dilekçesinde belirtilen dava değeri üzerinden nispi peşin harç ve ıslahla artırılan dava değeri üzerinden ıslah harcını ödemesi konusunda davacılar vekiline usulünce süre verilip harcı ödenen miktar üzerinden hüküm kurulması gerekirken, harcı yatırılmayan ıslaha değer verilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından, Bölge Adliye Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak, sair hususlar incelenmeksizin İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın imar parseli olması nedeniyle % 40 oranında düzenleme ortaklık payı kesilerek bedel belirlenmesi doğru değil ise de taleple bağlı kalınarak hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne, belirlenen tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı Hazineden tahsili ile davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın imar parseli olduğunu, buna rağmen % 40 oranında düzenleme ortaklık payı kesilerek hüküm kurulduğunu, taşınmazın çok daha değerli olduğunu, her bir davacı için ayrı ayrı vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; davaya konu edilen taşınmazın mülkiyet hakkı doğmayacak yerlerden olduğunu, davanın hukuki dayanağının bulunmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosyada bulunan bilgi ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre;...Mahallesi 83 ada 44 parsel sayılı 275,00 m² yüzölçümündeki taşınmazın, davacılar adına 16.02.2007 tarihinde intikalen tescil edildiği, Hazine tarafından açılan tapu iptali ve tescil istemli dava nedeniyle İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/217 Esas, 2004/556 Karar sayılı kararı ile taşınmazın 56,25 m²lik kısmının kıyı kenar çizgisi içerisinde kalması nedeniyle tapusunun iptaline ve tescil harici bırakılmasına karar verildiği verilen bu kararın Yargıtay denetiminden geçerek 11.05.2005 tarihinde, taşınmazın ada numarasına ilişkin tavzih kararının ise 31.01.2007 tarihinde kesinleştiği, ilgili kararın 08.02.2007 tarihinde tapuda infaz edildiği, eldeki davanın 02.04.2015 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
3. Dava konusu taşınmazın imar parseli niteliğinde olması nedeniyle, % 40 oranında düzenleme ortaklık payı kesilmeksizin hüküm kurulması gerekirken, ıslaha göre taleple bağlı kalınarak hüküm kurulduğunun hükmün gerekçesinde belirtilmiş olduğu, dosya kapsamına göre de dava ve somut emsal taşınmazın imar parseli niteliğinde olduklarından, mahkemece belirtilen gerekçe ile davanın kabulü ile taleple bağlı kalınarak taşınmaz bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi yerindedir.
4. Davacılar lehine hüküm altına alınan bedel üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre tek vekâlet ücretine hükmedilmesi doğrudur.
4. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkan bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine, davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
16.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.