Logo

5. Hukuk Dairesi2023/10621 E. 2024/4016 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu sicilindeki hatalı kayıtlar nedeniyle oluşan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca Hazine'den tazmini istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının, bozma kararlarıyla kesinleşen ve karşı taraf lehine kazanılmış hak teşkil eden hususlara ilişkin olması ve kararda hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında isabetsizlik bulunmaması gözetilerek, yerel mahkemenin tapu sicilindeki hatalı kayıtlar nedeniyle oluşan zararın tazminine ilişkin kısmi kabul kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/285 Esas, 2023/292 Karar

KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasındaki tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı Hazine vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ... mevkiinde 271 parselin müvekkili tarafından satın alındığını, taşınmazın imar uygulamasına tabi tutularak 4741 ada 2 ve 4742 ada 3 parsel sayılı taşınmazlar olmak üzere 2 ayrı parsele bölündüğünü, imar uygulamasına tabi tutulmayan kısmın ise 29.07.2011 tarihli ifraz işlemine tabi tutularak 309 sayılı parselde bırakıldığını, 4721 oda 2 parsel sayılı taşınmazda 191,50 m² alanın müvekkiline ait olduğunu, edinme sebebinin ile 03.10.2011 tarihli ve 8247 yevmiye sayılı imar işlemi olduğunu, 4742 ada 3 parsel sayılı taşınmazda 22,69 m² alanın müvekkiline ait olduğunu, edinme sebebinin ise 03.10.2011 tarihli ve 8247 yevmiye sayılı imar işlemi olduğunu, 271 sayılı parselde ikinci kez imar uygulaması yapılmasına gidilmediğini, belediye tarafından sadece bir kez imar uygulaması yapılmasına rağmen tapu kayıtlarının sebepsiz ve hukuka aykırı bir şekilde değiştirildiğini, tapuda yolsuz olarak değiştirilen davalı yan tarafından en başından beri yanlış ve hukuka aykırı tutulan siciller yahut sonradan yapılan çeşitli işlemler sonucunda müvekkilin ... mevkiinde 4741 ada 2 parsel 11 cilt 1040 sayfada kayıtlı, 4742 ada ada 3 parsel 11 cilt 1046 sayfada kayıtlı, 309 parsel 11cilt 1011 sayfada kayıtlı gayrimenkullerin gerek yüzölçümlerindeki azalmalardan gerek düşülen şerhten ötürü değerlerindeki azalmalarından dolayı uğranılan zararın yolsuz işlem tarihinden itibaren, bu mümkün olmaması halinde dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların geldisinin 271 parsel olduğunu, 271 parselde pay-payda eşitsizliği olduğunu, yapılan incelemede hisse hatasının 09.12.1981 tarihli ve 4415 yevmiyeli işleme dayandığını, dava dışı ...'ın iş bu parseldeki hissesini 30.05.2011 tarihli ve 4763 yevmiye numarası ile yine resmi senette pay/payda tutarsızlığının tüm hukuki vecibelerini kabul eder ibaresi ile davacı ...'e sattığını, bu parselin ifraz edilerek 308 ve 309 parsellere ayrıldığını, 308 parselin de 03.10.2011 tarihli ve 8247 yevmiye ile imar uygulamasına tabi tutulduğunu, imar parsellerinden 308 parselden oluşan 4741 ada 2 ve 4742 ada 3 parselde 30.05.2012 tarihinde yeni bir tescil sayfasına istinaden düzeltmeler siciline alınarak bazı maliklerin hisselerinin düzeltildiğini, müvekkili kurumun yasal çerçevede yapılması gereken işlemleri gerçekleştirdiğini, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 20.05.2016 tarihli ve 2014/1079 Esas, 2016/517 Karar sayılı ilamı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda, somut olayda Tapu Müdürlüğü taraf gösterilerek dava açılmış ise de dava dilekçesindeki anlatım ve istemden, asıl dava edilmek istenenin tapu müdürlüğü değil, Hazine olduğunu, Tapu Müdürlüğünün davalı olarak gösterilmesi davanın sadece anılan müdürlüğe yöneltildiği anlamını taşımadığını, temsilcide yanılma hali olduğunu, o hâlde; mahkemece temsilde yanılma hali resen gözetilerek, davanın Hazineye yönlendirilmesi için davacı yana olanak verilmesini, oluşacak sonuca göre işin esası hakkında Hazine yönünden hüküm kurulmasını, Tapu Müdürlüğü hakkında açılan davanın ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 114 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi ve 115 bendi ve 115 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca pasif taraf sıfatı yokluğu yönünden usulden reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar

Mahkemenin 24.06.2019 tarihli ve 2019/24 Esas, 2019/402 Karar sayılı ilamı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dava konusu 271 parsel sayılı taşınmazın ilk tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte aktif ve pasif tüm tapu kayıtlarının ilgili tapu müdürlüğünden, şuyulandırma cetvelleri ile eklerinin ilgili belediye başkanlığından getirtilerek, davacının hissesini satın aldığı ...’ın kaç m²’lik yerinin imar uygulamasına dahil edildiği ve düzenleme ortaklık payı kesildikten sonra oluşan tapu kayıtlarında kaç m²’lik yerinin bulunduğunun tespit edilmesi, tespit edildikten sonra, mevcut tapu kayıtlarında davacı hissesi mahsup edilerek, davacının kaç m²lik yerinin eksildiğinin tespiti ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulması, ayrıca dava konusu 309 parsel sayılı taşınmazda davacının 1/160 hissesine karşılık 2.338,12 m²’lik hissesi bulunduğu, 309 parsel sayılı taşınmazla ilgili olarak herhangi bir yüzölçüm düzeltmesi yapılmadığı ve taşınmazdaki hissesinin 2.338,12 m² olarak tapuda yaşamaya devam ettiği anlaşıldığından, davacının tapuda gerekli düzeltim işlemi yapıldıktan sonra, eksilen bölüm ile ilgili zararının oluşacağı ve davacının bu aşamada bir zararının doğmadığı gözetilerek bu parsel yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar

Mahkemenin 01.06.2023 tarihli ve 2021/285 Esas, 2023/292 Karar sayılı ilamı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın yasal sürede açılmadığını, davacı tarafın dava konusu taşınmazı 30.05.2011 tarihinde tapuda taşınmazın resmi satış senedinde belirtilen hukuki durumunu bilerek satın aldığını, dava konusu taşınmazların geldisinin 271 parsel olduğu, 271 parselde pay-payda eşitsizliği olduğu ve yapılan incelemede işbu hisse hatasının 09.12.1981 tarihli ve 4415 yevmiyeli işleme dayandığı ve bu işlem ile hisse alan ...’ın iş bu hisseyi 18.01.2011 tarih ve 403 yevmiye numarası ile (resmi senette pay/payda tutarsızlığının tüm hukuki vecibelerini kabul eder ibaresi ile) ...’a sattığı, 271 nolu parselin ifraz edilerek 308 ve 309 parsellere ayrıldığı, 308 parselde 03.10.2011 tarihli ve 8247 yevmiye ile imar uygulamasına tabi tutulduğu imar parsellerinden 308 parselden oluşan 4741 ada 2 ve 4742 ada 3 sayılı parsellerin oluştuğu, bu parsellerde herhangi bir hisse hatası bulunmadığını, 309 nolu parsel yönünden davanın reddine karar verilmesine rağmen kendisini vekil ile temsil ettiren müvekkil idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; 4721 sayılı Kanun’un 1007 inci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesi.

2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, davalı tarafın aynı temyiz sebeplerini Dairemizin bozma ilamı öncesinde sunduğu dilekçesinde belirttiği, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

01.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.