"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/29 Esas, 2023/724 Karar
KARAR : Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Anamur 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/201 Esas, 2020/38 Karar
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın idare adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Mersin ili, Anamur ilçesi, ... Mahallesi 362 ve 363 parsel sayılı taşınmazların kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazların idare adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile bu bedelden acele kamulaştırma dosyasında belirlenen bedelin mahsubu ile geri kalan miktarın üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılarak kararın kesinleşmesinden sonra davalı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazların kamulaştırılan kısımlarının davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; dosyaya sunulan fen bilirkişi raporunun eksik olduğunu, bilirkişi raporundaki münavebe ürünlerinin fiyatlarında ilçe tarım müdürlüğü verilerinin göz ardı edildiğini, bu nedenle hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, dava konusu taşınmazlar için nazara alınan % 4 kapitalizasyon faiz oranının bedelinin yüksek çıkmasına yol açtığını, % 5-6 oranında uygulanması gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arazi niteliğindeki taşınmazlara net gelir metoduna göre değer biçilmesinin ve belirlenen bedelin bloke ettirilerek davalılara ödenmesine karar verilmesinin doğru olduğunu, taşınmazların sulu arazi olması sebebiyle kapitalizasyon faizinin %4 alınmasının yerinde olduğunu; ancak değerlendirme tarihi 2019 yılı olması sebebiyle İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü 2019 yılı gelir ve maliyet çizelgelerine göre çilek, buğday ve yer fıstığının gelir ve maliyet bedelleri gözönünde bulundurularak 110,55 TL/m²den kamulaştırma bedelinin hesaplandığı, İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan rapora göre hesaplanmış bedelin üretim maliyetleri düşürülmek suretiyle hesaplanması sebebiyle davacının kamulaştırma bedelinin yüksek belirlendiğine ilişkin istinaf talebi yerinde görüldüğü gerekçesiyle davacı idare vekilinin istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; kamulaştırma bedelinin yüksek belirlendiğini, verim miktarlarının ve ürün satış fiyatlarının yüksek, üretim masraflarının ise düşük alındığını, kapitalizasyon faiz oranının %6-7 olması gerektiğini, faiz uygulanmasının hatalı olduğunu, dava konusu taşınmazın idare adına tesciline karar verilmesi ile beraber tapu kaydındaki haciz ipotek vs. gibi her türlü tasarruf kısıtlayıcı şerh ve kayıtların kaldırılmasına yönelik hüküm kurulmamasının usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazların kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arazi niteliğindeki dava konusu taşınmazların zeminine 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca gelir metodu esas alınarak tespit edilen bedelin davalılara ödenmesinde, dava konusu taşınmazların davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
3.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere,uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre; davacı idare vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
4. İlk Derece Mahkemesince değerlendirme tarihi 2019 yılı olduğu halde 2018 yılı verilerine göre hesaplama yapıldığı, Bölge Adliye Mahkemesince de bu durum doğru görülmediğinden 2019 yılı İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü verileri esas alındığı belirtilerek çilek, buğday ve yer fıstığı münavebesine göre dava konusu taşınmaza 110.55 TL/m² birim fiyatı takdir edildiği ve bu metrekare birim fiyat üzerinden resen kamulaştırma bedeli hesaplanarak yeniden esas hakkında hüküm kurulduğu anlaşılmıştır; ancak Bölge Adliye Mahkemesi tarafından kamulaştırma bedelinin tespiti için yeniden bilirkişi raporu alınmadığı gibi kararda hesaplamanın nasıl yapıldığı da gösterilmediğinden bu metrekare birim fiyatına hangi verim, satış ve masraf esas alınarak ulaşıldığı denetlenemediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
5. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere karar tarihine kadar yasal faiz uygulanması gerektiği düşünülmeden yazılı şekilde istinafa gelenin sadece davacı idare olduğu gözetilmeden aleyhine olacak şekilde faize hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2.Davacı idare vekilinin temyiz itirazları kısmen kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.03.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.
Bu nedenle somut olayda kanaatimce;
Her ne kadar 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmesi ve temyize konu Adana Bölge Adliye Mahkemesinin 19.09.2023 tarihli ve 2021/29 Esas, 2023/724 Karar sayılı kararının hüküm kısmının, 2 No'lu bendinde hüküm altına alındığı gibi; “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar” Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak faize hükmedilmesi gerekmekte ise de;
Davalı tarafın bir temyiz başvurusu olmadığı gibi, “Yasal Faiz”in dışında bir “Faiz”in uygulanmasına ilişkin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26/1 inci maddesinde düzenlenen “Taleple bağlılık ilkesi” kapsamında değerlendirilebilecek bir temyiz talebi de söz konusu olmadığından, Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı Dairemiz Sayın çoğunluğu tarafından verilen sonuç itibarıyla katıldığım bozma kararının, “Değerlendirme” bölümünün 5 No'lu bendinde yazılı olan bozma gerekçesine açıkladığım nedenlerle katılmıyorum. 04.03.2024