Logo

5. Hukuk Dairesi2023/10994 E. 2024/2966 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırılan taşınmazın bedelinin tespiti ve uygulanacak faiz oranının belirlenmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Anayasa Mahkemesinin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10. maddesinin 9. fıkrasını iptal etmesine rağmen, davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan hüküm gereğince yasal faiz uygulanması gerektiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1470 Esas, 2023/2115 Karar

KARAR : Yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : Safranbolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/367 Esas, 2022/184 Karar

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın tapudan yol olarak terkini davasında yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Karabük ili, Safranbolu ilçesi, ... Mahallesi 1683 ada 84 (eski 50) parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın tapudan yol olarak terkinini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın istem dışında elden çıkacak olması, taşınmazın oldukça iyi bir lokasyonda yer alması, gelecekte çok daha fazla değerlenecek, gelir sağlayacak olması, kamulaştırılacak alan dışındaki kısımda değer kaybı olacağı, hususları gözetilmek suretiyle hukuka ve hakkaniyete uygun bir bedelin kamulaştırma bedeli olarak tespit edilmesi gerektiğini, dava konusu taşınmaz için Kıymet Takdir Komisyonu tarafından 75.658,05 TL bedel tespit edildiği, davacı idareye yapılan 16.08.2021 tarihli başvuru ile toplamda 436.875- TL kamulaştırma bedeli talebinin idarece kabul edilmediğini, taşınmazın kamulaştırılan kısmının gerçek-güncel-rayiç değeri ve bir kısmının kamulaştırılacak olması nedeniyle taşınmazın kamulaştırılmayan kısmında meydana gelecek değer kaybı ve diğer zarar ve ziyanları gözetilmek suretiyle kamulaştırma bedelinin tespiti ile dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine, yargılama giderlerinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile davalı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile yol olarak tapudan terkinine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı idare vekili istinaf dilekçelerinde; taşınmaz bedelinin fazla belirlendiğini, emsal incelemesinin doğru olmadığını ileri sürmüştür.

2. Davalı taraf vekili istinaf dilekçesinde; kamulaştırma bedelinin düşük belirlendiğini, dava konusu taşınmazın çok daha değerli olduğunu, incelenen emsal satışların gerçeği yansıtmadığını zira harçtan kurtulmak için düşük beyan edildiğini, kamulaştırma nedeniyle arta kalan kısımda ve bu kısımda bulunan yapıda değer kaybı olduğunu ileri sürmüşlerdir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arsa niteliğindeki taşınmaza emsal incelemesi yapılarak zeminine, resmi birim fiyatlarına göre duvar niteliğindeki yapıya, yaş, cins ve verim durumuna göre de üzerindeki ağaçlara değer biçilmesi yöntem itibari ile doğru ise de bilirkişi kurulunca emsal incelemesi yapılarak taşınmaz zeminine bedel tespit edilirken emsalin satış tarihinin yanlış yazılması ve hesap hatası yapılması nedeniyle ek rapor alınarak taşınmazın 642,22 TL metrekare birim değeri üzerinden toplam kamulaştırma bedelinin 221.971,71 TL belirlendiği taşınmazın kamulaştırmadan arta kalan kısmı ve bu kısım üzerindeki yapıda değer kaybı olduğunu ileri sürmüşse de taşınmazın geri kalan bölümünün yüz ölçümü, geometrik durumu dikkate alındığında ve bu bölümdeki yapı ile yapılan yol arasındaki mesafe gözetilmeden değer kaybı olmayacağının kabulünde ve duvar ve ağaçlar ile ilgili yapılan hesaplamada bir isabetsizlik görülmediği; ancak kamulaştırılan bölüm yol durumuna dönüştüğünden yol olarak terkinine karar verilmesi ile yetinilmesi gerektiği gözetilmeden hükmün infazında tereddüt yaratacak şekilde önce terkinine sonra davacı idare adına tesciline karar verilmesi ve 01.08.2023 tarih ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı gereği Anayasa'nın 46 ncı maddesinde belirtilen en yüksek faiz olan “Kamu Alacaklarına Uygulanan En Yüksek Faiz” oranının uygulaması gerektiği yönünden yeniden hüküm kurularak davanın kabulüne karar verilmiştir.

V.TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunda emsal alınan taşınmazın uygun olmadığını, emsal taşınmazın çok daha değerli olduğunu, ağaç ve kapı için belirlenen bedelin gerçek değerinin çok üzerinde olduğunu, yasal faiz uygulanması gerekirken kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faiz oranının uygulanmasının yasal dayanağının bulunmadığını, idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; emlak fiyatlarında çok ciddi artışlar olduğunu, belirlenen bedelin çok düşük olduğunu, kalan alana değer kaybı verilmesi gerektiğini, piyasadaki gerçek alım satım bedelinin dikkate alınması gerektiğini istinaf dilekçesinde ileri sürülen nedenleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, kamulaştırılan taşınmazın bedelinin tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası, 11 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları ile 12 nci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Arsa niteliğindeki dava konusu Karabük ili, Safranbolu ilçesi, ... Mahallesi 1683 ada 84 (eski 50) parsel sayılı taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsal kıyaslaması yapılarak; üzerindeki yapıya resmi birim fiyatları esas alınıp yıpranma payı düşülerek, ağaçlara ise yaş, cins ve verim durumu dikkate alınmak suretiyle değer biçilmesi adil ve hakkaniyete uygun olarak tespit edilen bedelin davalı tarafa ödenmesine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.

3. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir.Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması gerektiğinden kararın bozulması gerekir.

Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine,

2. Davacı idare vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının faize ilişkin (5) numaralı bendinde yer alan " dava tarihinden, ilk derece mahkemesinin karar tarihi olan 07.06.2022 tarihleri arasında geçen süre için Kamu Alacaklarına Uygulanan En Yüksek Faiz oranınınz uygulanmasına, "cümlesinin hükümden çıkartılmasına, yerine " 2942 sayılı yasanın 10/9 maddesi gereğince davanın açıldığı tarih olan 25.10.2021 tarihinden itibaren 4 ay içinde dava sonuçlanmadığından 4. ayın bitim tarihi olan 25.02.2022 tarihi ile karar tarihi olan 07.06.2022 tarihleri arasında tespit edilen kamulaştırma bedelinin uygulanacak olan kanuni faizinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, "cümlesinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 11.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Davalıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine, davacı idareden peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.03.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

K A R Ş I O Y

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.

Bu nedenle somut olayda kanaatimce;

Her ne kadar 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas - 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmesi ve temyize konu Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14 üncü Hukuk Dairesinin 14.09.2023 tarih ve Esas: 2022/1470, Karar: 2023/2115 sayılı kararının hüküm kısmının, B-5 NoTu bendinde hüküm altına alındığı gibi; “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar geçen süre için kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz oranının uygulanması”, diğer bir ifadeyle Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak “dava tarihinden itibaren karar tarihine kadar faize hükmedilmesi” gerekmekte ise de;

Davalı tarafın “Yasal Faiz”in dışında bir “Faiz”in uygulanmasına ilişkin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26/1 inci maddesinde düzenlenen “Taleple bağlılık ilkesi” kapsamında değerlendirilebilecek bir temyiz talebi de söz konusu olmadığından, Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı Dairemiz Sayın çoğunluğu tarafından verilen “Düzeltilerek Onama kararı”nm, “Değerlendirme” bölümünün 3 No’lu bendinde yazılı olan bozmasına ve gerekçesine açıkladığım nedenlerle katılmıyorum.