"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/341 Esas, 2023/163 Karar
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın idare adına tescili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilâmına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı idare vekilince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Bingöl ili, ..., ..., 348 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın idare adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 29.08.2014 tarihli ve 2014/98 Esas, 2014/658 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 29.08.2014 tarihli ve 2014/98 Esas, 2014/658 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; davacı idare tarafından davalı ile uzlaşma sağlandığı ileri sürülmüş ise de dosyada mevcut bilgi ve belgelere göre, taraflar arasında geçerli bir uzlaşmanın varlığından söz edilemeyeceği gibi; dava dilekçesi içeriğine göre de davanın 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın Hazine adına tescili istemine ilişkin olduğu açıktır. Bu durumda, arazi niteliğindeki dava konusu taşınmaza gelir metodu esas alınarak değer biçilmesinde yöntem olarak bir isabetsizlik görülmemiştir; ancak 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrasında "Kamulaştırma bedeli olarak tespit edilen miktarın, 10. maddeye göre mahkemece yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılması ve yatırıldığına dair makbuzun ibraz edilmesi için idareye 15 gün süre verilir. Gereken hallerde bu süre bir defaya mahsus olmak üzere mahkemece uzatılabilir." hükmü gözetildiğinde, kamulaştırma bedelinin bloke edilmesi için davacı idare vekiline Mahkemece süre verilmesi gerekeceği; verilen süreler içerisinde kamulaştırma bedelinin yatırılmaması halinde davanın reddine; tespit edilen kamulaştırma bedelinin bloke edildiğine dair makbuz dosyaya sunulduğu takdirde ise davanın kabulüne karar verilmesi gerekir. Somut olayda; Mahkemece, yukarıda değinilen yasal düzenleme dikkate alınmaksızın, tespit edilen kamulaştırma bedelinin bloke edildiğine dair makbuz dosyaya sunulmadan, davanın kabulüne karar verilmesi, kabule göre de bedeline hükmedilen taşınmazın Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesi gerekirken, davacı idare adına tescil ve terkinine şeklinde karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 19.10.2016 tarihli ve 2016/48 Esas, 2016/424 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1.Mahkemenin 19.10.2016 tarihli ve 2016/48 Esas, 2016/424 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunca; dava konusu taşınmazın toplulaştırma projesi kapsamında olduğu ve toplulaştırma işlemlerinin kesinleşip tapuya tescil edildiği anlaşıldığından; toplulaştırma işlemleri sonucu oluşan yeni tapuların ve ölçekli krokilerinin ilgili Tapu ve Kadastro Müdürlüklerinden istenildikten sonra toplulaştırma işlemi sonucunda oluşan yeni tapu kayıtları mahallinde uygulanmak suretiyle fen bilirkişisinden alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi, kamulaştırılan taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması, tespit edilen kamulaştırma bedeline 22.06.2014 tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken faiz başlangıç tarihinin 22.02.2014 olarak belirtilmesi doğru olmadığı gibi 7139 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası gereğince, bozma sonrası bankaya hak sahibi adına yatırılacak bedelde artış olması halinde bu kısım için; 7139 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik hükümlerine göre işlem yapılması gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; kamulaştırma bedelinin davalı tarafa ödenmesi sebebiyle sadece taşınmazın idare adına tesciline karar verilmesiyle yetinilmesi gerektiğini, bedelin fahiş olduğunu ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ve 11 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkralarının ilgili bölümleri.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.9.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arazi niteliğindeki taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca gelir metodu esas alınarak değer biçilmesi ve tespit edilen bedelin bloke ettirilerek hükmün kesinleşmesi beklenmeden davalı tarafa ödenmesine karar verilmesi yerindedir.
3. Temyizen incelenen ve bozma ilamına uyularak verilen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Davacı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
28.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.