Logo

5. Hukuk Dairesi2023/11483 E. 2024/4908 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının iptali nedeniyle uğranılan zararın tazmini davasında, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine ilişkin direnme kararına karşı yapılan temyiz başvurusunun değerlendirilmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının tapu kaydının iptaliyle oluşan zararının, iptal kararının kesinleştiği tarihten itibaren on yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, davanın bu süre geçtikten sonra açılması nedeniyle reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek direnme kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/145 Esas, 2019/325 Karar

KARAR : Karar verilmesine yer olmadığına

Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı mirasçısı ... tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin maliki olduğu İstanbul ili, Üsküdar ilçesi, Çengelköy Mahallesi 1664 ada 1 parsel sayılı taşınmazın Hazine tarafından açılan dava sonucu tapusunun iptali ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, davacının taşınmazı satın alırken iyi niyetli olduğunu, taşınmazda herhangi bir şerh bulunmadığını, buna rağmen taşınmaz mülkiyetini kaybettiklerini tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı bütün zararlardan Devletin sorumlu olduğunu belirterek taşınmazın dava tarihindeki değerinin tespit edilerek bu tarihten işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın hak düşürücü süre ve zamanaşımından reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 04.09.2015 tarihli ve 2011/154 Esas, 2015/265 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin 04.09.2015 tarihli ve 2011/154 Esas, 2015/265 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucu; 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 146 ncı maddesindeki 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin uygulanması esas olup, bu süre Üsküdar 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1990/284 Esas, 1993/593 Karar sayılı kararının kesinleştiği tarih olan 11.03.1996 tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı, somut olayda davanın, 25.04.2011 tarihinde zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığı, davalının süresinden sonra ileri sürdüğü zamanaşımı def'ine davacının süresinde itiraz etmediği dikkate alınarak zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı mirasçısı ... temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı mirasçısı ... temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın yargılama süreci devam ederken davacı tarafından 6292 sayılı Kanun’un 7 nci maddesine göre iade hakkından yararlanmak istenmiş ise de bu talebi Hazine tarafından 07.11.2013 tarihli yazı ile reddedildiğini, Mahkemece 04.09.2015 tarihinde davanın kabulüne karar verildiğini, temyiz incelemesi sırasında davalı Hazine 16.06.2016 tarihli yazı ile taşınmazı iade edeceğine dair yazıyı davacıya gönderdiğini, davacının da kabul etmesi üzerine dava konusu taşınmazı 23.05.2017 tarihli işlem ile adına devraldığını, bozma sonrası Mahkemece verilen davanın konusuz kalması nedeniyle esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kararına karşı bir itirazlarının bulunmadığını, ancak yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini kabul etmediklerini, davanın açıldığı tarihte davacının haklı olduğunu, davacı lehine vekâlet ücretine ve yargılama giderine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, ... olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Tazminata konu edilen taşınmazın mülkiyetinin 11.03.1996 tarihinde kaybedildiği, davacının mülkiyeti kaybettiği bu tarih itibarıyla zararının oluştuğu, bu tarihten itibaren on yıllık süre geçtikten sonra davacının eldeki davayı zamanaşımı süresinden sonra açtığı anlaşıldığından, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamıştır.

3. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı mirasçısı ...’ın yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

29.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.