"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1053 Esas, 2023/2049 Karar
KARAR : Esastan ret/ Yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Şereflikoçhisar 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/758 Esas, 2022/26 Karar
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazların tapudan yol olarak terkini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Aksaray ili, Sarıyahşi ilçesi, ... Mahallesi, 6578, 6584, 6586, 6796 parsel sayılı taşınmazların kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazların yol olarak tapudan terkinini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların kısmen kamulaştırılması nedeniyle kamulaştırmadan arta kalan kısımların kullanılamaz hale geldiğini, bu kısımların da kamulaştırılması gerektiğini, davalının zarara uğradığını, davacı idarece teklif edilen bedelin çok düşük olup kabul edilemeyeceğini savunarak taşınmazların gerçek değerinin tespitini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile işbu bedele davanın dört ay içinde sonuçlandırılmadığı gözetilerek bu sürenin bitiş tarihi olan 09.04.2021 tarihinden karar tarihi olan 25.01.2022 tarihine kadar yasal faiz işletilerek işlemiş faiziyle birlikte derhal davalıya ödenmesine, dava konusu taşınmazların davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline, tapudan yol olarak terkinine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; üzerinde ve yakınında herhangi bir sulama kaynağı tespit edilmemesine rağmen dava konusu taşınmazın sulu tarım arazisi olarak değerlendirilmesinin hakkaniyetle bağdaşmadığını, %4 olarak uygulanan kapitalizasyon faiz oranının ve objektif değer artışı uygulamasının yerinde olmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağını, rapora karşı itirazlarının karşılanmadığını, taşınmazların tespit edilen birim metrekare fiyatlarının çok düşük olduğunu, taşınmazların kısmen kamulaştırılması nedeniyle kamulaştırmadan arta kalan kısımlarının değer kaybettiğini, geometrik şekilleri dikkate alındığında tarım yapılamaz hale geldiğini, buna rağmen değer azalış bedeline hükmedilmemiş olmasının doğru olmadığını, sadece yüzölçümlerine bakılarak değerlendirme yapılamayacağını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; arazi niteliğindeki dava konusu taşınmaza net gelirine göre değer biçilmesinde yöntem itibarıyla bir isabetsizlik bulunmadığı gibi taşınmazın konumu, bilirkişi raporunda yazılı özelliklerine göre %10 oranında objektif değer artışı uygulanmasının uygun görüldüğü, daha önce aynı bölgeden geçen dosyalarda aynı değerlendirme tarihi (2020 yılı) itibarıyla getirtilen resmi verilere göre buğdayın ortalama kg satış fiyatının 1,80 TL, samanın 0,30 TL, bostanın ise 1,30 TL olduğu halde bilirkişilerce daha yüksek alındığı ve bu bölgeden denetiminden geçen dosyalarda aynı nitelikteki taşınmazlara değer biçmeye esas alınan münavebe ürünlerin dekara veriminin buğday ürünü yönünden 500 kg, saman yönünden 400 kg, bostan ürünü yönünden 2000 kg esas alınması uygun görüldüğünden dava konusu taşınmazlar yönünden de bu verim değerleri esas alınıp, kg satış fiyatlarının ve rapordaki dekar başına üretim giderlerinin buğday için 478,59 TL ve bostan için 832,07 TL alınarak değer biçilmesi ve dava konusu taşınmazların kamulaştırmadan arta kalan kısımlarının yüzölçümü, geometrik durumu, ulaşım olanakları gözetildiğinde arta kalan 6577 parselin zirai yönden kullanılamaz durumda olması nedeniyle tamamının bedelinin hesaplanması uygun ise de, 6579 parsel sayılı taşınmazda % 50 ‘den, 6583 parsel sayılı taşınmazda ise % 20 ‘den az olmamak üzere değer kaybı hesaplanması suretiyle kamulaştırma bedelinin yeniden hesaplanması için önceki bilirkişi heyetinden ek rapor alındığı, toplam kamulaştırma bedelinin 953.501,68 TL olarak tespit edildiği, tespit olunan fark kamulaştırma bedelinin davacı idarece depo edildiği; 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 2942 sayılı Kanun'un değişik 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrasındaki “ Kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılamaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren kanuni faiz işletilir.” hükmünün Anayasaya aykırı görülerek iptaline karar verildiği, Anayasanın 153 üncü maddesindeki "iptal kararları geriye yürümez" hükmünün, iptal kararlarının kesinleşen işlemlere etki etmeyeceği anlamında olup eldeki davada ''geriye yürümeme" kuralının uygulanamayacağı, bu nedenle dava tarihi itibarıyla belirlenen kamulaştırma bedeline dava tarihinden karar tarihine kadar geçen süre için Anayasanın 46 ncı maddesinde belirtilen kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranının uygulanması gerektiği gerekçesiyle, davacı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf mahkemesinin tensip tutanağı doğrultusunda düzenlenen bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağını, tespit edilen bedelin çok yüksek olduğunu, bir taşınmaza ekilen ürün münavebesinin, ekilen ürünlerin yıllık verim ve masraflarının her yıl değiştiğini, bu nedenle dosyaların tamamında aynı verim değerlerinin kullanılmasının kanuna aykırı olduğunu, 2942 sayılı Kanun'un 15 inci maddesine göre dava tarihindeki İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünün resmi verileri dikkate alınarak kamulaştırma bedelinin tespit edilmesi gerektiğini, davaya konu taşınmazların kısmen kamulaştırılması nedeniyle kamulaştırmadan arta kalan parsellerin geometrik şekli ve yüzölçümü dikkate alındığında düzenli tarım yapılabilecek büyüklükte olduğunu, değer azalış bedeline hükmedilmesinin doğru olmadığını, mevcut bir düzenleme bulunmamasına rağmen kamulaştırma bedeline dava tarihinden itibaren kamu alacakları için öngörülen en yüksek oranda yasal faiz işletilmesine karar verilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci ve 12 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arazi niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri esas alınarak değer biçilmesi yöntem itibarıyla doğrudur.
3. Dava konusu taşınmazların kamulaştırmadan arta kalan kısımlarının yüzölçümü, geometrik şekli ve kullanım durumu dikkate alındığında uygulanan değer azalışı oranlarının makul olduğu sonucuna varılmıştır.
4. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, davacı idare vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazı yerinde görülmemiştir.
5. Dairemiz yerleşik uygulamasına göre; özel ve dikkate alınması gereken haklı bir neden bulunmadıkça tarım arazilerinin olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden bilimsel yöntemle yapılacak değerlendirmede münavebeye alınacak ürünler için 2942 sayılı Kanun'un 15 inci maddesinin son fıkrasındaki düzenleme uyarınca, kamulaştırma belgelerinin mahkemeye verildiği gün itibarıyla dekar başına elde edilecek ortalama verime, üretim giderine ve toptan satış fiyatına ilişkin olarak ciddi istatistiki bilgilere dayalı olduğu bilinen o yerdeki Tarım ve Orman İlçe Müdürlüğü verilerinin esas alınması gerekmektedir.
6. Buna göre; arazi niteliğindeki dava konusu taşınmaza net gelir yöntemine göre değer tespitinde 2020 yılı Sarıyahşi İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü verilerinin dikkate alınması gerekirken, bu husus göz ardı edilerek hangi verilere dayanıldığı ayrıca ve açıkça belirtilmeden, İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü verilerinden ayrılmayı gerektiren nedenler varsa bunlar açıklanmadan, denetime imkan vermeyecek şekilde soyut ifadelerle hazırlanan bilirkişi ek raporunun hükme esas alınmış olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
7. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda taşınmazların nasıl sulandığı ve sulama kaynağı belirtilmeden soyut ifadelerle toprağın özelliği ve sulanabilirlik durumu gerekçesiyle taşınmazlar sulu tarım arazisi kabul edilerek değer biçilmiş ise de; yeniden keşif yapılarak, dava konusu taşınmazların sulanıp sulanmadığı, sulanıyorsa nereden ve ne şekilde sulandığı, sulama kaynağı, yapılan sulamanın taşınmazların tamamını sulamaya yeterli olup olmadığı tespit edilip, gerekirse keşifte taşınmazın sulu olup olmadığı hususunda tanık ve mahallinde bilirkişiler de dinlenerek yeniden alınacak rapor uyarınca karar verilmesi gerektiği düşünülmeden, eksik inceleme ve soyut ifadelerle taşınmazların sulu arazi olarak kabulü doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
8. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması gerekirken; yazılı şekilde faize hükmedilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı idare vekilinin diğer temyiz itirazının reddine,
2. Davacı idare vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
19.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.