"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/738 Esas, 2023/2313 Karar
DAVA TARİHİ: 24.05.2021
KARAR : Esastan ret/Yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ: Gölbaşı (Ankara) 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/305 Esas, 2022/24 Karar
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın tapudan yol olarak terkini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun davacı idare yönünden esastan reddine, davalı yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; ...... Mahallesi 124626 ada 23 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak terkinini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı idarece belirlenen bedelin düşük olduğunu, taşınmazın arsa vasfında olduğunu, kalan kısımda değer azalışı bulunduğunu ileri sürmüştür.
III. İlk Derece Mahkemesi KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, kamulaştırma bedelinin tespiti ile bu bedelin bloke ettirilerek davalı tarafa derhal ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile tapudan yol olarak terkinine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; uygulanan münavebenin hatalı olduğunu, kapitalizasyon faiz oranının düşük, objektif değer artış oranının yüksek alınarak fazla bedele hükmedildiğini, kalan kısımda değer azalışı bulunmadığını, idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın arsa vasfında olduğunu, kamulaştırma nedeniyle geometrisinin bozulduğunu, yola cephesinin kalmadığını, yolun kotu ile arasında yükseklik farkı oluştuğunu, münavebeye ilişkin tespitlerin hatalı olduğunu, objektif değer artış oranının düşük alındığını, düşük bedel biçildiğini, arta kalan kısımda değer azalışının daha fazla olduğunu ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesince yapılan inceleme sonucunda, hükme esas alınan ek raporda dava konusu taşınmazın 2.-3.sınıf kuru tarım arazisi olduğu belirtilerek bostan ürününün veriminin 1800 kg alındığı, Yargıtay ve Dairelerinin denetiminden aynı kamulaştırma kapsamında geçen dava dosyalarında 2. ve 3. sınıf kuru tarım arazisi niteliğindeki taşınmazlara değer biçilmesinde esas alınan ve uygun görülen verim miktarları nazara alındığında taşınmazın 2. sınıf olması halinde bostan veriminin 2000 kg alınması gerekeceği, 3. Sınıf arazi ise raporda esas alınan bostan veriminin uygun olduğu, bu nedenle taşınmazın sınıfının net olarak belirtilip gerekirse net gelirin yeniden hesaplanması, Dairemizce Coğrafi Bilgi Sistemleri Parsel Sorgulama Uygulamasından yapılan gözlemde dava konusu taşınmazın konumu, bilirkişi raporunda yazılı özellikleri değerlendirildiğinde %100 oranında objektif değer artışı uygulanması suretiyle değer biçilmesi ve kamulaştırma bedelinin hesaplanması için bilirkişi kurulundan ek rapor alınmasına karar verilmiş, ek raporda dava konusu taşınmazın sınıfı 3. sınıf kuru tarım arazisi olarak belirtildikten sonra bostan verimi değiştirildiğinden, kök rapordaki metrekare birim bedeli korunarak Dairelerinden ve Yargıtay denetiminden geçen dava dosyalarında uygulanan objektif değer artış oranları ile dava konusu taşınmazın konumu, bilirkişi raporunda yazılı özellikleri nazara alındığında hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirlenen çıplak birim değerine %100 oranında objektif değer artışı ilave edilerek ve arta kalan bölümde oluşan %5 değer azalışı gözetilerek kamulaştırma bedeli yeniden belirlenmiş, fark bedel depo ettirilerek, İlk Derece Mahkemesi kararı ortadan kaldırılıp yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçelere ilave olarak faiz hükmünün hatalı kurulduğunu, kamulaştırma bedeline kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faizin uygulanmasının hatalı olduğunu ileri sürerek resen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ile resen dikkate alınacak nedenlerle ve faizin dava tarihinden dört ay sonrasından başlatılacağına ilişkin kanun hükmünün Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş olması nedeniyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bu şekilde düzeltilmesi amacıyla bozulmasını talep etmiştir..
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakameleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci ve 12 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arazi niteliğindeki Ankara ili, Gölbaşı ilçesi, Germeyik (Tepeyurt) Mahallesi 124626 ada 23 parsel sayılı taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca gelir metodu esas alınarak değer biçilmesi, adil ve hakkaniyete uygun olarak tespit edilen bedelin davalı tarafa ödenmesi, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile idare adına tesciline karar verilmesi yerindedir.
3. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin tüm, davacı idare vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
4. Yargıtayın hukukî güvenlik ve hukukî öngörülebilirliğin temini amacıyla içtihat birliğini sağlama görevinin bulunduğu nazara alınarak yapılan değerlendirmeye göre; 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması gerekirken dava tarihinden karar tarihine kadar kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faizin uygulanması hatalıdır.
Ne var ki bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı vekilinin tüm, davacı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacı idare vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının B bendinde geçen "İlk Derece Mahkemesinin karar tarihi olan 13.01.2022 tarihine, kalan 61.836,65 TL’lik kısmına dava tarihinden iş bu karar tarihine kadar kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranında faiz işletilmesine" ibaresinin hükümden çıkartılması, yerine "itibaren 4 aylık sürenin dolduğu 25.09.2021 tarihinden itibaren İlk Derece Mahkemesinin karar tarihi olan 13.01.2022 tarihine, fark bedel 61.836,,65 TL ye ise aynı tarihten Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi olan 11.10.2023 tarihine kadar yasal faiz işletilmesine" ibaresi yazılmak suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davalıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.05.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(Karşı Oy)
KARŞI OY
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.
Somut olayda; İlk Derece Mahkemesince dava konusu taşınmazın tespit edilen kamulaştırma bedelinin dava tarihinin 4 ay sonrasından karar tarihine kadar geçen süre için yasal faiziyle birlikte davacı idareden tahsiline karar verilmiştir. Bu karar taraf vekillerince istinaf edilmiş, ancak asıl alacağın fer'isi niteliğindeki faiz alacağına ilişkin davalı vekilinin bir istinaf talebi olmamıştır. Buna rağmen Bölge Adliye Mahkemesince Anayasa Mahkemesinin iptal kararından bahsedilerek işletilecek faize ilişkin re'sen yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesinin kararı faiz uygulamasına ilişkin olarak bu kez taraf vekillerince temyiz edilmiş ancak Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihinden yürürlüğe girmiş olan Anayasa Mahkemesi iptal kararı gereğince bu konuda istinaf sebepleri arasında bir talepte bulunulmadığından bu yöndeki temyiz sebepleri temyiz incelemesinde ele alınamayacaktır.
Hâl böyle olunca;
Her ne kadar 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas - 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmesi ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar geçen süre için kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz oranının uygulanması”, diğer bir ifadeyle Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak dava tarihinden itibaren karar tarihine kadar faize hükmedilmesi gerekmekte ise de;
Davalı taraf vekilinin Anayasa Mahkemesinin yukarıda bahsedilen iptal kararının uygulanmasına ilişkin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26/1 inci maddesinde düzenlenen “Taleple bağlılık ilkesi” kapsamında değerlendirilebilecek bir talebi söz konusu olmadığından, Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı Dairemiz Sayın çoğunluğu tarafından verilen karara sonucu itibarıyla katılmakla birlikte "Değerlendirme" bölümünün 4 No.lu bendinde yazılı olan ve Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının geriye yürümezliği ilkesini derdest haldeki somut olaya ilişkin yorumlayan gerekçesine açıkladığım nedenlerle katılmıyorum. 09.05.2024