"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1301 Esas, 2023/1359 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ: Ankara Batı 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/169 Esas, 2023/320 Karar
Taraflar arasındaki tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 03.06.1998 tarihinde Ankara ili, Sincan ilçesi, Yeni Peçenek Mahallesi 106 ada 439 parsel sayılı (eski 1064) 14.650,00 m² büyüklüğündeki taşınmazı satın aldığını, yenileme çalışmaları sonucu taşınmazın yüzölçümünün 4.866,08 m²ye düştüğünü, ilgili kurumlara yapılan başvuruların dikkate alınmadığını belirterek uğranılan zararın davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; zarar talebinde bulunması için tapu sicilinin hukuka aykırı olarak tutulması ve fiili zararın doğmasının gerekli olduğunu, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinin uygulanma imkanının bulunmadığını, zamanaşımı itirazlarının olduğunu beyan etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; emsal karşılaştırması yapılmadan sadece gelir üzerinden değer tespitinin eksik ve hatalı olduğunu, diğer raporlarla metrekare birim bedeline ilişkin çelişki olduğunu, ıslah edilen miktar üzerinden hüküm kurulması gerektiğini ileri sürmüştür.
2. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava şartlarının mevcut olmadığını, yüzölçüme ilişkin değişikliğin nereden kaynaklandığının tespit edilmesi gerektiğini, davanın husumetten ve esastan reddi gerektiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taşınmazın 03.06.1998 tarihinde satış yoluyla davacıya geçtiği, daha sonra 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22 nci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu sırasında 4.866,08 m² yüzölçümlü olarak 106 ada 439 parsel numarasını aldığı, 03.09.2014-08.10.2014 tarihleri arasında ilan edildiği, itiraz edilmeksizin 09.10.2014 tarihinde kesinleşmekle 03.12.2014 tarihinde tapuda tescil işleminin yapıldığı, taşınmazın yüzölçümünde 9.783,92 m² azalma olduğu, bunun üzerine davacının eldeki davayı açtığı, tapu işlemleri kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğundan ve tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında devletin sorumlu olduğunun kabulü gerektiği, somut olayda fen bilirkişi raporu ve dosya kapsamı itibarıyla tazminat istemine konu taşınmazın zemindeki sınırlarında değişiklik bulunmadığı, eksikliğin komşu parselde kalmadığı, uygulama kadastrosunun doğru yapıldığı, uygulama kadastrosunun kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmadan davanın açıldığının belirlendiğini, bu durumda tesis kadastro çalışmalarında tespit ve tescile tabi tutulan taşınmazın, sonradan yüzölçümünün 3402 sayılı Kanun'un 22 nci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca yapılan uygulama ile azalması nedeniyle oluşan zararın da kadastro işlemlerinden kaynaklandığı, taşınmazın yüzölçümündeki eksilme sebebiyle oluşan zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında tazmininin gerektiğini, hükme dayanak yapılan iki Ziraat Mühendisi, bir İnşaat Mühendisi tarafından düzenlenen raporda; tazminat istemine konu taşınmazın 1/1000 ölçekli imar planının bulunmadığı, mücavir alan sınırları içinde bulunduğu, etrafının meskun olmadığı, belediye hizmetlerinden faydalanmadığı, Aski Genel Müdürlüğünün su ve kanalizasyon hizmetinden, EGO Genel Müdürlüğünün toplu taşıma hizmetlerinden faydalanmadığı, yola cephesinin bulunmadığı, üçüncü sınıf kuru tarım arazisi niteliğinde olduğu, Yenipeçenek Mahalle merkezine kuş uçumu 1,4 km, Yakacık Mahalle merkezine 2, 2 km, Sincan ilçe merkezine 11,40km mesafede olduğu belirtilerek %4 kapitalizasyon faiz oranı uygulanıp 2018 yılına ilişkin resmi veriler uygulanıp buğday ve bostan münavebesi yapılıp m²sinin 12,85 TL olarak belirlendiği, anılan miktara %200 objektif değer artışı oranı uygulanıp m²si 38,55 TL’den toplam 377.170,12 TL tazminat tespit edildiğini,UYAP ortamında ve TKGM Parsel Sorgu ekranında yapılan incelemede tazminat istemine konu taşınmazla aynı konumda bulunan Yenipeçenek Mahallesi 112 ada 190 parselin net gelir yöntemiyle 30.10.2018 tarihi itibarıyla m²si 38,28TL’den zemin değerinin belirlendiği, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 2019/2306 Esas, 2020/1757 Karar sayılı kararıyla anılan metrekare birim fiyatının esas alınarak hüküm kurulduğunun tespit edildiği, kapsamı, kamu düzeni, istinaf sebepleri ve istinaf edenin sıfatı itibarıyla yapılan istinaf incelemesi sonucunda tazminat istemine konu taşınmazın net tarımsal gelir metoduyla ve objektif değer artışı uygulanarak dava tarihi itibarıyla tespit edilen tazminata hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesince taşınmazın dava tarihindeki değerine hükmedildiğinden dava tarihinden itibaren faizin işletilmesi gerekirken uygulama kadastrosunun kesinleştiği tarihten itibaren faize hükmedilmiş ise de davalı Hazine vekilinin faizin başlangıç tarihine yönelik istinafının bulunmadığı, dava değerinin 238.730,00 TL’nin üstünde olduğu anlaşılmakla taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava tarihine göre değer biçildiğinden, faiz başlangıç tarihinin de yine dava tarihi olması gerektiği hususunu ilave etmek suretiyle istinaf dilekçesini tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesi.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu taşınmazın tapulama yoluyla 14.650,00 m² olarak tapuya tescil edildiği, davacının 03.06.1998 tarihinde taşınmazın tamamını satın alarak malik olduğu, 09.10.2014 tarihinde kesinleşen 3402 sayılı Kanun’un 22 nci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu ile taşınmazın alanının 4.866,02 m² olarak düzeltildiği, dosya kapsamına göre taşınmazın ilk tapulama çalışmaları sırasında, planimetre okuma farklarında yapılan kaba hesap hatası nedeniyle 4.650,00 m² yerine 14.650,00 m² olarak tapuya tescil edilmiş olduğu, taşınmazın 03.12.2014 tarihinde 4.866,08 m² olarak tapuya tescil edildiği ve eldeki davanın 08.08.2018 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
3. Dava konusu arazi niteliğindeki taşınmaza dava tarihi esas alınarak net gelirine göre değer biçilmesi ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi yerindedir.
4. Taşınmaza dava tarihi esas alınarak değer biçildiğine göre, yasal faizin başlangıç tarihinin de dava tarihi olması gerekmekte ise de davalı Hazine vekilinin, istinaf dilekçesinde, yasal faizin başlangıç tarihine yönelik istinaf başvurusu bulunmadığından, Bölge Adliye Mahkemesince 6100 sayılı Kanun'un 355 inci maddesi uyarınca istinaf sebepleri de sınırlı olarak inceleme yapıldığından ve istinaf sebebi olarak ileri sürülmeyen bir konunun temyiz yolunda ileri sürülmesi hâlinde incelenmesi mümkün olmadığından bedele dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanması gerektiğine ilişkin temyiz sebebi ile ilgili olarak değerlendirme yapılmamıştır.
5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.