"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/185 Esas, 2023/621 Karar
KARAR : Kabul
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın idare adına tescili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, kesinlik, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; ...köyü, 118 ada 55 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazla ilgili olarak daha evvel Kadirli 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/174 D.İş Esas, 2013/50 Karar sayılı kararı ile 2942 sayılı Kanun'un 27 nci maddesi uyarınca (Acele Kamulaştırma) bedel tespiti yapılarak araziye giriş izni verildiğini, acele kamulaştırma kararında 2012 yılı birim fiyatları esas alınarak bedel tespiti yapıldığını, mülkiyetin idare adına tescil edilmemiş olması nedeniyle bu davada da mahallinde keşif yapılarak bedel tespiti için yeniden bilirkişi raporu aldırılması gerektiğini, 2013 yılı Tüketici Fiyat Endeksi %7,40, Üretici Fiyat Endeksi %6,97, 2014 yılı Tüketici Fiyat Endeksi %8,17, Üretici Fiyat Endeksi %6,36, olarak belirlendiğini, acele kamulaştırma kararındaki kamulaştırma bedeli üzerine sadece iki yıllık enflasyon farkı konulması halinde bile ciddi bir farkın ortaya çıkacağını, dava konusu taşınmazın sulu arazi niteliğinde olduğunu, taşınmazdan yılda iki ürün alınabildiğini, taşınmazın gerçek değerinin acele el koyma kararındaki değerden çok daha yüksek olacağını, bu nedenlerle taşınmaz bedelinin tespiti için bilirkişi heyeti ile keşif yapılarak rapor aldırılarak acele kamulaştırma kararında belirlenen kıymet takdirine itibar edilmemesini, vekâlet ücretinin davacı idareye yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 03.03.2017 tarihli ve 2014/859 Esas, 2017/74 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin 03.03.2017 tarihli ve 2014/859 Esas, 2017/74 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 07.02.2018 tarihli ve 2017/850 Esas, 2018/154 Karar sayılı kararıyla; davacı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin 07.02.2018 tarihli ve 2017/850 Esas, 2018/154 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; hükme esas alınan raporda hurma bahçesi niteliğindeki taşınmaza soyut ifadelerle belirlenen net geliri üzerinden bedel tespit edildiği dikkate alınarak dava tarihi olan 2014 yılı itibari ile taşınmaz üzerinde bulunan hurma ağaçlarının İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü verileri dosya arasına alınıp, resmi verilere göre uygunluğu denetlenerek sonucuna göre bedel tespiti gerekirken, denetime elverişsiz rapora dayanılarak hüküm kurulması doğru görülmediği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararı kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B.İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar
İlk Derece Mahkemesinin 29.11.2021 tarihli ve 2019/210 Esas, 2021/861 Karar sayılı kararı ile uyulan bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin 29.11.2021 tarihli ve 2019/210 Esas, 2021/861 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairemizce yapılan inceleme sonucu; bozma sonrası hükme esas alınan bilirkişi raporunda, kapama hurma bahçesi niteliğindeki dava konusu taşınmazın metrekare bedelinin tespit edilirken ürün maliyetinin, brüt gelirin %75,66'sı kabul edilerek maliyetin yüksek belirlendiği, üretim giderinin ekonomik tarım yapmaya uygun olmadığı, 2014 yılı itibari ile taşınmaz üzerinde bulunan hurma ağaçlarının İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü verilerinin verim maliyet ve masrafları gösterir tablonun okunaklı suretinin dosya arasına alınıp, resmi verilere göre uygunluğu denetlenerek ilk kararı temyiz eden davacı idarenin usuli kazanılmış hakkı da gözetilerek varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi doğru olmadığı gibi davacı idare tarafından fazla depo edilen bedelin varsa işlemiş faizi ile birlikte davacı idareye iadesi şeklinde hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması kararın bozulmasını gerektirmiştir.
D.İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve esas sayılı kararı ile uyulan bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B.Temyiz Sebepleri
1.Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; mahkemece iade hükmü kurulmadığını, faizin hatalı belirlendiğini, taşınmazın nitelikleri göz önüne alındığında kapitalizasyon faiz oranının % 5- %6 oranında alınması gerektiğini, bedelin fahiş olduğunu Anayasa Mahkemesinin kamulaştırma bedeline uygulanan faiz hükmünü iptal ettiğini, kanunda ayrıca bir faiz hükmü de bulunmadığından kanuna aykırı şekilde kamulaştırma bedeline faiz uygulanmasının hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; motopomp masraflarının hesaplamaya dahil edilmemesi gerektiğini, bedelin çok düşük olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, kamulaştırma bedellerinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2.2942 sayılı Kanun'un 10 uncu ve 11 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalı vekilinin tüm, davacı idare vekilinin aşağıdaki bendin dışında kalan temyiz sebepleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
3. Yargıtayın hukukî güvenlik ve hukukî öngörülebilirliğin temini amacıyla içtihat birliğini sağlama görevinin bulunduğu nazara alınarak yapılan değerlendirmeye göre; 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması gerekir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince kararın düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı vekilinin tüm, davacı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2.Davacı idare vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile temyiz olunan Kadirli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2023/185 Esas, 2023/621 Karar sayılı kararının (3) ve (4) numaralı bentlerinin çıkarılmasına, yerine '' tespit edilen 89.947,93 TL kamulaştırma bedelinden Kadirli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/174 Değişik İş Esas sayılı acele kamulaştırma dosyasında tespit edilen 70.947,42 TL bedelin mahsubu ile 19.000,51 TL bakiye kamulaştırma bedeline dava dört ay içinde sonuçlandırılamadığından, 18.04.2015 tarihinden ilk karar tarihi olan 03.03.2017 tarihine kadar yasal faiz işletilmesine, kamulaştırma bedelinin davalıya derhal ödenmesine, davacı idarece fazla depo edilen bedelin varsa işlemiş faizi ile birlikte davacı idareye iadesine" cümlesinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davalıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
02.05.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(Karşı Oy)
KARŞI OY
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.
Bu nedenle somut olayda kanaatimce;
Her ne kadar 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmesi ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar geçen süre için kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz oranının uygulanması”, diğer bir ifadeyle Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak “dava tarihinden itibaren karar tarihine kadar faize hükmedilmesi” gerekmekte ise de;
Davalı tarafın “Yasal Faiz”in dışında bir “Faiz”in uygulanmasına ilişkin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK’nın) 26/1 inci maddesinde düzenlenen “Taleple bağlılık ilkesi” kapsamında değerlendirilebilecek bir talebi de söz konusu olmadığından, Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı Dairemiz Sayın çoğunluğu tarafından verilen ve sonucu itibarıyla katıldığım (HMK’nın 26/1 inci maddesi uyarınca) “Düzeltilerek onama kararı”nın, “Değerlendirme” bölümünün 3 No’lu bendinde yazılı olan gerekçesine açıkladığım nedenlerle katılmıyorum. 02.05.2024