Logo

5. Hukuk Dairesi2023/11957 E. 2024/5832 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırma bedelinin tespiti davasında, Anayasa Mahkemesinin 2942 sayılı Kanun'un 10. maddesinin 9. fıkrasını iptal etmesi üzerine, kamulaştırma bedeline hangi tarihten itibaren ve hangi oranda faiz uygulanacağı hususunda çıkan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarının kesin hüküm olmayan derdest davalarda da uygulanması gerektiği, ancak her davanın açıldığı tarihteki mevzuata göre sonuçlandırılması ilkesi ve taleple bağlılık ilkesi gereğince davalıların faiz yönünden bir talepte bulunmaması nedeniyle, ilk derece mahkemesinin belirlediği faiz oranının uygulanmasına devam edilmesi gerektiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1782 Esas, 2023/2117 Karar

DAVA TARİHİ: 22.10.2021

KARAR : Esastan ret/Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ: Eskişehir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/645 Esas, 2022/395 Karar

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı idare ve bir kısım davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının davacı idare vekili yönünde esastan reddine, bir kısım davalılar vekilleri yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı idare ve bir kısım davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; ...Mahallesi 720 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalılar ... vd. vekili cevap dilekçesinde özetle; taşınmazın arsa vasfında olduğunu, kıymet takdirindeki birim fiyatın düşük olduğunu, gerçek değerinin belirlenmesi gerektiğini beyan etmiştir.

2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; teklif edilen bedelin gerçek bedelin çok altında kaldığını, taşınmazın arsa vasfında olduğunu, idare lehine vekâlet ücretine hükmedilemeyeceğini beyan etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare ve bir kısım davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazın kamulaştırmadan hemen önce müvekkil tarafından onaylı sınır içerisine alındığını, taşınmazın 1/1000'lik planının bulunmadığını, 1/5000 ölçekli planda plansız alanda kaldığını, tarla olarak değerlendirilmesi gerektiğini, lehlerine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Davalılar Sedat Bayraktar vd. vekili istinaf dilekçesinde özetle; gerçek bedelin belirlenmemiş olduğun, davacının kamulaştırdığı taşınmazları çok yüksek fiyata sattığını, objektif ölçüler dikkate alınarak gerçek bedelin tespit edilmesi gerektiğini, m² birim bedelinin hakkaniyetli olmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

3. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; gerçek değerin altında bedel belirlendiğini, idarenin kamulaştırma işleminden sonra çok yüksek bedellere satış yaptığını, lehe hüküm altına alınan vekâlet ücretinin hisseye göre bölüştürülmesi gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

4. Davalı ... Bayraktar vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunun eksik ve hatalı olduğunu, bedelin hakkaniyete uygun hesaplanması gerektiğini, objektif ölçülerin dikkate alınması gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmaz 1/1000 ölçekli uygulama imar planı içinde kaldığı ve fiilen de organize sanayi bölgesinin yakınında olup kısmen de olsa belediye hizmetlerinden yararlandığından arsa niteliğinde olup taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde ve tespit edilen bedelin bloke ettirilerek hükmün kesinleşmesi beklenmeksizin davalı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazın tapusunun iptali ile davacı idare adına tapuya tesciline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden, taraf vekillerinin bu yöndeki istinaf itirazları yerinde görülmediği; ancak 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 2942 sayılı Kanun'un değişik 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrasındaki “Kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılamaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren kanuni faiz işletilir” hükmü Anayasa'ya aykırı görülerek iptaline karar verilmiş olduğunu, Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararında Anayasa'nın 153 üncü maddesinin üçüncü fıkrası gereğince iptal hükmünün belirli bir süre erteleneceği yönünde de bir hüküm bulunmadığı gibi, Anayasa'nın 153 üncü maddesinde “iptal kararları geriye yürümez” hükmü iptal kararlarının kesinleşen işlemlere etki etmeyeceği anlamında olup, elde bulunan uyuşmazlığın sürdüğü davalarda “geriye yürümeme” kuralı uygulanamayacağını, bu durumda, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1 inci maddesi gereğince Anayasa Mahkemesinin iptal karının gereğinin yerine getirilmesi açısından yapılması gereken, taraflar arasında kararlaştırılmış daha yüksek akdi faiz oranı da bulunmadığına göre dava tarihi esas alınarak belirlenen kamulaştırma bedeline dava tarihinden karar tarihine kadar geçen süre için Anayasa'nın 46 ncı maddesinde belirtilen en yüksek faiz olan “Kamu Alacaklarına Uygulanan En Yüksek Faiz” oranının uygulaması gerektiği kabul edilmek suretiyle, istinaf başvurularının davacı idare vekili yönünden reddine, bir kısım davalılar vekilleri yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare ve bir kısım davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; önceki dilekçelerindeki itiraz sebeplerini tekrar ederek bedel yönünden karara itiraz ettiklerini, davanın açıldığı tarihte Anayasa Mahkemesinin bir kararı bulunmadığını, dolayısı ile dava açıldıktan dört ay sonrasından itibaren karar tarihine kadar faiz işletilmesi gerektiğini, faiz oranına da itiraz ettiklerini, işletilen faiz oranı konusunda bugüne kadar yapılan onlarca kamulaştırma davasından farklı bir değerlendirmeye gidilmiş olduğunu, vekâlet ücreti yönünden de kararın bozulması gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalılar Sedat Bayraktar vd. vekili temyiz dilekçesinde özetle; vekâlet ücretinin karar tarihi itibarıyla belirlenmesi gerektiğini ilave etmek suretiyle istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; serbest irade ile satılmayan bir taşınmazın söz konusu olduğunu ilave etmek suretiyle istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

4. Davalı ... Bayraktar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre arsa niteliğindeki taşınmaza, 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesi, aynı bölgeden Dairemize intikal eden dosyalar dikkate alındığında yerinde bulunmuştur.

3. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan kararı göz önüne alındığında davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre; davacı idare ve bir kısım davalılar vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

5. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere İlk Derece Mahkemesinin karar tarihi olan 08.06.2022 tarihine kadar yasal faiz uygulanması gerekirken, Bölge Adliye Mahkemesince yanılgılı değerlendirme yapılması suretiyle faize ilişkin olarak yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirir.

6. Bölge Adliye Mahkemesince yeniden esas hakkında hüküm kurulmuş olup kendisini vekil ile temsil eden davalılar lehine Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi hatalıdır.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Bir kısım davalılar vekillerinin ve davacı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davacı idare ve bir kısım davalılar vekillerinin temyiz itirazının kısmen kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (2) numaralı bendinin, faize ilişkin (a) ve (b) harfleri ile gösterilen alt bentlerinin çıkartılması, yerine “tamamına 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrası olan 23.02.2022 tarihinden başlamak üzere İlk Derece Mahkemesinin karar tarihi olan 08.06.2022 tarihine kadar yasal faiz uygulanmasına” cümlesinin yazılması, 8 inci bendinde yer alan '' 5.100,00 '' sayılarının çıkartılması, yerine '' 9.200,00 '' sayısının yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Davacı idareden ve davalılardan peşin alınan temyiz harçların istek hâlinde iadesine, davalı ...'dan 2.107,80 TL temyize başvuru harcının alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.05.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(Karşı oy)

KARŞI OY YAZISI

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.

Somut olayda; İlk Derece Mahkemesince dava konusu taşınmazın tespit edilen kamulaştırma bedelinin dava tarihinin 4 ay sonrasından karar tarihine kadar geçen süre için yasal faiziyle birlikte davacı idareden tahsiline karar verilmiştir. Bu karar taraf vekillerince istinaf edilmiş; ancak asıl alacağın fer'isi niteliğindeki faiz alacağına ilişkin taraf vekillerinin bir istinaf talebi olmamıştır. Buna rağmen Bölge Adliye Mahkemesince Anayasa Mahkemesinin iptal kararından bahsedilerek işletilecek faize ilişkin resen yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesinin kararı faiz uygulamasına ilişkin olarak davacı idare vekilince temyiz edilmiş, davalı taraf vekillerince bu yönde bir talepte bulunulmamıştır.

Hâl böyle olunca;

Her ne kadar 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmesi ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar geçen süre için kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz oranının uygulanması”, diğer bir ifadeyle Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak dava tarihinden itibaren karar tarihine kadar faize hükmedilmesi gerekmekte ise de;

Davalı taraf vekillerinin Anayasa Mahkemesinin yukarıda bahsedilen iptal kararının uygulanmasına ilişkin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26/1 inci maddesinde düzenlenen “Taleple bağlılık ilkesi” kapsamında değerlendirilebilecek bir istinaf ve temyiz talebi söz konusu olmadığından, Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı Dairemiz Sayın çoğunluğu tarafından verilen karara sonucu itibarıyla katılmakla birlikte "Değerlendirme" bölümünün 5 No.lu bendinde yazılı olan gerekçesine açıkladığım nedenlerle katılmıyorum. 14.05.2024