"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/192 Esas, 2022/267 Karar
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Kayseri ili, ... ilçesi, ... Mahallesi ... ada 57 parsel sayılı taşınmazın paydaşı olduğunu, taşınmaza kamulaştırma yapılmaksızın kaptaj alanı yapmak suretiyle fiilen el atıldığını belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından uzlaşma talebinde bulunulduğunu, ancak 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun Geçici 6 ncı maddesinde belirtilen altı aylık süre beklenmeden davanın açıldığını, taşınmazın kamulaştırma işlemlerinin halen devam ettiğini, dava konusu taşınmaza müvekkili idare tarafından el atılmadığını, imar planında kısmen kaptaj alanında kaldığını, ancak taşınmazın yaklaşık 2.000 m²lik kısmının yol olarak planlandığını, yol alanında kalan kısımdan yolun genişliğine göre ilgili belediye başkanlığının sorumlu olduğunu, taşınmazın tarım arazisi olarak değerlendirilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 17.07.2014 tarihli ve 2012/96 Esas, 2014/234 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne ve el atma tazminatının tespiti ile davalı idareden tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 17.07.2014 tarihli ve 2012/96 Esas, 2014/234 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesinin 24.12.2015 tarihli ve 2015/8446 Esas, 2015/19183 Karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi itibarıyla 1/1000 uygulama imar planı içinde yer aldığı, imar planında kısmen yol, kısmen park ve kısmen de kaptaj alanı olarak belirlendiği ve fiilen el atıldığı anlaşıldığından arsa niteliğinde kabul edilerek taşınmaz bedelinin belirlenmesi gerekirken arazi niteliği ile değerlendirme yapan bilirkişi raporunun esas alınmasının doğru görülmediği, ayrıca 04.11.1983 tarihinden sonra el atılan taşınmazlar yönünden kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan davalarda, mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekâlet ücretinin nispi olarak uygulanması gerektiğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 02.11.2017 tarihli ve 2016/82 Esas, 2017/394 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne ve el atma tazminatının tespiti ile davalı idareden tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 02.11.2017 tarihli ve 2016/82 Esas, 2017/394 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda; dava konusu taşınmaza göre yüzölçümü büyük ve başka bir ilçede bulunan ve dava konusu taşınmaza uzak olan taşınmaz emsal alınmak suretiyle değer biçildiğinden yapılan karşılaştırmanın inandırıcı bulunmadığı, dava konusu taşınmaza davalı idarece 04.11.1983 tarihinden sonra el atıldığından kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminata ilişkin davada nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesinin doğru görülmediği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar
Mahkemenin 27.04.2021 tarihli ve 2019/239 Esas, 2021/183 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne ve el atma tazminatının tespiti ile davalı idareden tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
E. Üçüncü Bozma Kararı
1. Mahkemenin 27.04.2021 tarihli ve 2019/239 Esas, 2021/183 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda; mahkemece verilen ilk kararda dava konusu taşınmazın tamamındaki davacı payının karşılığına hükmedildiği, bu kararın davacı tarafın temyizi üzerine sair hususlardan bozulduğu gözetildiğinde, dava konusu taşınmazın tamamındaki davacı payına düşen bedelin tahsili hususunun davacı lehine usulî kazanılmış hak teşkil ettiği gözetilmeden, bozma sonrası taşınmazın imar planında kaptaj alanı olarak planlı toplam 14.645,84 m²sindeki davacı payına hükmedilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
F. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Dördüncü Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne ve el atma tazminatının tespiti ile davalı idareden tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olmadığını, fen krokisinde (B), (D) ve (E) harfi ile gösterilen kısımların bedeline hükmedilmesine rağmen, bu alanlardaki davacının hissesinin iptali ile müvekkili idare adına tapuya kayıt ve tesciline hükmedilmediğini, fen krokisinde (A) harfi ile gösterilen 14.260,64 m²lik kısmın tarla olup, imar planında kaptaj alanı olarak belirtildiğini, ancak fiili el atmanın bulunmadığını, müvekkili idarenin imar planının hazırlanmasında görevinin bulunmadığını, hukuki el atmanın olduğu iddia edilen alanların tümü için idare mahkemelerinin görevli olduğunu, bu kısma ilişkin müvekkili idare tarafından tazminat ödenmesine karar verilmesini kabul etmediklerini, bilirkişi raporunda tel çekilmek suretiyle fiilen el atıldığı belirtilen ve (C) harfi ile gösterilen 385,20 m²lik kısımda ne olduğuna ve hangi idare tarafından el atıldığına ilişkin açıklama yapılmaksızın müvekkili idarenin sorumlu tutulduğunu, emsal alınan taşınmazın dava konusu taşınmaz ile benzer niteliklere sahip olmadığını, dava konusu taşınmaz için belirlenen bedelin yüksek olduğunu, dava konusu taşınmaz için %45 düzenleme ortaklık payı kesintisi yapılması gerekirken %40 oranında kesinti yapılmasının hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ile bedelinin tahsili hususundadır.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına...” karar verilmiştir.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Davalı idareden aşağıda yazılı kalan harcın alınmasına,
05.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.