Logo

5. Hukuk Dairesi2023/12218 E. 2024/5670 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin tespiti ve tahsili istemine ilişkin açılan ek davada, 7201 ve 7327 sayılı Kanunlarla 2942 sayılı Kanuna eklenen hükümlerin uygulanıp uygulanmayacağı hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: 2942 sayılı Kanun'un ek 3. maddesindeki "dava tarihi itibarıyla" ibaresinin ve geçici 15. maddesindeki "ek 3. madde hükmü uygulanarak" ibaresinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi ve davanın ilk davada saklı tutulan bölümün tahsili talebi niteliğinde olması gözetilerek, kesinleşen ilk davada tespit edilen bedel esas alınarak davanın kabulüne dair yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2023/74 Esas, 2023/406 Karar

DAVA TARİHİ : 12.07.2021

KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili için açılan ilk davada saklı tutulan bölümün tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu ... ili, ..., ...Mahallesi 266 parsel sayılı taşınmaza davalı idare tarafından kamulaştırmasız el atıldığını, bu nedenle dava konusu yerlerle ilgili olarak öncesinde Küçükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/607 Esas, 2018/265 Karar sayılı dosyasında dava açıldığını, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine dair verilen karara karşı yapılan istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin ikinci alt bendi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kaldırılmak suretiyle, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından tazminat miktarının 355.200,00 TL olarak belirlendiğini, taleple bağlı kalınarak 10.000,00 TL üzerinden karar verildiğini, bakiye miktar için ise hakların saklı tutulduğunu ileri sürerek 345.200,00 TL kamulaştırmasız el atma tazminatının ilk dava tarihi olan 10.11.2016'dan itibaren kanunî faizi ile birlikte davacıya ödenmesine, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın usul ve yasaya aykırı olduğunu, kamulaştırma işlemlerinin usulüne uygun tebliğ edildiğini, davacının dava konusu taşınmazın Hazine adına tescili için açılan davanın duruşmasına katılmış olmakla taşınmazın kamulaştırıldığından haberdar olduğunu, davacının buna rağmen yatırılan bedeli almamış ya da bedeli az bulmasına rağmen tezyid-i bedel davası açmamış ise bu durumun davacılara yeni bir hak kazandırmayacağını, davanın açıldığı tarihte hak düşürücü sürenin dolduğunu, bu nedenle davanın reddinin gerektiğini, taşınmaz bedelinin 28.12.1983 tarihinde bankaya yatırıldığını, davacının tapuda rızaen ferağ vermediğinden tescil davası açıldığını, kesin hüküm bulunduğunu, davacının iş bu davayı açma hakkı olmadığını, dava konusu taşınmaz için talep edilen bedelin fahiş olduğunu, açıklanan nedenlerle haksız açılan davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 03.02.2022 tarihli ve 2021/295 Esas, 2022/29 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne, taşınmaz bedelinin ilk dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 07.06.2022 tarihli ve 2022/799 Esas, 2022/1091 Karar sayılı kararı ile davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dava konusu taşınmazdaki davacılara ait payın 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 17 nci maddesi uyarınca davalı idare adına tescil edildiği anlaşılmakla, 21.12.2019 tarihinde kabul edilerek 24.12.2019 tarihli ve 30988 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7201 sayılı Kanun'un 6 ncı ve 7 nci maddesi ve 09.06.2021 tarihinde kabul edilerek 19.06.2021 tarihli ve 31516 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7327 sayılı Kanun'un 20 nci ve 22 nci maddeleri ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen; Ek Madde 3 ile Geçici 15 inci maddesi ile Geçici 17 nci maddesi hükümlerine uygun rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden, bozmanın niteliğine göre sair yönler incelenmeksizin Bölge Adliye Mahkemesinin kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Yargıtay bozma ilamında Ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak yeniden karar verilmesi için karar bozulmuş ve bu karara Mahkemece uyulmuş ise de Anayasa Mahkemesinin 28.07.2023 tarihli iptal kararı ve davanın açılış tarihi dikkate alındığında artık Ek 3 üncü madde hükmü uygulanması gereğinin ortadan kalktığından, kesinleşen Küçükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/607 Esas, 2018/265 Karar sayılı kararındaki tespitlerin eldeki ek dava için kesin hüküm teşkil ettiği bu nedenle davacının fazlaya dair hakların saklı tuttuğu, asıl davada karar verilmeyen taleplerinin ek bir davayla talep edebileceği, bu nedenle davacının davasında haklı olduğu ve kamulaştırmasız el atma nedeniyle eksik kalan 345.200,00 TL bakiye kamulaştırmasız el atma bedelinin ilk davanın açıldığı tarih olan 10.11.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesi suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Anayasa Mahkemesinin incelemesi sonucunda 28.07.2023 tarihli iptal kararında, ilgili hükmün kısmen iptaline karar verilerek, hükmün "...dava tarihi itibarıyla..." ibaresinin kaldırılmasına karar verildiği, Anayasa Mahkemesince işbu kararının gerekçesi olarak; tespit edilecek tazminat bedelinin dava tarihine kadar güncellendiği takdirde, uzun süren kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davalarında davanın karara bağlanmasına kadar geçecek sürede değer kaybı meydana gelebileceğini ve bu durumun maliklere taşınmazın gerçek karşılığının ödenmesine engel olacağını açıkça belirtildiğinden, dosyanın bilirkişiye gönderilerek, karar aşamasına gelindiğinde yapılacak ek bir hesaplama ile karar tarihine olabilecek en yakın tarihli Türkiye İstatistik Kurumu verileri esas alınmak suretiyle tazminat bedelinin güncellenmesini ve Mahkeme kararının faiz yönünden bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaza ilişkin kamulaştırma işlemlerinin kesinleştiğini, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin idareden tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun’un 11 inci ve Geçici 6 ncı maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin asıl dava 24.12.2019 tarihinden önce açılmış olup 21.12.2019 tarihinde kabul edilerek 24.12.2019 tarihli ve 30988 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7201 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi ile 2942 sayılı Kanun’a eklenen Ek Madde 3’ün birinci fıkrasının ikinci cümlesindeki; “…dava tarihi itibarıyla…” ibaresi ve 7201 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi ile eklenen geçici 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan; “…ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak…” ibaresi 28.07.2023 tarihli ve 32262 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 04.05.2023 tarihli ve 2019/93 Esas, 2023/87 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Bu durumda; eldeki dava ilk davada saklı tutulan bölümün tahsili istemine ilişkin olduğundan, taraflar arasında görülüp kesinleşen önceki davada tespit edilen bedel esas alınmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi yerindedir.

3. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozma gereklerine uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Mahkeme kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

09.05.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(Karşı Oy)

(Karşı Oy)

KARŞI OY

2019 yılında 7201 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na (2942 sayılı Kanun) eklenen Ek Madde 3’ün birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümleleri mülga 6830 sayılı Kanun ve 2942 sayılı Kanun’un mülga 16 ncı ve 17 nci maddelerine göre usulüne uygun kamulaştırılıp, idareler adına tescil edilen ancak bedelleri eski malikleri adına bankaya yatırıldığı halde hak sahiplerine ödenmeyen taşınmazların kamulaştırma bedellerinin belirlenmesi yöntemini düzenlemektedir. 7201 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi ile getirilen 2942 sayılı Kanun’un Geçici 15 inci maddesinin 2 nci fıkrası ise Ek Madde 3 ün birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin derdest davalarda da uygulanmasını öngörmektedir. Bu düzenleme Dairemizin de kabulünde olduğu üzere; hukuka uygun geçerli bir kamulaştırma bulunmadan ve mülga 16 ncı ve 17 nci maddelerde belirtilen şartlar yerine getirilmeden tescil kararı verilmiş taşınmazlara ilişkin olarak açılan kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı davaları kapsamamaktadır (Yargıtay 5. Hukuk Dairesi, 16.01.2020 tarihli ve 2019/7050 Esas, 2020/577 Karar sayılı kararı) .

Yukarıda anılan Dairemiz kararından sonra bu tür kamulaştırmasız el atma sayılabilecek halleri de kapsamak üzere TBMM tarafından 2942 sayılı Kanun’un Ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına 2021 yılında 7327 sayılı Kanun’un 20 nci maddesi ile eklenen, 3 üncü cümle ile usulsüz kamulaştırma işlemlerine rağmen idare adına tescil edilen taşınmazların değerinin tespitinde de 1 inci ve 2 nci cümlelerde belirtilen usulün uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Bununla birlikte 2942 sayılı Kanun’un Geçici Madde 17 hükmü de 7327 sayılı Kanun’un 22 nci maddesiyle ihdas edilmiş olup 2942 sayılı Kanun’un Ek Madde 3 hükmünün usulsüz kamulaştırmalarda bedel tespiti yöntemini düzenleyen birinci fıkrasının 3 üncü cümlesinin derdest davalarda da uygulanmasını hüküm altına almaktadır.

Bir şeyin bütünü ifade edildiğinde, bütünü ile birlikte onun parçalarının da tek tek sayılması gerekmez. Eğer 2942 sayılı Kanun’un Ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümleleri mülga 16 ncı ve 17 nci maddelere göre yapılan bütün tescil hallerini kapsıyor olsaydı, aynı maddeye 3 üncü cümle eklenmez ve 2942 sayılı Kanun’un Geçici 17 nci maddesi ihdas edilmezdi.

2942 sayılı Kanun’un Geçici 15 inci ve Geçici 17 nci maddelerinin her ikisinin de özel hüküm olduğu; Geçici Madde 17 nin sonraki hüküm olduğu da nazardan uzak tutulmamalıdır.

Somut olayımızda nazara alınacak hükümlerden;

2942 sayılı Kanun’un Geçici 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “…ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak…” ibaresi Anayasa Mahkemesinin 04.05.2023 tarihli ve 2019/93 Esas, 2023/87 Karar sayılı kararıyla iptal edilmek suretiyle, 2942 sayılı Kanun’un Ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin derdest davalarda uygulanamayacağı öngörülmüş ise de; bahse konu iptal kararından etkilenebilecek derdest davalar, mülga 16 ve 17 nci maddelere göre usulünce kamulaştırılıp da bedeli malikleri adına bankaya yatırılmış olduğu halde hak sahiplerine ödenmeyen bedellere ilişkin olanlardır.

Bu yöntemin usulsüz kamulaştırmada bedel tespitine ilişkin derdest davalarda uygulanmasını engelleyecek bir iptal kararı ise söz konusu değildir. Zira “… dava tarihi itibarıyla…” ibaresi hariç 2942 sayılı Kanun’un Ek Madde 3 hükmünün kalan kısmı yönünden bir iptal durumu söz konusu olmayıp Ek 3 üncü madde hükmü değer tespiti yöntemi yönünden halen yürürlüktedir. 2942 sayılı Kanun’un Geçici Madde 17 hükmü yönünden de herhangi bir iptal durumu söz konusu olmayıp bu madde hükmü de halen yürürlüktedir.

Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya baktığımızda davanın konusunun usulsüz kamulaştırmada bedel tespitine ilişkin olduğu ve bu davada da 2942 sayılı Kanun’un Geçici 17 nci maddesi, aynı Kanun’un Ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 3 üncü cümlesi ile bu cümlenin atfıyla aynı fıkranın 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin uygulanması gerektiği düşünülmektedir.

Hâl böyle iken eldeki davada uygulanmasına yer olmayan, 2942 sayılı Kanun'un Geçici 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “...ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak…” ibaresinin, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi gerekçe gösterilerek onama cihetine gidilmesi hukuka uygun görülmediğinden sayın çoğunluğun görüşüne iştirak edilmemiştir. 09.05.2024