Logo

5. Hukuk Dairesi2023/122 E. 2023/3393 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacıların, üzerinde meslek lisesi alanı olarak imar planı bulunan taşınmazlarına fiili el atılmamış olsa dahi, makul sürede kamulaştırma yapılmaması nedeniyle kamulaştırmasız el atma hükümlerine göre tazminat talep etmeleri üzerine taşınmaz bedellerinin belirlenmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmaza fiili el atılmamış olsa da imar planının onay tarihinden itibaren makul süre geçmesine rağmen kamulaştırma yapılmaması nedeniyle kamulaştırmasız el atma gerçekleştiği, taşınmaz bedelinin emsal karşılaştırması ve vergi değeri gözetilerek belirlenmesi gerektiği ve asıl-birleştirilen davalarda ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin asıl ve birleştirilen davalarda yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle dava ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili asıl ve birleştirilen dava dilekçelerinde; ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 39294 ada 1 parsel sayılı taşınmaza el atılmış olduğundan tazminat alacağının davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; idari yargının yetkili olduğunu, ödenek temin edildiğinde ileriki yıllarda hisselerin kamulaştırılacağını, husumetin kendilerine düşmediğini, el atma tarihinin bildirilmediğini ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; idari yargının görevli olduğunu, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) Geçici 12 nci maddesine göre bedelin tespit edilmesi gerektiğini, m² fiyatının yüksek olduğunu, vergi rayiç değerlerinin çok düşük olduğunu, ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiğini beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin 16.08.2013 tarihli ve 1566 sayılı kararı ile onaylı uygulama imar planında “Meslek Lisesi Alanı” kullanımında kaldığı, taşınmaza fiili olarak el atılmadığı anlaşılmış ise de; Anayasa Mahkemesinin 05.04.2019 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanan 20.12.2018 tarihli ve 2016/181 Esas, 2018/111 sayılı kararı ile 2942 sayılı Kanun'un EK-1 inci maddesinin ''Bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından, bu Kanunun geçici 6. maddesindeki uzlaşma sürecini ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir.'' kısmının iptal edildiğini, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 tarihli ve 1/6 sayılı kararı ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 15.12.2010 tarihli ve 2010/5-662/651 sayılı kararı da gözetildiğinde, uzun yıllar programa alınmayan imar planının hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı idarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği; bu haliyle idarenin, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve bu eylemi ile kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Kamulaştırmasız el koyma olgusunun varlığının doğal sonucu, idarenin hukuka aykırı eylemiyle mülkiyet hakkı engellenen taşınmaz mal sahibi davacının, dava yoluyla kamulaştırmasız el koyma hükümleri doğrultusunda mülkiyetin bedele çevrilmesini, eş söyleyişle idareden değer karşılığının verilmesini isteyebileceği, kamuya özgülenme durumunun devam ettiği, taşınmaza fiili el atma olgusu gerçekleşmemiş olsa dahi imar planlarının onay tarihi dikkate alındığında makul süre içinde imar planına uygun herhangi bir işlem tesis edilmediğinden kamulaştırmasız el atma olgusunun gerçekleşmiş olduğunun kabulü gerektiği dikkate alındığında, arsa niteliğindeki taşınmaza, emsal karşılaştırması yapılıp vergi değerleri de kıyaslanmak suretiyle değerinin tespit edilerek davalı idareden tahsiline dair kararda, aynı bölgede açılan ve Daireye intikal eden dava dosyalarında, Kıbrıs/İmar Mahallesi 39563 ada 1 parsel sayılı taşınmaz yönünden Mayıs 2018 değerlendirme tarihi itibarıyla tespit edilen 585,00 TL/ m² birim bedelin Dairenin 2019/1904 Esas sayılı ilamı ile 39519 ada 1 parsel sayılı taşınmaz yönünden Nisan 2018 değerlendirme tarihi itibarıyla tespit edilen 540 TL/m² birim bedelin uygun bulunduğu da dikkate alındığında mahkemenin vaka ve hukuki değerlendirmesi doğru kabul edilmiş, taşınmaz tek olup asıl dava ile birleştirilen davalar tek bir hukuki nedene dayalı olarak açıldığından, davacılar lehine toplam bedel üzerinden tek vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken, asıl ve birleştirilen davalar yönünden ayrı ayrı vekâlet ücretine hükmedilmesi doğru görülmeyerek İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilmek suretiyle yeniden karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; taşınmazın malikleri tarafından tapuda alınıp satılabilmekte olduğunu, bir kısıtlamanın söz konusu olmadığını, imar planı çalışmalarında Bakanlık görüşü alınmadığını, 2942 sayılı Kanunun geçici 12 nci maddesine göre bedelin tespit edilmesi gerektiğini, vergi rayiç değerinin oldukça düşük olduğunu, m² fiyatının yüksek belirlendiğini, ıslah tarihi gözetilerek faize hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı tapu malikleri ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin idareden tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

4. 2942 sayılı Kanun’un Ek Madde-1 inci maddesi: “Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır. (İptal: Anayasa Mahkemesinin 20.12.2018 tarihli ve 2016/181 Esas, 2018/111 Karar sayılı Kararı ile)”

5. 26.11.2020 tarih ve 32025 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 7421 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesi ile 2942 sayılı Kanun'un Ek Madde-1 inci maddesinin 1 inci fıkrasına eklenen cümle: "Bu süre içinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından mülkiyet hakkından kaynaklı bedele ilişkin açılacak davalar, adli yargıda görülür."

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesi aynı bölgeden Dairemize intikal eden dosyalar dikkate alındığında yerindedir.

3. Dosya kapsamında yer alan fen bilirkişi raporunda, dava konusu taşınmaza fiilen el atılmadığı anlaşılmakla birlikte, 16.08.2013 tarihinde onaylanan ve halihazırda yürürlükte bulunan 1/1000 ölçekli uygulama imar planında dava konusu taşınmazın “Meslek Lisesi Alanı” olarak ayrıldığı dikkate alındığında, makul süre içinde imar planına uygun herhangi bir işlem tesis edilmediğinden idarenin, mülkiyet hakkının özüne dokunan bu eylemi ile kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü doğrudur.

4. Asıl ve birleştirilen davalarda hüküm altına alınan bedellerin tamamına asıl ve birleştirilen dosyaların dava tarihlerinden itibaren yasal faiz uygulanmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.

5. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre; davalı idare vekilinin aşağıdaki paragraf kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

6. Asıl dava ile birleştirilen Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/311 Esas sayılı dosyasında davacı hissesine isabet eden bedel 225.501,75 TL olduğu halde, ıslah doğrultusunda 255.501,75 TL kabulü ile fazla bedele hükmedilmesi,

7. Dava konusu taşınmaz Kıbrıs-İmar Mahallesinde olduğu halde hüküm fıkrasında infazı zorlaştırıcı şekilde Kıbrıs Mahallesi olarak belirtilmesi bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (B) bendinin 1 numaralı alt bendinde yer alan “doğrultusunda” kelimesinden sonra gelmek üzere “kısmen” kelimesinin eklenmesi, aynı alt bentte yer alan “255.501,75” sayısının çıkartılmasına, yerine “225.501,75” sayısının yazılması, ilgili bende ayrı bir alt bent olarak “Davanın kısmen kabulü nedeniyle karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 9.200,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine” cümlesinin eklenmesi, hüküm fıkrasının (A), (B), (C) ve (D) bentlerinin 2 numaralı alt bentlerde yer alan “Kıbrıs” kelimesinden sonra gelmek üzere ayrı ayrı “-İmar” ibaresinin eklenmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.