Logo

5. Hukuk Dairesi2023/1343 E. 2023/8854 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırma bedelinin tespiti davasında, Anayasa Mahkemesinin kamulaştırma kanunundaki faiz hükmünü iptal etmesinin derdest davaya etkisi ve uygulanacak faiz oranı ile hesaplama yöntemi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarının kesin hüküm olmayan derdest davalarda da uygulanması gerektiği, bu nedenle 2942 sayılı Kanun’un 10. maddesinin 9. fıkrasının iptaline dair Anayasa Mahkemesi kararının derdest davada da uygulanması ve davalının temyiz itirazı da gözetilerek dava tarihinden karar tarihine kadar Anayasa’nın 46. maddesine göre faiz uygulanması gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/204 Esas, 2021/46 Karar

KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili ile yol olarak terkinine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı idare ve davacılar ... vd. vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Mersin ili, Tarsus ilçesi, ... Mahallesi 2483 (yenileme ile 149 ada 38) parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tescili ve yol olarak tapudan terkinini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar ... vd. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı idare tarafından dava konusu taşınmaz için önerilen bedelin taşınmazın değerinin çok altında olduğunu, taşınmazın bulunduğu konumun Tarsus-Çamlıyayla karayoluna sıfır mesafede olup yola cepheli ve her türlü belediye imkanından yararlanabilecek noktada olduğunu, taşınmazın köy merkezinde ve yerleşim yerleri içerisinde olduğunu, sulama imkanlarından yararlanan, sulu 1.sınıf tarım arazisi vasfında olduğunu, toprak kalitesinin ovadaki topraktan daha kaliteli olduğunu, taban suyu problemi ve zararlı haşere problemi bulunmadığını, taşınmazın bulunduğu bölgedeki verimliliğin Türkiye ortalamasının üzerinde olduğunu belirterek, mahkemece oluşturulacak bilirkişi marifetiyle taşınmazın gerçek değerinin belirlenmesini, bilirkişi kurulunca belirlenecek ve hükme esas teşkil edecek gerçek kamulaştırma bedelinin davalıya dava tarihinden itibaren kamu alacakları için öngörülen en yüksek oranda faizi ile birlikte veya ödeme tarihine göre güncelleştirilerek, hesaplanmış kamulaştırma bedelinin hükmün kesinleşmesi beklenmeden ödenmesi karşılığında taşınmazın davacı idare adına tapuda tescilini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı idareye yükletilmesini talep ve beyan etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 08.09.2015 tarihli ve 2014/654 Esas, 2015/510 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare ve bir kısım davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucu; kapama bağ niteliğindeki taşınmaza değer belirlenirken Mersin, Silifke ve Erdemli il-ilçelerine ait 2014 yılı resmi verileri İl-İlçe Tarım ve Orman Müdürlüklerinden getirtilerek, ortalama verilere göre belirlenen bu bedel ile sadece 2014 yılı Tarsus İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü resmi verileri esas alınarak hesaplanan bedel karşılaştırılarak 2014 yılı Tarsus İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü verilerinin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı denetlenmek suretiyle sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi ve sulu tarım arazisi niteliğindeki taşınmazın değeri belirlenirken Dairemizin yerleşmiş uygulamalarına göre % 4 oranında kapitalizasyon faizi uygulanması gerekirken, bu oranın % 5 olarak kabulü ile az bedel tespiti doğru olmadığı gibi, bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın damlama sulama sistemi ile sulandığı belirlendiğinden sulama masrafının araştırılarak üretim masraflarına ilave edilmesi gerektiği halde tarla kirası, vergi ve faizler düşüldükten sonra 2014 yılı İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünün resmi verilerine göre belirlenen üretim masrafı % 10 artırılarak hesap yapan bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi ve taşınmazın değeri belirlenirken bilirkişi raporunda ambalajlama ve ambalajlama işçiliği üretim masraflarına dahil edilmek suretiyle eksik bedel tespiti, dava konusu taşınmazın mülkiyeti ihtilaflı olmadığı hâlde, tespit edilen bedelin üçer aylık vadeli hesaba bloke edilmesi doğru olmadığı gibi 7139 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası gereğince bankaya hak sahibi adına yatırılacak bedel bakımından; 7139 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik hükümlerine göre işlem yapılması gerektiğinden bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, kamulaştırma bedelinin tespiti ile bu bedelin davalı tarafa derhâl ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile yol olarak terkinine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare ve bir kısım davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, belirlenen bedelin yüksek olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Bir kısım davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; belirlenen bedelin çok düşük olduğunu, davaya konu taşınmaza minimum % 150 objektif değer artış oranı uygulanması gerektiğini, gider kalemlerinin çok yüksek alındığını, bedel belirlenirken dava tarihinin esas alınması gerektiğini, yasal faizin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, Anayasa'nın 46 ncı maddesi gereği kamulaştırma konusu taşınmazın gerçek karşılığının belirlenmesi gerektiğinden anılan maddesine göre kamu yararının bulunması, özel mülkiyette bulunan taşınmazların gerçek karşılıklarının nakden ve peşin olarak ödenmesi, herhangi bir sebeple ödenmemiş kamulaştırma bedellerinde kamu alacakları için öngörülen en yüksek faizin uygulanması gerektiğinden ve gerçekçi olmayan bedelin kabulünün mümkün olmadığını ileri sürerek ve resen belirlenecek nedenlere kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak davacı idare ile davalı tapu malikleri arasındaki kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası, 11 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Kapama bağ niteliğindeki taşınmaza net gelir metodu esas alınarak değer biçilmesi yerindedir.

3. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı idare ve bir kısım davalılar vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

4. Bozma öncesi hükme esas bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın metrekare birim bedeline uygulanan %15 objektif değer artış oranının bozma nedeni yapılmadığı hâlde, bozma sonrası hükme esas alınan bilirkişi raporunda objektif değer artış oranı ilave edilmeksizin davalı lehine usuli kazanılmış hak ilkesi ihlal edilmek suretiyle eksik bedele hükmedilmesi yerinde değildir.

5. İlk kararın davalı ... tarafından temyiz edilmediği anlaşıldığından, davacı idare yararına oluşan usuli kazanılmış hak ilkesi ihlal edilerek bu davalı yönünden fazla bedel tespiti bozmayı gerektirir.

6.Kabule göre de; 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması gerekmektedir.

7. İlk kararla ödenmesine hükmedilen bedele ilk karar tarihine kadar, bozma sonrası artan fark bedele ise son karar tarihine kadar yasal faiz işletilmesi gerekirken, yazılı şekilde faiz uygulanması doğru değildir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı idare ile davalılar ... vd. vekillerinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile hükmün

BOZULMASINA,

Davalılar ... vd.'den peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine,

12.10.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

K A R Ş I O Y

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ile müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.

Bu nedenle somut olayda; 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda, “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar Anayasa’nın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak” faize hükmedilmesinin temyiz eden davalılar vekilinin 29.12.2022 tarihli temyiz dilekçesindeki "kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasına" ilişkin talebi de gözetilerek bahse konu kararın gereğinin ifası amacına daha uygun olacağı kanaatindeyim.

Hâl böyle iken yukarıda açıkladığım şekilde Anayasa Mahkemesi iptal kararının gereği eldeki derdest davada kanun yoluna başvuran davalılar bakımından Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası hükmü kapsamında talepleri de göz ardı edilerek yerine getirilmediğinden Dairemiz bozma ilamının Değerlendirme başlıklı bölümünün 6 No.lu bendi yönünden çoğunluk görüşüne katılmıyorum.12.10.2023