Logo

5. Hukuk Dairesi2023/1556 E. 2023/9812 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının mahkeme kararıyla iptali nedeniyle oluşan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tazmin edilip edilemeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Tapu kaydının iptali nedeniyle oluşan zararın tazmini davasında, taşınmazın değerinin dava tarihindeki değeri üzerinden hesaplanması gerektiği ve davacının vekilinin temsil ettiği davada vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/188 Esas, 2022/315 Karar

KARAR : Kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin asıl ve birleştirilen davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı Hazine tarafından, Beykoz 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/649 Esas sayılı dosyası ile açılan davada İstanbul ili, Beykoz ilçesi, Dereseki köyü, Müezzinoğlu mevkiinde bulunan 3 pafta, 183 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında beyanlar hanesinde 6831 sayılı Kanun'un 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarıldığı şerhinin bulunduğunu, Anayasanın 169 uncu maddesi gereğince Devlet Ormanlarının mülkiyetinin devir olunamayacağını, bu ormanların zamanaşımı ile mülk edinilemeyeceğini ileri sürülerek tapu iptali ve tescil talebinde bulunulduğunu, Beykoz 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/469 Esas, 2006/65 Karar sayılı ilamı ile davanın kabulüne, İstanbul ili, Beykoz ilçesi, Dereseki köyü, Müezzinoğlu mevkiinde bulunan 4 pafta 183 parsel sayılı taşınmazın müvekkilleri adına olan tapu kaydının iptali ile davalı ... adına kayıt ve tesciline karar verildiğini, bu kararın 18.05.2006 tarihinde kesinleştiğini, Orman İşletme Müdürlüğü tarafından Beykoz Kadastro Mahkemesinin 2010/2812 Esas sayılı dosyası ile tapu kaydının beyanlar hanesinde yer alan şerhin kaldırılması için müvekkilleri aleyhine dava açıldığını, bu ilamlar gereğince tapularının iptal edildiğini, taşınmazın kullanım ve mülkiyet haklarının ihlal edildiğini, müvekkillerinin zararlarının tazmini için açtıkları davalarının kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; husumet ve zamanaşımı itirazında bulunarak tapu sicilinin yanlış tutulmasından kaynaklı bir zararın söz konusu olmadığını ileri sürmüştür.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 25.10.2018 tarihli ve 2017/302 Esas, 2018/774 Karar sayılı kararıyla; davanın ve birleştirilen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 17.06.2019 tarihli ve 2019/17 Esas, 2019/1552 Karar sayılı kararıyla; istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur

2. Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda; Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesinin kararının incelemesinde; dava konusu taşınmazın değeri belirlenirken dava tarihine göre değerlendirme yapılması gerekirken, tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline ilişkin kararın kesinleşme tarihi esas alınarak değer belirleyen bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması doğru görülmeyerek İlk Derece Mahkemesinin kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; vekâlet ücretinin hatalı hesaplandığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın doğru hasmının Orman Genel Müdürlüğü olduğunu, dava konusu parselin bulunduğu yörede ilk orman tahdidi çalışmalarının 20.04.1939 tarihinde 3116 sayılı Orman Kanunu'na göre yapılıp kesinleştiğini, parselin tamamının orman sınırları içinde kaldığını, parselin 4785, 5653 ve 5658 sayılı Kanun hükümlerine konu olmadığını, daha sonra 6831 sayılı Kanun'un 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B maddesi ile dava konusu taşınmazın özel mülkiyete konu olamayacağını, öncesi orman olduğu için tapusunun iptali ile Hazine adına tescil edildiğini, davanın hak düşürücü süreden de reddi gerektiğini, hataen ikinci kez kadastrosu yapıp yolsuz olarak sicil oluşturmuşsa da 766 sayılı Kanun'un 46/2 ve 3402 sayılı Kanun'un 22/1 maddeleri gereğince ikinci kadastronun yolsuz ve bütün sonuçlarıyla hükümsüz olması nedeniyle malikine mülkiyet hakkı kazandırmayacağını ve 4721 sayılı Kanun'un 1026 ncı maddesi gereğince sicilin hiçbir süreye bağlı kalmadan her zaman iptal edileceğini, somut olayda 3402 sayılı Kanun'un 12/3 maddesi hükümlerinin uygulanma olanağının da bulunmadığını, baştan beri yolsuz tescil niteliğinde oluşturulan sicil kaydının, malikine hiçbir zaman mülkiyet hakkı kazandırmayacağını ve başlangıcından itibaren yolsuz ve geçersiz olan kısmın tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararının yenilik doğuran mülkiyet hakkını sona erdiren bir hüküm olmayıp, mevcut durumu saptayıp hukuklaştıran açıklayıcı başka bir anlatımla sicilin oluştuğu tarihten itibaren bu kısımda mülkiyet hakkının doğmadığını, taşınmazın orman vasfına göre değer biçilerek hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosyada bulunan bilgi ve belgelere göre; dava konusu İstanbul ili, Beykoz ilçesi, Dereseki Mahallesi, 183 parsel sayılı, 11.000 m² yüzölçümlü, bahçe vasıflı taşınmazın 1968 yılında yapılan arazi kadastrosu sebebiyle    dava dışı ... Tüzemen adına tespit ve tescil edildiği, 29.06.1973 tarihinde ırsen intikal yoluyla davacıların murisine ½ payının, asli müdahil ve birleştirilen davanın davacısına ise ¼ er payının devredildiği, Hazine tarafından açılan dava sonucunda Beykoz Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/649 Esas, 2006/65 Karar sayılı ilamı ile taşınmazın tamamının tapusunun iptali ile Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın temyiz edilmeksizin 18.05.2006 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 07.01.2015 tarihinde, birleştirilen davanın 06.04.2015 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.

3. Dava konusu taşınmazın hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre arsa niteliğinde emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesine ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalı Hazine vekilinin tüm, davacılar vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen diğer nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

5. Eldeki dosya ile birleştirilen Beykoz 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/649 Esas, 2006/65 Karar sayılı dosyası hakkında hüküm kurulmasına rağmen karar başlığında davacısının gösterilmemesi ve birleştirilen davada davacı kendisini vekille temsil ettirdiği hâlde, lehine vekâet ücretine hükmedilmemesi bozmayı gerektirir.

Ne var ki, bu yanılgıların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davalı Hazine vekilinin tüm, davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2.Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile gerekçeli kararın karar başlığına '' Birleştirilen Beykos 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/193 Esas sayılı dosyasının davacısı: ...'' ibaresi ile gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 2 nci bendinin sonuna gelmek üzere '' Birleştirilen davanın davacısı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 65.202,59 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak bu davacıya verilmesine...'' cümlesinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Davacılardan peşin alınan temyiz harçlarının istek hâlinde iadesine, davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

26.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.