Logo

5. Hukuk Dairesi2023/1953 E. 2023/7330 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kıyı kenar çizgisi içinde kalan taşınmazın tapu kaydının iptali nedeniyle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca Hazine'den tazminat istenmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Tapu kaydının iptali nedeniyle uğranılan gerçek zararın, taşınmazın arsa niteliğinde olduğu gözetilerek emsal karşılaştırması yoluyla hesaplanması ve bu bedelin Hazine tarafından tazmin edilmesi gerektiği değerlendirilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Van Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/623 Esas, 2022/1065 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Van 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/321 Esas, 2021/232 Karar

Taraflar arasındaki çekişmeli taşınmazın kesinleşen kıyı kenar çizgisi içinde kaldığından, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı ... Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazminine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Van ili, Tuşba ilçesi, ... Mahallesi 678 ada 15 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptali nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın haksız ve hukuka aykırı olup reddi gerektiğini, taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kaldığının tespit edildiğini, kıyıların devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğunu, hem idare hem vatandaş açısından objektif kriterlere dayalı hakkaniyete uygun bir belirlemenin uygun olduğunu, bilirkişilerin nitelikli ve objektif olması gerektiğini, mülkiyet hakkının kamu yararı bulunduğu hallerde sınırlandırılmasına veya tamamen kaldırılmasına cevaz verdiğini, bu kapsamda kıyıların kamunun yararlanacağı yerlerden olduğunu, oluşturulan tapunun iptalinde kamu yararının olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca davalı Hazineden tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz için belirlenen birim fiyatının düşük olduğunu, bilirkişi raporunu kabul etmediklerini, benzer dosyalarda 312,99 TL birim fiyatının hesaplandığını, dava konusu taşınmazın feribot seferlerinin yapıldığı alan ile Van'ın en büyük parklarına yakın olduğunu, belediye binası, sosyal tesisler ve konferans binasına yakın olduğunu, sahil bandının yanında olduğunu, şehir merkezine çok yakın olduğunu, mevcut toplu ulaşım ağından yararlandığını, ayrıca hesaplanan ağaç bedellerinin çok düşük olduğunu ileri sürerek kararı istinaf etmiştir.

2.Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; faiz ve faiz başlangıç tarihlerine itiraz ettiklerini, yasal faiz işletilemeyeceğini 3 kişilik bilirkişi heyeti oluşturularak keşif yapılması gerekirken bu hususlara riayet edilmediğini, taşınmazın arsa niteliğinde kabul edilmesi halinde yakın zamanda gerçek satışlara ait emsal olacak taşınmazların resmi satış tablolarının getirilip imar veya kadastral parsel olup olmadığının tespit edilip düzenleme ortaklık payı düşülüp düşülmeyeceğinin tartışılması gerekeceğini, taşınmazın konumu, emsal taşınmaz, çevredeki yakın imar parselleriyle birlikte kroki üzerinde gösterilip denetime elverişli rapor alınması gerektiğini, bu hususlar yapılmadan eksik incelemeyle karar verildiğini, emsalin imar parseli dava konusu taşınmazın ise imar uygulanması yapılmamış kadastro parseli olması halinde çekişmeli taşınmazın emsalle karşılaştırılması sonucu bulunan değerinden ortaklık payına karşılık gelecek oranda indirim yapılması gerektiğini, bilirkişi raporunda bu hususların irdelenip irdelenmediğinin anlaşılmadığını, bu nedenle raporun hükme esas alınamayacağını, m² birim fiyatının fahiş olduğunu, davacıya harcın tamamlattırılmadığını, mahkemece davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kabul ve ret oranına göre davalıdan tazminine karar verilmesi gerektiğini; ancak yargılama giderinin tamamının müvekkilinden tazminine karar verdiğini, taşınmazın tarla niteliğinde olduğunu, arsa olarak kabulü ile hesapla yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, tapu kaydında tarla niteliğinde olan taşınmazın dava tarihi itibarıyla arazi olması nedeniyle net gelir yöntemiyle gerçek değerinin belirlenmesi gerektiğini ileri sürerek kararı istinaf etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arsa niteliğindeki dava konusu taşınmazın kıyı çizgisi içinde kaldığından tapu kaydı iptal edilen 6.010,92 m²lik kısmının karşılığının dava tarihi itibarıyla emsal karşılaştırması yapılarak biçilmesi ve tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği 22.01.2020 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmesinin uygun bulunduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın husumet yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini, kıyıların özel mülkiyete konu edilemeyeceğini bu nedenle tescilin yolsuz olduğunu, tazminata hükmedilmemesi gerektiğini, taşınmazın bedelinin ... belirlenmediğini, faiz istenemeyeceğini, harçtan muaf olduklarını, lehlerine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 ... maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel ... sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu dava konusu Van ili, Tuşba ilçesi, ... Mahallesi 678 ada 15 parsel sayılı taşınmazın ... tarafından Van 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/37 Esas, 2018/676 Karar sayılı dosyasında açılan tapu iptali ve tescil istemli davada 6.010,92 m²lik kısmının kıyı kenar çizgisinde kaldığından tapu kaydının iptaline karar verildiği, kararın 22.01.2020 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 25.11.2019 tarihinde süresi içerisinde açıldığı, tapu kaydına 04.02.2015 tarihinde 6.010,92 m²lik kısmının kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığına dair şerh konulduğu, davacının dava konusu taşınmazdaki payını şerhden önce edindiği anlaşılmaktadır.

3. Arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesine ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.