Logo

5. Hukuk Dairesi2023/2066 E. 2023/9302 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedeli ve ecrimisil alacağı davasında, davalı idarenin, ecrimisil alacağının bir kısmının reddine ilişkin vekalet ücreti talebinin reddedilmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Ecrimisil alacağının reddedilen kısmı üzerinden davalı idare lehine avukatlık ücreti takdir edilmemiş olmasının hukuka aykırı olduğu, ancak bu hususun düzeltilmesinin yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği gözetilerek, 6100 sayılı HMK’nın 370/2. maddesi uyarınca, vekalet ücreti için hüküm altına bir miktar eklenmek suretiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1816 Esas, 2022/2825 Karar

KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili ve ecrimisil istemine ilişkin ilk davada saklı tutulan bölümlerin tahsili istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Özalp Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/123 Esas sayılı dava dosyasında görülen dava hakkında bilirkişi raporu doğrultusunda 455.665,00 TL tazminat ve 78.337,15 TL ecrimisil alacaklarının olduğunun tespit edildiğini, ilk davada tazminat ve ecrimisil olarak talep ettikleri 7.000 TL'nin tenzili ile bakiye 527.000,00 TL tazminat ve ecrimisil bedelinin ilk dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın süresinde açılmadığını, zamanaşımı definin kabulü gerektiğini, ilk davada hükme esas alınan bilirkişi raporunun resmi verilere uygun hazırlanmamış olduğunu, bu nedenle açılan bu davaya dayanak yapılamayacağı, yeniden keşif yapılarak tazminat bedelinin hesaplanması gerektiğini, ayrıca davacının ilk dava tarihinden itibaren yasal faiz talebinin de hukuka aykırı olduğunu, şayet idare aleyhine tazminata mahkum edilecekse bu dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini belirtmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 12.07.2017 tarihli ve 2017/125 Esas, 2017/255 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 16.01.2020 tarihli ve 2018/2018 Esas, 2020/33 Karar sayılı kararı ile davacıların kesinleşen davaya dayanarak dava dilekçesiyle saklı tuttukları kısma yönelik açtıkları ek davada kesinleşen ilk davadaki bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kabulüne yönelik hüküm kurulmasında ve hükmedilen tazminat bedeline ilk dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, idarenin ilk davada hükme esas alınan rapora ilişkin itirazlarının kesin hüküm nedeniyle ek davada yeniden değerlendirilemeyeceği ancak davalı idarenin harçtan muaf olduğu belirtilerek hükmün harca ilişkin bendi düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; taraflar arasında görülüp kesinleşen Özalp Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.01.2016 tarihli ve 2012/123 Esas, 2016/ 55 Karar sayılı davasında ilk dava tarihi olan 05.03.2012 tarihinden geriye doğru son beş yıl için belirlenen ecrimisil bedeli esas alınmak suretiyle davanın kabulüne karar verildiği, ancak ecrimisil davalarının 5 yıllık zamanaşımına tabi olup, bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlayacağı, görülen ek davada davalı idare vekilinin süresi içerisinde zamanaşımı itirazında bulunduğu, davanın 13.03.2017 tarihinde açılmış olduğu, ilk dava ile 05.03.2012 tarihinden geriye doğru beş yıllık ecrimisil isteminde bulunulduğu dikkate alındığında 05.03.2012 tarihinden önceki dönem için ecrimisil talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmediği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, ecrimisil yönünden reddedilen tutar üzerinden müvekkil idare lehine vekâlet ücreti takdir edilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin sorumlu idareden tahsili ile ecrimisil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

4. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 saylı Kanun) 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre; davalı idare vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Gerekçeli kararın ecrimisil bedelinin reddedilen kısmına ilişkin davalı idare lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği vekâlet ücreti verilmemiş olması bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davalı idarenin Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 5 numaralı bendinde yer alan ''davalı kurum yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına'' ifadesinin çıkarılmasına yerine '' Davalı kurum kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan nisbi vekâlet ücreti olan 12.373,60 TL vekalet ücretinin davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine" cümlesinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.