"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2111 Esas, 2022/1476 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/335 Esas, 2022/107 Karar
Taraflar arasındaki davalıların bakım ve onarım dışında yetkilerinin olmadığının tespiti davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının İzmir ili, ... ilçesi, ... köyü, Çalıçeşme ... Mevkii 208 ada 6 parselde bulunan taşınmazın maliki olduğunu, İzmir ili, ... ilçesi, ... köyü 203-204-205-206-207-208-209-210-211 ada üzerindeki taşınmazlarda evler bulunduğunu, Karar defteri kullanılarak kat mülkiyeti varmış gibi işlemler yapıldığını, iş ve işlemlerin yasal dayanağının olmadığını, kat malikleri davalıların yönetici olarak seçildiğini ve yasal dayanağı olmayan iş ve işlemler yaptıklarını, bu nedenlerle davalıların bakım ve onarım temizlik dışında yetkilerinin olmadığının tespitine, yetkilerin bu şekilde sınırlanarak çekişmenin giderilmesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalılardan müştereken alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinin genel kurulda seçilmiş yönetici olduklarını, kendilerinin resmi sıfatları bulunduğunu, dolayısıyla davanın kendilerine değil site yönetimine yöneltilmesi gerektiğini, davacının genel kurul kararlarına karşı ikame etmiş olduğu bir davanın bulunmadığını, dava dilekçesinde bahsedilen iddiaların hepsinin gerçek dışı olduğunu, site içerisinde el atmanın önlemesi davasını doğuracak hiçbir hukuka aykırılık bulunmadığını, yeşil alan olarak tahsis edilmiş yerler dışında maliklerin mülkiyetine dokunacak, zarar verecek bir durumun asla söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemeden davacıların yetkilerinin sınırlı olduğunun tespiti ile yetkilerinin sınırlandırılarak çekişmenin giderilmesinin istendiğini, eda davası açma imkanı varken tespit davası açılamaz gerekçesinin doğru olmadığını, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) hükümlerine göre artık yalnızca tespit davası açmanın mümkün olduğunu, kaldı ki davalıların yetkilerinin sınırlandırılması ile çekişmenin giderilmesini istediklerini, yani tespit ve eda davasının söz konusu olduğunu, dosyada hiçbir delil toplamadan karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek; öncelikle, davalıların açıkça hukuka aykırı eylemlerini sürdürmesi ve elektrik, su arıtma gibi hayati işlemler için toplanan giderlerin fuzuli olarak harcanması nedeni ile müvekkilinin zararı doğduğundan öncelikli inceleme ile mahkeme kararından sonra davalıların yaptığı 11.07.2022 tarihli işlemlerin tedbiren durdurulmasına, mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın bir tür tespit davası olarak nitelendirilerek, uyuşmazlığın çözümüne ilişkin olarak davacı tarafın genel kurul kararının iptali veya müdahalenin meni gibi eda davası açma imkanı varken, tespit davası açılmasında, davacı tarafın hukuki yararının olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde kanuna aykırı bir yön bulunmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrar ederek, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tapuda arsa vasfı ile kayıtlı, birden fazla parsel üzerinde bulunan "... Sitesi" site genel kurul kararı ile yönetici olarak seçilen davalıların sitede bakım, onarım ve temizlik dışında yetkilerinin olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun’un 106 ncı, 114 üncü, 115 inci, 353 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Tespit davasında, sadece tespit hükmü verilebilir. Tespit davasında verilen karar ile hukuki ilişkinin varlığı veya yokluğu kesin olarak tespit edilir, Diğer bir anlatım ile davalının varlığını inkar ettiği ilişkinin var olduğu veya yokluğunu inkar ettiği hukuki ilişkinin yok olduğu hükme bağlanır.
3.Bir hukuki ilişkinin varlığı, tespit davası açılabilmesi için yalnız başına yeterli değildir. Bundan başka, o hukuki ilişkinin var olup olmadığının mahkemece hemen tespit edilmesinde, davacının korunmaya değer güncel bir hukuki yararının bulunması gerekir.
4.Tespit davasında davacı, kendisi için söz konusu olan tehlikeli veya tereddütlü durumun ortaya çıkaracağı zararın, ancak tespit davası ile giderilebileceğini kanıtlamalıdır. Çünkü tespit davası, hukuki bir durum ya da hak henüz inkar ya da ihlal edilmeden, yani herhangi bir zarar doğmadan açılabildiğinden, menfaatin doğmuş ve güncel olması gereğinin bir istisnası olarak ortaya çıkmıştır.
5. Tespit davası eda davasının öncüsüdür. ... davası açılması mümkün olan hallerde, tespit davası açılmasında (kural olarak) hukuki yarar yoktur. Çünkü eda davası sonunda verilen hüküm ile aynı zamanda dava konusu hukuki ilişkinin var olup olmadığı da tespit edilir. Bundan başka, eda davası açılması mümkün olan hallerde, tespit davası açılmasına da izin verilirse, dava sayısının iki misline çıkması tehlikesi vardır. Bu ise, yalnız mahkemelerin işlerini çoğaltmakla kalmayıp, aynı zamanda hak arayanlar için de zaman ve para kaybına sebep olur ve bu nedenle usul ekonomisi ilkesine aykırı düşer (Kuru, Baki, Medeni Usul Hukuku Cilt I, Yetkin Yayıncılık, Ankara: 2020, s.403-405).
6. Yukarıda yapılan açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının eda davası açma imkanı var iken tespit davası açmasında hukuki yarar görülmeyerek davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
7. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.