"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/43 Esas, 2022/328 Karar
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili ve ecrimisil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; ecrimisil talebi yönünden davanın reddine, tazminat talebi yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Kocaeli ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 1740 ada 22 parsel sayılı taşınmaza kamulaştırma yapılmaksızın su deposu yapılmak suretiyle el atıldığını belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya zamanaşımı, görev ve yetki yönünden itiraz ettiklerini, dava konusu taşınmazda yer alan pompa istasyonunun İzmit Su A.Ş. Adına Akifer Su Hizmetleri tarafından işletildiğini, pompa istasyonunun müvekkili idare ile bir ilgisinin bulunmadığını, bu nedenle müvekkili idare yönünden husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesini, davanın İzmit Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile İzmir Su A.Ş.'ye yöneltilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Gebze 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.11.2013 tarihli ve 2011/123 Esas, 2013/555 Karar sayılı kararı ile tazminat yönünden davanın kabulüne ve el atma tazminatının tespiti ile davalı idareden tahsil edilerek davacıya ödenmesine, ecrimisil talebi yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Gebze 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.11.2013 tarihli ve 2011/123 Esas, 2013/555 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 21.10.2019 tarihli ve 2018/12983 Esas, 2019/16635 Karar sayılı kararı ile bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın gelişmekte olan bölgede, emsal taşınmazın ise daha merkezi bölgede ve köşebaşı parsel olduğu, emsal taşınmaza talebin daha fazla olduğu açıklandıktan sonra, dava konusu taşınmazın emsal taşınmazdan daha değerli kabul edilmesi nedeniyle raporun inandırıcı görülmediği, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği, arsa niteliğindeki taşınmaza ecrimisil belirlenirken taşınmazın bulunduğu bölgede benzer taşınmazların ne şekilde kullanıldığı, kira gelirine ilişkin var ise emsal kira sözleşmeleri de getirtilerek elde edilecek kiranın somut bulgularla tespit edilmesi gerektiğinden, davacı tarafa, emsal kira sözleşmelerini ibraz etmesi için süre verilerek ya da resen Belediye, Maliye gibi kurumlardan kira sözleşmesi olup olmadığı araştırılarak, ibrazı halinde bu sözleşmelere göre ecrimisil belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, yetersiz gerekçe ile ecrimisil talebinin reddine karar verilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tazminat yönünden davanın kabulüne ve el atma tazminatının tespiti ile davalı idareden tahsil edilerek davacıya ödenmesine, ecrimisil talebi yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; taşınmaza 10 yıl önce su deposu yapılarak el atıldığını, bu süre zarfında taşınmazın müvekkili tarafından kullanılamadığını, mülkiyet hakkından yararlanmasının haksız bir tasarruf ile engellendiğini, ancak yapılan yargılama sonucunda ecrimisil taleplerinin reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, dava konusu taşınmaz için belirlenen bedelin düşük olduğunu, emsal seçimi ve değerlendirmesinin hatalı yapıldığını, dosyaya sundukları emsallerin değerlendirilmediğini ileri sürerek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz üzerindeki su deposunun İzmit Su A.Ş. tarafından yapıldığını, halen de Akifer Su Hizmetleri tarafından işletildiğini, müvekkili idarenin herhangi bir bağlantısının bulunmadığını, su pompasının mülkiyetinin kime ait olduğu araştırılmaksızın hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, bu nedenle müvekkil idare yönünden husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin tahsili ile ecrimisil hususundadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine, aşağıda yazılı kalan temyize başvurma harcının davacıdan alınmasına, aşağıda yazılı kalan temyiz harcının davalı idareden alınmasına,
26.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.