Logo

5. Hukuk Dairesi2023/2267 E. 2023/9211 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davaya konu taşınmazın kamulaştırma ve irtifak hakkı bedellerinin tespiti ve taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunması, hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın değerinin tespitinde hatalı yöntem kullanılması, arta kalan kısmın kamulaştırılması gerektiğine dair gerekçenin yetersizliği ve davacı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gibi hususlar gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2015/458 Esas, 2016/250 Karar

KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedeli ile irtifak hakkı bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı idare vekili ile bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Kocaeli ili, ... ilçesi, ... köyü 516 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın müvekkili idare adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar ... vd. vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın değerinin çok düşük belirlenmesi sebebiyle bedeli kabul etmediklerini belirtmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile davalılara ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili ile bir kısım davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; davaya konu taşınmazın arazi olarak belirlenmesi gerektiğini, emsal taşınmaz seçiminin hatalı olduğunu, emsal taşınmazın dava konu taşınmazdan daha değerli olduğunu, kamulaştırma bedelinin yüksek hesap edildiğini, arta kalan alanın kamulaştırılmasının doğru olmadığını, belirlenen değer azalışının da fahiş olduğunu belirterek bozulmasını istemiştir.

2. Bir kısım davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; kamulaştırma bedelinin düşük belirlendiğini, emsal taşınmaz seçiminin hatalı olduğunu, mahkemece gerekçe kararda hüküm kısmının ilk paragrafında taşınmaz bilgisi yazılıp taşınmazın tamamının kamulaştırma bedeli tespit olunmuş gibi yazıldığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak kamulaştırma ile irtifak bedelinin tespiti ve idare adına tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakameleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası, 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. 1086 sayılı Kanun'un 388 ve 389 uncu maddeleri ile 6100 sayılı Kanun'un karşılık 297 inci maddenin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerektiği gibi, 1086 sayılı Kanun'un 388 inci maddesinin üçüncü fıkrası gereğince hükmün gerekçesinde tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin gösterilmesi gerekir. Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiği T.C. Anayasasının 141 inci maddesinin üçüncü fıkrasında da açıkça belirtilmiştir.

3. Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur.

4. Zira, tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri, davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini bilmeleri gerekir.

5. Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır.

6. Yerel mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı 22.06.2016 tarihli kısa kararında; “Davanın kabulüne, Kocaeli ... Köyü Parsel 516 bölümün kamulaştırma bedelinin 254,976,74 TL olarak tespitine, kamulaştırma bedelinin davalı tarafa derhal ödenmesi için ilgili bankaya müzekkere yazılmasına, iş bu bedelin 19.03.2016 tarihinden itibaren karar tarihine kadar yasal faiz uygulanmasına” denildiği halde, gerekçeli karar hüküm fıkrasında; “Davanın kabulüne, Kocaeli ili, ... ilçesi, ... Köyü, 516 parsel sayılı taşınmazın tamamının ( 84,03 m²lik bölümde irtifak hakkı tesisi) kamulaştırma bedelinin 254.976,74-TL olarak tespitine, kamulaştırma fark bedeli 58.749,74-TL'nin derhal davalı tarafa ödenmesine, bu hususta bankaya müzekkere yazılmasına, işbu bedelin 19.03.2016 tarihinden itibaren karar tarihine kadar yasal faiz uygulanmasına, ” denilerek kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişkiye neden olunmuştur. Yine davaya konu taşınmazın tamamının kamulaştırılmasına karar verilmişse de hükme esas alınan ve hükümde belirtilen kamulaştırma bedeli, dava konu taşınmazın 1.792,50 m²lik bölümü ile 84,03 m²lik bölümünün irtifak hakkı tesisi için belirlenen bedel olması da bir başka çelişkiye neden olmuştur.

7. Kabule göre; arsa niteliğindeki ... köyü 516 parsel sayılı taşınmaz sayılı taşınmaza, 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde yöntem itibari ile bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak; Kamulaştırma Kanunu'nun kıymet takdir esaslarını belirten 11 inci maddesinin birinci fıkrasının arsalara ilişkin (g) bendi uyarınca, arsaların bedelinin değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunludur.

8. Bu itibarla, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerekir.

9. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, kıymet takdir komisyonu tarafından belirlenen bedel, dava tarihine endekslenmesiyle bulunan değerin dikkate alınması doğru görülmemiştir.

10. Bu durumda; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde re'sen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibarıyla, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gözetilmemesi doğru görülmemiştir.

11. Hükme esas alınan 11.04.2016 tarihli bilirkişi raporunda, taşınmazın kamulaştırıldıktan sonra arta kalan ve Fenni bilirkişi raporunda A ile belirtilen 6.977,50 m²lik kısmı konum olarak iki demiryolu hattı arasında kalması ve bu kısıma ulaşımının olmaması sebebi de göz önünde bulundurularak tamamının kamulaştırılması gerektiği kanaatine varıldığı belirtilmiş olup bir kısım davalılar tarafında davaya konu taşınmazın tamamının kamulaştırılması talep edilmiş olmasına rağmen bu hususun gerekçe de açıklanmadan ve tartışılmadan karar verilmesi doğru görülmemiştir.

12. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ile 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı kararı da göz önüne alınarak davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gözetilmeden karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekili ile bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararın BOZULMASINA,

Davalı ... vd.'den peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine, aşağıda yazılı kalan harcın davacı idareden alınmasına,

18.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.