Logo

5. Hukuk Dairesi2023/2338 E. 2023/9491 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin davalı idareden tahsili istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı gözetilerek, davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının reddine ve mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/106 Esas, 2021/187 Karar

KARAR : Kabul/Karar verilmesine yer olmadığına

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasında verilen kararın yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın ise konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Ankara ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 4201 ada 22 parsel sayılı taşınmazına kamulaştırma yapılmaksızın el atıldığını belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; taşınmaza fiili ve kalıcı el atmanın söz konusu olmadığını, imar planına göre dava konusu yerin yeşil alan olarak 3.434,00 m² miktarlı olduğunu, Büyükşehir Belediyesinin 30.000 m²nin üzerindeki yeşil alan ve parklardan sorumlu bulunduğunu, bu nedenle dava konusu yeşil alanla ilgili olarak husumetin ... Belediyesine yöneltilmesi gerektiğini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 19.12.2012 tarihli ve 2012/103 Esas, 2012/615 Kararsayılı kararı ile davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda; dava konusu taşınmazın başka paydaşları tarafından Ankara 19. Hukuk Mahkemesine açılan 2010/289 Esas, Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkemesine açılan 2010/304 Esas, Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesine açılan 2010/296 Esas sayılı dosyalarda yapılan incelemelerden; 1/1000 ölçekli imar planında park alanı olarak ayrılan dava konusu taşınmaza, bitişiğindeki Gökçek Parkına giden yol açılarak fiilen el atıldığı, dava konusu taşınmazın 3434 m² yüz ölçümlü olmakla beraber, Ankara Büyükşehir Belediyesinin sorumluluğundaki bölgesel park niteliğini taşıyan Gökçek Parkı ile bütünlük oluşturduğu, nitekim daha önce dava konusu taşınmazın başka paydaşları tarafından açılan ve Dairemizce onanarak kesinleşen yukarıda esas numarası yazılı dosyalarda da husumetin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığına yöneltildiği, bu durumda dava konusu taşınmazın bölgesel park niteliğindeki alanın bir parçası olduğu ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu'nun 7 nci maddesinin (m) bendi uyarınca Ankara Büyükşehir Belediyesinin sorumluluğu dahilinde bulunduğu gözetilerek, mahkemece, işin esasına girilip, talep hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yasal olmayan gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmeyerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B.Mahkemece Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 30.03.2015 tarihli ve 2014/407 Esas, 2015/179 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

C.İkinci Bozma İlamı

1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 06.05.2016 tarihli ve 2015/1 Esas, 2016/1 sayılı kararı ile bozmadan sonra ıslah suretiyle talep sonucunun artırılması mümkün değildir. Fazlaya dair hakların ek dava açılmak suretiyle istenmesi gerektiğinden dava dilekçesindeki miktar üzerinden hüküm kurulması gerekirken, ıslah dilekçesindeki talep nazara alınarak fazlaya hükmedilmesi doğru görülmeyerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 13.11.2018 tarihli ve 2018/317 Esas, 2018/479 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

E. Üçüncü Bozma İlamı

1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

3.Dairemizin onama kararına karşı davacılar vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur.

4.Dairemizce yapılan karar düzeltme incelemesi sonucunda; 28.07.2020 tarihli ve 31199 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7251 sayılı Kanun ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'un (6100 sayılı Kanun) 177 nci maddesine getirilen ikinci fıkrasında yer alan; “Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, İlk Derece Mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz.” hükmünün yürürlüğe girdiği bu bağlamda; bozma ilamına uyulmakla oluşan ve Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usulü kazanılmış hak” olgusuna ve yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnalarına değinmekte yarar bulunduğu, örneğin Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili yeni bir kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usulü kazanılmış hak hukukça değer taşımayacağı, bu itibarla; bozma sonrası yapılan yargılamada davacılar vekilinin talebini 05.11.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile arttırdığı ve Mahkemece ıslaha itibar edilerek karar verildiği, söz konusu kararın Dairemizin 19.03.2018 tarihli ve 2017/26488 Esas, 2018/4740 Karar sayılı ilamı ile Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunca alınan 06.05.2016 tarihli ve 2015/1 Esas, 2016/1 Karar sayılı ilam doğrultusunda bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı gerekçesi ile bozulduğu anlaşılmakla, 28.07.2020 yürürlük tarihli 7251 sayılı Kanun ile değişen 6100 sayılı Kanun'un 177 nci maddesinin ikinci fıkrası ile Yargıtayın bozma kararından sonra tahkikata ilişkin bir işlem yapılması halinde, tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabileceğine dair açık düzenleme yapıldığı gözetilerek, yukarıda açıklandığı üzere usulü kazanılmış hakkın istisnası niteliğindeki kanun değişikliği uyarınca karar verilmesi gerektiğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.

F. Mahkemece Üçüncü Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 18.05.2021 tarihli ve 2021/106 Esas, 2021/187 Karar sayılı kararı ile asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın ise konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin 13.12.2022 tarihli ve 2324 sayılı kararı ile imar planında eğitim alanı olarak kullanımının devam ettiğini, bu nedenle husumetin Milli Eğitim Bakanlığına yöneltilmesi ve idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talip etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ile bedelinin sorumlu idareden tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

4. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla, ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Davalı idareden peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

23.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.