Logo

5. Hukuk Dairesi2023/2495 E. 2023/9296 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu orman vasfında olduğu tespit edilen ve Hazine adına tescil edilen taşınmaz nedeniyle tapu kaydını kaybeden davacının 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazminat isteminin kabul edilip edilmeyeceğine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro çalışmaları sırasında revizyona uğrayan ve işleme tabi kayıt niteliği kalmayan, malikine aynî hak sağlamayan tapu kaydına dayanılarak mülkiyet hakkının kaybedildiği iddiasıyla tazminat talep edilmesinin mümkün olmadığı ve tazminat koşullarının oluşmadığı gözetilerek, davanın reddine yönelik Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1136 Esas, 2022/1602 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/541 Esas, 2022/233 Karar

Taraflar arasındaki uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Trabzon ili, ... ilçesi, ... köyü, köy civarı mevkii, cilt no: 343, sahife no: 66, sıra no: 4' de kayıtlı olan taşınmaz kadastro tespiti esnasında orman vasfına haiz olduğu gerekçesiyle Hazine adına tespit gördüğünü, yapılan kadastro tespitine itiraz edildiğini, mahkemece kadastro tespitine itiraz talebinin reddine, davaya konu taşınmazın Hazine adına tesciline karar verildiğini belirterek 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca zararının tazmini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat koşullarının oluşmadığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadastro çalışmaları esnasında davaya konu taşınmazın orman vasfıyla Hazine adına tespitinin yapıldığı, 18.03.2009 tarihli kadastro tespitine karşı davacı tarafından ... Kadastro Mahkemesinin 2009/ 237 Esas, 2013/ 173 Karar sayılı dosyasıyla itiraz edildiği, mahkemece dava konusu yerin 1966 yapımı en eski tarihli memleket haritasında ormanlık alan içinde kaldığı, dava konusu yerin 3116 sayılı Kanun'a göre orman sayılan yerlerden olduğu, davacının dayanağı olan tapu kaydının hukuki niteliğini yitirdiği gerekçesiyle davacı tarafından yapılan kadastro tespitine itiraz talebinin reddine karar verildiği, ilgili kararın Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 23.12.2013 tarihli ve 2013/ 9622 Esas, 2013/ 12074 Karar sayılı ilamıyla 28.04.2014 tarihinde onanarak kesinleştiği anlaşılmakla davacının dayandığı tapu kaydının hukuki değerini yitirdiği, davaya konu 24/07/1984 tarih 4 nolu tapu kaydının 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Kanun'un 1 inci maddesi gereğince, aynı Kanun'un 2 nci maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanların Devletleştirildiği, aynı Kanunun 5 inci maddesinde "Devletleştirilen ormanların sahiplerinin bu kanunun yürürlüğe girmesinden başlayarak 1 yıl içinde mülk edinme belgeleri ve vergi kayıtlarıyla birlikte ve iş ilgililer arasında ihtilaflı durumda ise mahkemede incelenmekte olduğuna dair alacakları belgeleriyle ormanların bağlı bulundukları Devlet orman işletmesi müdürlüğüne veya o yerin mülkiye üstüne başvurmak zorundadır. Bir yıl içinde bu ödevi yerine getirmeyenler Devletleştirilen ormanın karşılığını alma hakkını kaybeder" hükmünün bulunduğu, bu hüküm uyarınca dayanak 24.07.1984 tarihli 4 nolu tapu kaydının hukuki geçerliliği kalmadığından, bu tapu kaydına dayalı olarak tazminat istenemeyeceği anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu taşınmazın orman değil arazi vasfında olduğunu, müvekkilinin taşınmazı 1984 yılında izalei şuyu satışı ile edindiğini, davaya konu taşınmazın devletleştirilen orman alanı içinde olduğunun kabulü halinde izalei şuyu ile satışının mümkün olamayacağını, davanın kabulü gerektiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı tarafın tutunduğu eski tapu kaydını ihdas tarihi itibarıyla 4785 sayılı Kanun gereği davacı tarafa tazminat talep etme imkanı vermeyeceği, davacının taşınmazı ihale yoluyla almış olmasının somut olaya etkisinin bulunmadığı belirtilerek davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekcesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ilearsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; kadastro çalışmaları esnasında davaya konu taşınmazın orman vasfıyla Hazine adına tespitinin yapıldığı, 18.03.2009 tarihli kadastro tespitine karşı davacı tarafından ... Kadastro Mahkemesinin 2009/ 237 esas - 2013/ 173 karar sayılı dosyasıyla itiraz edildiği, mahkemece dava konusu yerin 1966 yapımı en eski tarihli memleket haritasında ormanlık alan içinde kaldığı, dava konusu yerin 3116 sayılı Kanun'a göre orman sayılan yerlerden olduğu, davacının dayanağı olan tapu kaydının hukuki niteliğini yitirdiği gerekçesiyle davacı tarafından yapılan kadastro tespitine itiraz talebinin reddine karar verildiği, ilgili kararın Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 23.12.2013 tarihli ve 2013/ 9622 Esas, 2013/ 12074 Karar sayılı ilamıyla 28.04.2014 tarihinde onanarak kesinleştiği anlaşılmakla, arazi kadastro çalışmaları sırasında revizyon görmeyen ve işleme tabi kayıt niteliği kalmayan malikine aynî hak sağlamayan tapu kaydına dayanılarak mülkiyet hakkının kaybedildiği iddiasıyla tazminat talep edilmesi mümkün olmadığından tazminat koşulların oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi yerindedir.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, taraf vekilleri tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davacıdan peşin alınan temyiz harçlarının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.