"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 39. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2468 Esas, 2022/2010 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/175 Esas, 2022/267 Karar
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 1903 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkinini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekilinin cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile bu bedelin davalı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile yol olarak tapudan terkinine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; kapitalizasyon faiz oranı ile objektif değer artış oranının yüksek uygulandığını, böylece taşınmaz için belirlenen kamulaştırma bedelinin fazla hesaplandığını ileri sürmüştür.
2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazın arsa vasfında olduğunu, ürün verim ve giderlerinin hatalı hesaplandığını, kavun veriminin 3700 kg alınması gerektiğini, objektif değer artışının düşük yapıldığını, muhdesatların eksik hesaplandığını, taşınmaz üzerinde mevcut irtifak için değer düşüklüğü oranının üst sınırdan belirlenerek eksik bedel hesaplandığını ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arazi niteliğindeki taşınmaza olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri esas alınarak, değer biçilmesinin 2942 sayılı Kanun'un değerlendirmeye ilişkin hükümlerine aykırılık teşkil etmediği, bilirkişi kurulunca uygulanan kapitalizasyon faiz oranı ile objektif değer artırıcı unsur oranlarının taşınmazın niteliği ve konumuna uygun düştüğü, taşınmazın bilirkişi raporunda belirlenen niteliğine göre kamulaştırma bedelinin adil ve hakkaniyete uygun olduğu, taşınmazda daha önce kurulu irtifak hakkı nedeniyle taşınmazın yüzölçümü, geometrik durumu ve irtifak güzergahı dikkate alınarak hesaplanan değer düşüklüğü oranı üzerinden bedelde indirim yapılmasının da yerinde olduğu, arazi üzerinde bulunan yapılara yapı sınıfına ve yaşlarına göre resmi birim fiyatları esas alınıp yıpranma payıda düşülerek değer biçilmesi ve taşınmaz üzerindeki muhtelif ağaçlara cins ve yaşlarına göre maktuen değer biçilmesinde usul ve kanuna aykırılık bulunmadığı böylece mahkeme kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş ayrıca ek beyan dilekçesi ile davaya konu taşınmazın 2981,18 m²lik kısının idare adına tescil edilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş, ayrıca ek beyan dilekçesi vererek kararda verilen yasal faizin taşınmazın gerçek bedelini karşılamadığını Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı Kararı ile 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin (9) uncu fıkrasının iptal edildiğini bu hususun dikkate alınarak karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak davacı idare ile davalı tapu maliki arasındaki kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası, 11 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arazi niteliğindeki davaya konu taşınmaza 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir esas alınarak değer biçilmesi, arazi üzerinde bulunan yapılara yapı sınıfına ve yaşlarına göre resmi birim fiyatları esas alınıp yıpranma payıda düşülerek değer biçilmesi ve taşınmaz üzerindeki muhtelif ağaçlara cins ve yaşlarına göre maktuen değer biçilmesinde ve tespit edilen bedelin bloke ettirilerek hükmün kesinleşmesi beklenmeden davalı tarafa ödenmesine karar verilmesi yerindedir.
3.01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun'un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun'un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli ve 6459 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir.
4.Dava 01.08.2023 tarihinde önce açılmıştır. Anayasa'nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; "İptal kararları geriye yürümez." hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun: "Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine..." gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile "Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır." genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması gerekmektedir.
5. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre; taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
6.Kamulaştırmadan arka kalan ve kullanılmaz hale gelen 2981,18 m²lik kısmı yönünden idare edına tesciline karar verilmesi gerekirken yol olarak terkin edilmesi yerinde değildir.
7. Davalı vekilinin faiz yönünden verdiği beyan dilekçesi yönünde ise 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması gerektiğinden talep yerinde değildir.
8. İlk kararla üçer aylık vadeli hesaba bloke edilen 1.137.613,89 TL'nin ödenmesi davalı tarafça yargılama devam ederken istenmiş olmakla ödenmesine ilişkin karar tarihine kadar faiz işletilmesine karar verilmemesi edilmesi bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Taraf vekillerinin temyiz itirazının kısmen kabulü ile temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
a) İlk Derece Mahkemesinin kararının hüküm fıkrasının 1 nolu bendinde bulunan "ile "C" ile gösterilen 2981,18 m²lik kısımlarının" ibaresinin hükümden çıkarılmasına, yerine "kısmının" kelimesinin yazılmasına aynı paragrafta " terkinine" kelimesinden sonra gelmek üzere " "C" ile gösterilen 2981,18 m² lik kısmının davacı idare adına tapuya tesciline " ibaresinin yazılmasına,
b) İlk Derece Mahkemesinin kararının hüküm fıkrasına ayrı bir bent olarak "1.137.613,89 TL'' bedele 19.10.2018 tarihinden bedelin derhal ödenmesine karar verilen tarih olan 27.04.2021 tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile davacı idareden alınarak davalıya verilmesine " cümlesinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davalıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.10.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
K A R Ş I O Y
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ile müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.
Bu nedenle somut olayda; 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda, “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar Anayasa’nın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak” faize hükmedilmesinin bahse konu kararın gereğinin ifası amacına daha uygun olacağı kanaatindeyim.
Hâl böyle iken yukarıda açıkladığımız şekilde Anayasa Mahkemesi iptal kararının gereği eldeki derdest davada yerine getirilmediğinden Dairemiz düzeltilerek onama ilamının Değerlendirme başlıklı bölümünün 7 No.lu bendi yönünden çoğunluk görüşüne katılmıyorum.26.10.2023