"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1449 Esas, 2022/2814 Karar
KARAR : Esastan ret/ Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Burdur 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/113 Esas, 2021/105 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili ve ecrimisil istemi davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddi ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Burdur ili, ... ilçesi, ... Mahallesi Karaburun mevkii 119 ada 24 parsel sayılı 3400 m² yüzölçümlü taşınmazın maliki olduklarını, dava konusu edilen taşınmazın Burdur Belediyesi imar planı ve yerleşim alanı içerisinde yer aldığını, sözü edilen taşınmazın karşısında Burdur Terminali, etrafında ise birçok yapılaşma mevcut olduğunu, davalı idare tarafından yeşil alan ve park olarak ayrıldığını, kanuna uygun bir kamulaştırma yapılmadan fiilen el atılmış durumda bulunduğunu, yine kamulaştırma işlemi yapılmadan taşınmazın üst tarafından terminal binası ile arasında kalan büyük bir kısmından Burdur-Isparta yolu geçirildiğini, ayrıca taşınmazı ortadan kesen bir yolun daha imar projesinde belirlenerek ayrıldığını, arsanın tamamına belediye tarafından moloz döküldüğünü ve kullanılamaz hale getirildiğini taşınmazın bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; davayı kabul etmediklerini, 24.06.1987 tarihinde onaylanan imar planı krokisi, 03.10.2012 tarihinde onaylanan revizyon uygulama imar planı krokisinden de görüleceği üzere dava konusu alanda yol ve kaldırım olarak kullanılmakta olan kısmın sadece 327,00 m² olup, diğer kısmın park olarak göründüğünü, park olarak görünen alanda fiili el koyma bulunmadığını, çevre sakinlerinin gelip geçmesi suretiyle yol alarak kullanmasının fiilen el atma niteliğinde olmadığını, idarece dava konusu yer hakkında alınmış bir kamulaştırma kararı bulunmadığını belirterek davanın reddini, yargılama giderleri, vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne, 1.606.228,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılara ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kaldırma kararından sonra alınan bilirkişi raporuna göre, 3.400 m² alanlı taşınmazın toplam değerinin 1.606.228,00 TL olarak belirlendiğini, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakları da saklı tutulmuş olduğundan, yeniden hüküm kurulması için davayı ıslah ettiklerini, yeni hüküm tesisi ile eski kararın ortadan kalktığını, bu nedenle davalı lehine kazanılmış haktan bahsedilmesinin hatalı olduğunu, davalı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi hukuka ve kanuna aykırı olduğunu, dere kenarında kalan 39,02 m²lik kısmın, kamulaştırma dışı bırakılarak husumet yokluğundan reddedilmesi ve bundan dolayı da davalı lehine vekâlet ücretine hükmedilmesinin de doğru olmadığını, 20.02.2010 tarihli ve 27499 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan, 2010-5 sayılı Başbakanlık Genelgesi gereği, Belediye Başkanlığı sınırları içerisinde bulunan güzergahların, imar planlarına göre ilgili belediye tarafından kamulaştırılacağının belirtildiğini, buna göre bilirkişinin de raporunda dere kenarında kalan 39,02 m²lik kısım da dahil olmak üzere toplam taşınmaz üzerinden (3.400 m²) tazminat hesaplaması yaptığını, dava tarihi olan 23.09.2014 tarihinde Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün dere ıslah çalışması mevcut değilken, bu çalışma dava açıldıktan çok sonra 2017 tarihinde yapıldığını taraflarına atfedilecek kusur bulunmadığını kısmi olarak davanın reddedilmesinin, davalı lehine vekâlet ücretine hükmedilmesinin de kanuna aykırı olduğunu belirterek temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; belediyenin el attığı bölümün çok az olduğunu, kalan kısımda fiili el atma bulunmadığını, dava konusu yer imar planında yeşil alan, park, yol olarak gösterilmekle mülkiyet hakkının sınırlanmış olmadığını, dava konusu yerde kamulaştırmasız el atma durumu olmamakla beraber eğer olduğu düşünülecek olacaksa bile sadece fiilen kullanılan yer var ise o yönüyle değerlendirilip karar verilmesi gerektiğini, uzlaşma başvurusunda bulunulmadığını ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile imar planında "Yol, Park ve Dere yatağı"nda kalan dava konusu taşınmaza, yol yapılmak suretiyle el atıldığından, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 11 inci ve 12 nci maddeleri çerçevesinde, dava konusu taşınmazla, emsal taşınmazın üstün ve eksik yönleri kıyaslanarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmeyerek taşınmazın m² birim fiyatının dava tarihi (23.09.2014) itibarı ile 472,42 TL/m² olarak tespiti ile davalı kurumun sorumlu olduğu alan yönünden proje bütünlüğü açısından davacıların hisselerine göre tazminat miktarının tespitinin yerinde olduğu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 355 inci maddesi uyarınca, davacı ve davalı tarafın istinaf konusu ettiği sebeplerle sınırlı olarak yapılan incelemede, mahkeme hükmünde usul ve kanuna aykırılık tespit edilemediğinden, davacı ve davalı tarafın istinaf isteminin ayrı ayrı reddine karar verilmiş, ancak ilk derece mahkemesince, taşınmazın 39,02 m²lik alanına yönelik husumetten ret kararı verilmesine rağmen, taşınmazın tapuda kayıtlı 3.400,00 m²lik alanın tapusunun iptaline karar verilmesinin yerinde olmadığı, yine davacı tarafın dava dilekçesinde, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 1.000.000,00 TL tazminat talep ettiği, 04.07.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 423.279,26 TL artırarak toplam 1.423.279,26 TL tazminata hükmedilmesini talep ettiği, İlk Derece Mahkemesinin 18.07.2017 tarihli ve 2014/395 Esas, 2017/196 Karar sayılı ilk ilamında, 1.423.279,26 TL değer üzerinden hüküm tesis edildiği, bu karara karşı davacıların istinaf yoluna başvurmadığı gözetildiğinde, kamulaştırmasız el atma tazminat bedeli olarak tespit edilen 1.423.279,26 TL'nin davalı açısından usuli kazanılmış hak teşkil edeceği, İlk Derece Mahkemesince 1.606.228,00 TL'ye hükmedilmesinin yerinde olmadığı anlaşıldığından mahkeme kararı bu yönlerden düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.
2.Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak davacı tapu malikleri ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin tahsili hususundadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kanun'un (2942 sayılı Kanun) 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arsa niteliğindeki taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi ve tespit edilen bedelin davacı tarafa ödenmesi yerindedir.
3. Mahkemece verilen ilk kararı davacılar vekili istinaf etmediğinden davalı idare yararına oluşan usuli müktesep hak gözetilerek hüküm kurulması doğrudur.
4.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine, davalı idareden aşağıda yazılı kalan harcın alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.