"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1972 Esas, 2023/156 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/263 Esas, 2020/111 Karar
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 Sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve davacı idare adına tescili ile kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı idare vekilince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Sakarya ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 400 parsel
sayılı taşınmazın 2532,95 m²lik kısmının kamulaştırma bedelinin tespiti ile davacı idare adına tescili ve yol olarak terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar cevap dilekçesi sunmamıştır
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.06.2020 tarihli ve 2018/263 Esas, 2020/111 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; kamulaştırma bedelinin çok yüksek hesaplandığını, bilirkişi raporunda net gelir hesabının hatalı olduğunu, kapitalizasyon faizinin %4 olarak belirlenmesinin hatalı olduğunu, dava konusu taşınmaza objektif değer artışı eklenmesinin bilimsel verilere uygun olmadığını, objektif değer artışının %20 oranında belirlenmesinin fahiş olup sadece bedel artırma amacına yönelik olduğunu, bilirkişi raporunda kamulaştırma bedeli hesaplanırken münavebeye konu ürünlerin üretim giderlerinin piyasa değerlerinin üstünde belirlendiğini, taşınmazın üzerindeki muhdesat değerinin olması gerekenden yüksek hesaplandığını, müvekkili idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılarak müvekkili idare lehine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; arazi niteliğindeki taşınmaza net gelir esas alınarak değer biçilmesinin 2942 sayılı Kanun'un değerlendirmeye ilişkin hükümlerine aykırılık teşkil etmediği, hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda dava konusu taşınmazın niteliği ve konumuna göre kapitalizasyon faizi ile objektif değer artırıcı unsur oranlarının yerinde olduğu, dava tarihi itibarıyla taşınmazın özelliklerine uygun şekilde objektif değer artışının belirlendiği, arta kalan kısmın yüzölçümü ve geometrik durumu dikkate alındığında %20 değer azalışı verilmesinde, davanın 4 aylık yasal süre içerisinde neticelendirilememesi nedeni ile karar tarihine kadar yasal faiz işletilmesinde kanuna aykırı bir durum bulunmadığı, bilirkişi kurulunun kanuna uygun olarak oluşturulduğu, her ne kadar 2018 verileri yerine bir önceki yıl verilerinin esas alınmasının hatalı olduğu anlaşılmakta ise de istinaf yoluna başvuran tarafın sadece davacı idare olması nedeniyle belirlenen kamulaştırma bedelinin yerinde olduğu, Dairemizce 27.11.2020 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 16.07.2020 tarihli ve 2018/104 Esas, 2020/39 karar sayılı kararı ile iptal edilmesi üzerine, ilgili bankaya depo edilen kamulaştırma bedelinin herhangi bir vadeli hesapta tutulmaksızın derhal hak sahibine ödenmesine de karar verilmemiş ise de Dairemizce bu hususta müzekkere yazıldığı ve belirlenen kamulaştırma bedelinin adil ve hakkaniyete uygun olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca davacı taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi nedeniyle yapılan itirazın incelenmesinde, davalı tarafın davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden ve 2942 sayılı Kanun'un 29 uncu maddesi gereğince yargılama giderlerinden davacı idare sorumlu olduğundan, ayrıca davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi halinde Anayasanın 46 ncı maddesinde düzenlenen "gerçek karşılığın ödenmesi" ilkesi ve dolayısıyla da mülkiyet hakkı ihlali söz konusu olacağından davanın niteliği gereğince davacı idare lehine, davalı aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmemesi doğrudur.Bu nedenlerle; İlk Derece Mahkemesi kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesi ile 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arazi niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca net geliri esas alınarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre, usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.