"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/4097 Esas, 2023/137 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Menderes 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/3 Esas, 2022/181 Karar
Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekilince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; İzmir ili, Menderes ilçesi, ... ... köyü 1288 tarih, 103 cilt, 19 sayfa, 137 sırada kayıtlı taşınmazın tapusunun İzmir 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1977/764 Esas, 1978/67 Karar sayılı ilamla ... adına hükmen tescil edildiğini, 91.900 m² taşınmazın 23133/91900'er paylarını davacı ... ve bir kısım davacılar murisi Mehmet Bakırbaş'ın 29.12.1978'de tapu siciline güvenerek satın aldığını; ancak İzmir 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1984/15 Esas, 1986/912 Karar sayılı ilamı ile emlakı metruke olması nedeniyle dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, ayrıca Orman Genel Müdürlüğünün taşınmazın orman olduğundan tapu kaydının iptali için açılan davada taşınmaz orman vasıflı ise de taşınmaz tapusu iptal edildiğinden karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğini, müvekkillerinin murisinin zarara uğradığını, tapu sicilinin tutulmasında devletin sorumluluğu bulunduğundan bahisle belirlenecek tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı ve hak düşürücü süreler nedeniyle esasa girilmeksizin davanın reddi gerektiğini, tapu kaydının iptal edilmesinin üzerinden 10 yıldan uzun bir süre geçtiğini, aktif husmet ehliyetinin de mevcut olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazın emlakı metruke olması nedeniyle tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, taşınmaz bakımından Orman Genel Müdürlüğünün de dava açtığını, müvekkillerinin tapuya güvenerek dava konusu yeri satın aldığını, taşınmazın vasfı belirlenmeden karar verildiğini, müvekkillerinin bu nedenle mağdur olduklarını, zamanaşımı süresinin dolmadığını, kararda yeterli gerekçenin bulunmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması için istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile emlakı metruke olduğu gerekçesiyle tapusu iptal edilen taşınmaz bakımından davacılar adına usulüne uygun olarak oluşturulmuş bir tapu kaydının bulunmadığı, 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine göre kadastral işlemlere dayanılarak tazminat talep hakkının, 181.11.2009 tarihli Yargıtay Hukuk Genel Kurulu içtihatı ile tanınmışsa da, gerek mahkeme kararının kesinleştiği 30.10.1987 tarihinden itibaren 10 yıllık sürenin, gerekse Anayasa Mahkemesinin 2014/6673 Esas sayılı dosyasında belirtilen makul sürenin bu davada dolduğu, davalı Hazine vekili tarafından süresi içinde verilen cevap dilekçesi ile zamanaşımı def'înde bulunulduğu belirlenerek, davalı ... yönünden davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinde usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın tapusunun emlakı metrukiye olması ndeniyle iptaline karar verildiğini, daha sonra Orman Genel Müdürlüğünce de tapu iptal ve müdahalenin meni davasının açıldığını, Orman Genel Müdürlüğünün açtığı davada taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğunu ancak tapusu iptal olduğundan karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulduğunu, sonradan Orman Genel Müdürlüğü ve Hazine tarafından iptal edilen kayıtlarla ilgili işlem yapılmadığını, davacıların tapu siciline güvenerek taşınmazın satın aldıklarını, zararın giderilmesi açısından hangi idarenin sorumlu olduğunun belirsiz olduğunu, zamanaşımı süresinin zararı ve zarara sebep olanı öğrenmesinden itibaren başlayacağını bu açıdan eldeki dava açısından zamanaşımı süresinin geçmediğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri
2. 4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. Anayasa Mahkemesinin 2014/6673 Başvuru No.lu 25.07.2017 tarihli, 29.09.2017 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan ... kararı.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. İzmir ili, Menderes ilçesi, ... ... köyü 1288 tarih, 103 cilt, 19 sayfa, 137 sırada kayıtlı taşınmazın tapusunun İzmir 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1977/764 Esas, 1978/67 Karar sayılı ilamla ... adına hükmen tescil edildiği, 91.900 m² taşınmazın 23133/91900'er paylarını davacı ... ve bir kısım davacılar murisi Mehmet Bakırbaş'ın 29.12.1978'de satın aldığı, İzmir 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1984/15 Esas, 1986/912 Karar sayılı ilamı ile emlakı metruke olması nedeniyle dava konusu taşınmazdan davacılara ait payların tapu kaydının iptal edildiği, bu kararın 30.10.1987 tarihinde kesinleştiği, mahkeme kararının 13.09.1989 tarihli ve 2293 yevmiye numaralı işlem ile infaz edildiği ve anılan taşınmazın tapu kaydının iptal edildiği; aynı tapuya ilişkin Orman İdaresinin açtığı İzmir 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1984/285 Esas, 1984/254 Karar sayılı ilamıyla daha önce tapu iptal kararı verildiğinden karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, eldeki davanın 08.07.2021 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
3. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinden kaynaklanan tazminat davalarında, mülkiyet kaybının kesinleştiği tarihten itibaren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 146 ncı maddesine (eski 125 inci md.) göre 10 yıllık genel zaman aşımı süresi içinde dava açılması gerekmektedir. Diğer yandan Anayasa Mahkemesinin 2014/6673 Başvuru No.lu 25.07.2017 tarihli, 29.09.2017 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan ... kararı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararı nazara alındığında; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı ile 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi ile düzenlenen tazminat için hukuk yolu etkili hale gelmiştir.
4. Buna göre, yukarıda sözü edilen Anayasa Mahkemesinin 2014/6673 Başvuru No.lu, 25.07.2017 tarihli kararı nazara alındığında, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesini etkili hâle getiren Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli kararından sonra davanın makul süre içinde açılması gerekmektedir. Eldeki dava 08.07.2021 tarihinde açılmış olup makul süre içinde açıldığının kabulü mümkün olmadığından ve davalı Hazine vekili süresinde zamanaşımı def'inde bulunduğundan tazminat istemli davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi hukuka aykırı bulunmamıştır.
5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.