"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2169 Esas, 2022/2947 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 20. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/280 Esas, 2021/621 Karar
Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekili taraflarca istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin maliki olduğu İstanbul ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 7 pafta 224 parsel sayılı taşınmazın Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan dava sonucunda tamamının orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, uğranılan zararın işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın iskanen verilmiş verlerden olup olmadığı hususunun araştırılması gerektiğini, taşımaz iskanen verilen yerlerden ise 2510 sayılı İskan Kanunu'na göre oluşturulan tapulara geçerlilik tanıyan 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 45 inci maddesinin ilgili hükmü iptal edildiğinden artık iskan tapularına değer verme olanağının kalmadığını, kusursuz sorumluluktan söz edilerek Hazineden tazminat istenmesinin kamu düzenine aykırı olduğundan açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve tespit edilen bedelin yasal faizi ile birlikte davalı ... Hazinesinden tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; bahse konu taşınmaza ilişkin olarak davacı Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan ve İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/39 Esas, 2016/325 Karar sayılı dosyasında görülmekte olan tapu iptali kararı gereğince bahse konu taşınmazın orman vasfı ile Hazine adına tescil edildiğinden Hazineye husumet yöneltilemeyeceğini, husumetin, Orman Genel Müdürlüğüne yöneltilmesi gerektiğini, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine göre tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devletin sorumlu olduğunu, kusursuz sorumluktan bahsedebilmek için ortaya çıkan zarar ile eylem arasında uygun bir illiyet bağı bulunması gerektiğini, illiyet bağının kesilebilmesi için zarar görenin ya da üçüncü bir kişinin illiyet bağını kesebilecek nitelikte ağır bir kusurunun bulunması veya zararlandırın sonucun meydana gelmesinde öngörülmeyen bir halin bulunması gerektiğini, huzurdaki davada bu şartların gerçekleşmediğini, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmadığını, dava konusu taşınmazın devlet ormanı olup kesinleşen orman tahdidi içinde kalan taşınmazların kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla kazanılamayacağını, tapu kaydının hukuki değerini yitirdiğini ve buna dayanarak tazminat talebinde bulunulamayacağını, orman olan yerlerde zilyetlik tespiti ve tesisinin mümkün olmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte ıslah edilen bedel yönünden faiz başlangıç tarihinin ıslah tarihi olması gerekirken ıslah edilen bedele de dava tarihinden itibaren faiz işletilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, belirtilen nedenlerle yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince Tapu müdürlüğü ile Belediye başkanlığından gerekli kayıt ve belgeler celbedilerek yeniden yapılan keşif ve alınan bilirkişi kurulu raporu ile kaldırma nedenlerinin karşılandığı değerlendirme tarihi itibarıyla vasfı arsa olarak belirlenen taşınmazın değerinin resmi veriler ışığında emsal satış yöntemiyle belirlendiği mahkemece verilen karar usul ve kanuna uygun olup delillerin takdirinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz itirazında bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri
2.4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; davacının dava konusu taşınmazı 09.10.1988 yılında üzerinde herhangi bir şerh olmaksızın satın alınarak malik olduğu, Orman İşletme Müdürlüğü tarafından açılan karşı dava sonucunda, İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/39 Esas, 2016/325 Karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmazın tapusunun iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek 24.02.2017 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 20.10.2017 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
2. Dosya içindeki bilgi ve belgelere, hükme esas alınan bilirkişi raporunda yazılı gerekçeler ve dava konusu taşınmazın konumu dikkate alındığında dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olduğunun kabulü ile dava konusu taşınmaza emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde ve dosya kapsamına göre dava konusu taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi yerindedir.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.