Logo

5. Hukuk Dairesi2023/3643 E. 2023/8719 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının iptali nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada, tazminat miktarının belirlenmesinde hangi tarihin esas alınacağı ve davacı tarafından yatırılan harcın iadesi gerektiği uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesi gereğince açılan davalarda tazminat miktarının belirlenmesinde dava tarihinin esas alınması ve davalı Hazine'nin harçtan muaf olması nedeniyle davacı tarafından yatırılan harcın iade edilmesi gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/3056 Esas, 2023/245 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Gaziosmanpaşa 4. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/193 Esas, 2021/334 Karar

Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin maliki olduğu İstanbul ili, Arnavutköy ilçesi, ... Mahallesi 135 ada 158 (eski 311) parsel sayılı taşınmazın Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan dava sonucunda taşınmazın kısmen orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiğini beyan ederek, uğranılan zararın işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine göre açılmış olması nedeniyle 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'ndaki 2 ve 10 yıllık zamanaşımı sürelerinin dolduğunu, taşınmazın bir kısmının ormanda kaldığının davacılar tarafından 2003 yılında öğrenildiğini, öncelikle zamanaşımı yönünden davanın reddini, ayrıca esasa ilişkin olarak da devletin kusursuz sorumluluğunu gerektirecek bir durum olmadığını ileri sürerek, davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve tespit edilen bedelin yasal faizi ile birlikte davalı Maliye Hazinesinden tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazın niteliğinde yanılgıya düşülerek hatalı bilirkişi raporuna istinaden hüküm tesis edildiğini, taşınmazın imar planı içinde kaldığını, taşınmazın niteliğinin arsa olduğu ve arsa vasfı ile emsal satışlarla kıyaslanarak nitelendirilmesi gerektiğini, taşınmazın ortasından orman geçtiği için müvekkillerinin tapusunun iptal edildiğini ve taşınmazın üç parçaya bölündüğünü, bilirkişi raporunda arta kalan iki parçanın değer azalışının az hesaplandığını, taşınmazın gerçek değerine uygun olacak şekilde % 350 olarak yeniden hesaplanması gerektiğini, bilirkişilerce taşınmazın değerinin oldukça düşük hesaplandığını ve taşınmazın havaalanına, 3. Boğaz köprüsüne yakın oluşu hükme esas alınan bilirkişi raporunda değerlendirilmediğini, taşınmazın net gelir hesabında kullanılan saman, dane verilerinin gerçeği yansıtmadığını, maliyet cetveli kullanırken sermaye faizi, genel idare giderleri ve diğer giderlerin üretim masraflarına dahil edilmemesi gerektiğini, taşınmazın müvekkillere 11.800 m² olarak satıldığını ancak daha sonra taşınmazın toplam m²sinin 11.527,96 m² olarak düzeltildiğini ve müvekkillerinin tapuya güvenirliklerini yitirdiklerini, müvekkillere eksik verilen 272,04 metrekarenin de değerlendirme tarihinin olarak Gaziosmanpaşa 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin kararının hak ihlaline yol açtığı gerekçesiyle Anayasa Mahkemesine yaptıkları bireysel başvurunun karar tarihi olan 28.06.2018 tarihi olması gerektiğini, talep artırım dilekçesi sunmalarına rağmen talep artırım dilekçelerinin ıslah gibi görüldüğünü, yerel mahkemece davalı idare harçtan muaf olmasına rağmen yatırdıkları tüm harçların taraflarına iadesi yönünden hüküm kurulması gerektiği gibi mahkemece müvekkilerin yaptığı yargılama giderlerinde davalı aleyhine az bedele hükmedilmesinin hatalı olduğunu, faiz başlangıç tarihi ve türünün yerel mahkemece hatalı belirlendiğini, yine davalı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerekirken yerel mahkemece davalı idare lehine vekâlet ücreti takdir edildiğini belirterek bilirkişi heyetinden ek rapor alınarak yeniden hüküm tesis edilmesini talep etmiştir.

2. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın zaman aşımı nedeniyle reddi gerektiğini, dava konusu olayda Tapu Sicil Müdürlüğü yönünden hukuka aykırı bir işlem bulunmadığını, davacının 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi kapsamında korunması gereken bir hakkı bulunmadığını, maddi tazminat talebinin yersiz olduğunu, dava konusu taşınmazın öncesinin orman olduğunu, davacının belirttiği tapulara değer verilemeyeceğini, yetersiz araştırma ve inceleme sonunda taşınmazın değerine yönelik hatalı düzenlenen bilirkişi raporuna dayanılarak karar verildiğini, fahiş bir tazminata hükmolunmasının tazminat hukuku esaslarına aykırı olarak zenginleşme aracı neticesini doğuracağını, davanın açılmasında Hazinenin kasti hatalı bir tasarrufu bulunmadığı halde, yargılama gideri ile vekâlet ücretinin müvekkili Maliye Hazinesi aleyhine yüklenmesinin de usul ve kanuna aykırı olduğunu, ıslah dilekçesi ile talep edilen alacağın zaman aşımına uğradığını belirterek yerele mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini yargılama gideri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yüklenmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tapu iptal tarihi itibari ile arazi niteliğindeki taşınmaza olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri esas alınarak değer biçilmesinin ve bilirkişi kurulu raporunda dava konusu taşınmazın niteliği ve konumuna göre belirlenen objektif değer artırıcı unsur ile kapitalizasyon faiz oranlarının yerinde olduğu, komşu 135 ada 159 nolu parsele ilişkin olarak aynı istemle açılan dava sonucu Gaziosmanpaşa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/514 Esas ve 2021/302 Karar sayılı ilamı ile 2015 yılı itibarıyla komşu parsele 103,42 TL/m² değer biçildiği, söz konusu kararın Dairemiz incelemesinden geçerek ve Yargıtay 5. Hukuk Dairesince onanmak suretiyle kesinleştiği, değerlendirme tarihleri itibarı ile dava konusu taşınmazların tespit edilen 168,87 TL/m² bedelin makul olduğu, mahkemece verilen kararın usul ve kanuna uygun olduğu, vakıa ve hukuki değerlendirme yönünden verilen kararda herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla taraf vekillerinin yerinde görülmeyen istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz itirazında bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; davacıların dava konusu taşınmazı 1994 yılında üzerinde herhangi bir şerh olmaksızın satın alınarak malik olduğu, Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan karşı dava sonucunda, Gaziosmanpaşa 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/1288Esas, 2015/140 Karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmazın kısmen tapusunun iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek 12.06.2017 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 04.06.2018 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.

3. Dosya kapsamına göre davacıların tapu kaydının iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın tahsiline ilişkin iş bu davada 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince husumetin Hazineye yöneltilmesi doğrudur.

4. Dosya içindeki bilgi ve belgelere, Belediye Başkanlığı cevabi yazıları hükme esas alınan bilirkişi raporunda yazılı gerekçelere ve dava konusu taşınmazın konumu dikkate alındığında net geliri esas alınarak değer biçilmesi yöntem itibarıyla yasa hükümlerine uygundur.

5. Davacıların, dava konusu taşınmazın yüzölçümü 11800 metrekare olarak satın alarak malik oldukları ve sonrasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22 nci maddesi gereği taşınmazın yüzölçümü 11527,96 metrekare olarak tapuya tescil edildiğinden, eksilen 272,04 metrekare nedeniyle uğradıkları zarara ilişkin talepleri olmadığı ve talepten fazlaya karar verilemeyeceğinden bu husustaki temyiz itirazı yerinde görülmemiştir.

6. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı Hazine vekilini tüm, davacılar vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

7.Dairemizin yerleşik içtihatları gereği dava konusu taşınmaza dava tarihi esas alınarak değer biçilmesi gerekir. Bu nedenle davacı tarafın talep artırım dilekçesi dikkate alınarak dosya içindeki bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın dava tarihi esas alınarak belirlenen bedeline hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirir.

8.Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan davacı tarafça yatırılan peşin ve ıslah harcının talep halinde davacı tarafa iadesine karar verilmemesi de bozmayı gerektirir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davalı Hazine vekilinin tüm, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

3. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacılardan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

10.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.