"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1818 Esas, 2022/3056 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 12. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/406 Esas, 2021/185 Karar
Taraflar arasındaki 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesine dayanan tazminat davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkili 1983 yılından bu yana İstanbul ili, Üsküdar ilçesi, ... Mahallesi, 1903 ada 3 parsel sayılı taşınmazı malik bilinci ile kullanmakta iken 2001 yılında taşınmazın kayıt maliki müteveffa ... varisleri adına vekâleten ...'tan taşınmazı 4 Haziran 2002 tarihinde 10.000.000.000 TL (Eski TL) bedelle satın aldığını, sonrasında müteveffa ... varisleri tarafından sahte vekâletname ile satış yapıldığından bahisle Üsküdar 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2004/159 Esas, 2004/513 Karar sayılı dosyasında ceza davası açıldığını, ancak 2012 yılına kadar davacı müvekkili aleyhine bir tapu iptali tescil davası açılmadığını, nihayetinde müteveffa ... varisleri tarafından davacı müvekkili aleyhine İstanbul Anadolu 19. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/123 Esas, 2014/227 Karar sayılı dosyasında dava açıldığını ve tapu iptaline karar verildiğini, Üsküdar 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/217 Esas, 2007/62 Karar sayılı dava dosyasında sahte vekâletnameler kullanıldığının tespit edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiğini ve verilen kararın 15.03 2018 tarihinde kesinleştiğini belirterek 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat isteminde bulunmuştur.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; yargı yolu, görev, iş bölümü, yetki, husumet, hak düşürücü süre, zaman aşımı, derdestlik, kesin hüküm itirazı üzerine tekrarladıklarını, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesindeki şartları taşımayan davanın, zaman aşımı süresi geçirildikten sonra açıldığını, davanın zaman aşımı nedeniyle reddi gerektiğini, davacıların zararları mevcutsa bunu taşınmazı bedel ödeyerek satın aldıkları kişiden talep etmeleri gerektiğini, müvekkili idareye husumet yöneltilemeyeceğini, dava konusu olayın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi kapsamında tapu sicilinin hukuka aykırı şekilde tutulmasından doğmadığını, devletin mesuliyeti için tapu sicillerinin tutulmasında görevli olanların bilerek ve bilmeyerek yaptıkları yanlışlar ve ihmaller nedeniyle bir hakkın kaybına sebep olmaları gerektiğini, olayda böyle bir durumun söz konusu olmadığını, Tapu Sicil Nizamnamesine göre tapuda işlem yapılırken, vekil marifeti ile yapılan satışlarda vekilin nüfus cüzdanı ve vekâletname ibrazı aranmakta olup taşınmaz malikinin nüfus bilgileri noter tarafından vekâletnameye derç edildiğinden, ayrıca malikin nüfus cüzdanının istenmediğini, dava konusu olayda tapu memurları üzerlerine düşen tetkik ve araştırma yaptığını ve satış işlemlerini usulüne uygun gerçekleştirdiklerini, tapu memurunun ancak teknik araştırma sonucu anlaşılabilecek bir sahteliği tespit edebilecek durumda olmasının beklenemeyeceğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte taşınmazın dava tarihindeki değerinin tespit edilmediği iddiasının gerçeğe aykırı olduğunu, bu nedenle fazlaya ilişkin haklarını saklı tutulmasına itiraz edildiğini, yine kabul anlamına gelmemekle birlikte çok bedel talep edildiğini, davacının tapu iptali davası nedeniyle ödediği vekâlet ücreti, harç ve benzeri yargılama giderlerini talep etmesinin hatalı olduğunu ve faiz başlangıç tarihinin kanuna aykırı olduğunu, yapılacak yazışmalar nedeniyle ek beyan haklarını saklı tuttuklarını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; husumet, hak düşürücü süre, zamanaşımı itirazlarını tekrar ettiklerini, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesindeki şartları taşımayan davanın zaman aşımı süresi geçirildikten sonra açıldığını ve ıslah edilen bedel için de ıslah tarihi itibarıyla zamanaşımının geçtiğini, müvekkil idareye husumet yöneltilemeyeceğini, dava konusu olayın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi kapsamında tapu sicilinin hukuka aykırı şekilde tutulmasından doğmadığını, dava konusu olayda tapu memurlarının üzerlerine düşen tetkik ve araştırmayı yaptığını ve satış işlemlerini usulüne uygun olarak gerçekleştirdiğini, üçüncü kişilerin ..., Avukat ... ve tespit edilecek diğer kişilerin ağır kusurları ile 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinde aranan illiyet bağın kesildiğini, bu nedenle müvekkil idareye husumet yöneltilemeyeceğini, sahte vekâletnameler ile yapılan satışlarda 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinde aranan illiyet bağının kesildiğine ilişkin çok sayıda içtihat olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte taşınmazın satış tarihindeki ve dava tarihindeki değerinin çok yüksek tespit edildiğini, bilirkişi kurulu ek raporunda (b) fıkrasında belirtilen emsalin gerçek piyasa değerini yansıtmadığı gerekçesiyle değerlendirilmemesinin kanuna aykırı olduğunu ve a fıkrasında belirtilen emsalin dava konusu taşınmazdan küçük olması nedeniyle yapılaşmada dava konusu taşınmazın daha artı değere sahip olduğu görüşüne katılmadıklarını, kanuna aykırı olarak nispi vekâlet ücretine hükmedildiğini, vekâlet ücreti nispi olsa dahi davacı lehine hükmedilen vekâlet ücretinin fazla hesaplandığını, önceki beyanlarını tekrar ettiklerini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının tapu siciline güvenerek 2002 yılında iktisap etmiş olduğu dava konusu taşınmazın sahte vekâletname ile davacı ...'a devri sonrasında gerçek tapu maliklerince açılan tapu iptal davası sonucu 1903 ada 3 parsel sayılı taşınmazın tapusunun iptal edilmesi nedeniyle davacının zararının oluştuğu ve karşılanması gerektiği, tapu iptal ve ceza dosyasında davacının dava konusu taşınmazı iktisap ederken iyi niyetli olmadığı veya illiyet bağını kesen ağır bir kusurunun bulunduğuna ilişkin dosyaya yansıyan her hangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığı, değerlendirme tarihi itibarıyla taşınmazın arsa vasfında olduğu, emsal incelemesi yöntemiyle taşınmazın değerinin tespit edildiği, bilirkişi raporunun objektif ve denetime elverişli olduğu, belirlenen değerin makul olduğu, verilen kararın usul ve kanuna uygun olduğu anlaşılmakla davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesini tekrar ederek ve resen belirlenecek nedenlerle temyiz isteminde bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihaî kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; dava konusu İstanbul ili, Üsküdar ilçesi, ... Mahallesi, 1903 ada 3 parsel sayılı 145,00 m² yüzölçümlü taşınmaz ... oğlu ... adına kayıtlı iken, davacı tarafından malikin mirasçılarının vekilinden 04.06.2002 tarihinde satın alma yoluyla iktisap edildiği, bu satışta kullanılan mirasçılara ait Kadıköy 2. Noterliğinden verilen 14.11.2001 tarihli ve 21696 yevmiye nolu vekâletnamenin sahte olduğunun İstanbul Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2004/159 Esas sayılı dosyasında belirlenmiş olduğu, davalı adına olan tapu kaydının, sahte vekâletname ile oluşan yolsuz tescile dayanması nedeni ile tapu kaydının İstanbul Anadolu 19. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/123 Esas, 2014/227 Karar nolu ilamı ile iptal edildiği, tapunun eski malik ... mirasçıları adına iştiraken tesciline karar verildiği, tescil kararının temyiz incelemesinden geçtikten sonra 15.03.2018 tarihinde kesinleştiği, davacı tarafından tapunun bedelsiz olarak iptal edilmesi sebebiyle 27.09.2018 tarihinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
3. Tapu kaydı mahkeme kararı ile iptal edilen arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza emsal kıyaslaması yapılarak, üzerindeki yapılara ise resmi birim fiyatları esas alınıp yıpranma payı düşülerek bedel belirlenmesi ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.