"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/145 Esas, 2022/382 Karar
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Gaziantep ili, Şehitkamil ilçesi, ... Mahallesi 1184 ada 38 parselde kayıtlı taşınmazda paydaş olduğunu, davalı belediyece kamulaştırma işlemi yapılmaksızın taşınmaza fiilen el konulduğunu ve paydaşlar arasında tapuda rızai taksim ve özel parselasyon yapılmadığını belirterek belirlenecek tazminatın dava tarihinden faizi ile davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçelerinde özetle; taşınmazın ilk maliklerinin kendi aralarında özel geçiş yolları bırakarak hisse bölmesi ve satış senetleri ile kaçak yapılaşmaya sebebiyet verdiğini, el atma olmadığını, imar uygulaması yapıldığından taşınmazdan %40 oranında düzenleme ortaklık payı kesileceğini, bu orana göre kesilecek alanın 1626,40 m² olduğunu ve bu alanın yol alanından büyük olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Gaziantep 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.10.2013 tarihli ve 2012/342 Esas, 2013/519 Karar sayılı ilamı davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Gaziantep 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.10.2013 tarihli ve 2012/342 Esas, 2013/519 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; davacı tarafın dava konusu yeri 1977 yılında satın alırken, bu yolların oluşup oluşmadığı ve buna göre davacı tarafın taşınmazdaki payının nerede bulunduğu açıkça kendisinden sorulup gerektiğinde tanıklar da dinlenerek bu konuda düzenlenmiş özel parselasyon haritası veya varsa fiili kullanım haritası taraflardan temin edilip zemine uygulanmak suretiyle davacıya ait payın bulunduğu yerin tespit edilmesi, ayrıca tapudaki diğer hissedarların adına davetiye çıkartılarak fiili kullanım ve özel parselasyon hususlarında beyanları alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar
Mahkemeninin yukarıda tarih ve ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemeninin yukarıda tarih ve ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; bozma gereğinin yerine getirilmediğini, ilk maliklerin özel geçiş yolları bıraktığını ve onların kaçak yapılaşmaya sebebiyet verdiğini, idarenin özel parselasyon ile bırakılan yollara hizmet götürdüğünü, imar uygulamasında kesilecek düzenleme ortaklık payı oranının yol alanını karşıladığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin sorumlu idareden tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun(1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak biçilen değer taşınmazın bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine göre uygun bulunmuş, dava konusu taşınmazdan geçen yol alanı toplamından davacı payına düşen kısmın bedeline hükmedilmesi yerinde görülmüştür.
3. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakta olup davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir..
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile mahkeme kararının ONANMASINA,
Davalı idareden aşağıda yazılı kalan temyiz harcının alınarak Hazineye irat kaydedilmesine,
14.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.