"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptalinden kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, ... Mevkii, ... köyü 4655 parsel sayılı taşınmazı 06.09.2000 tarihinde satın aldığını, taşınmazı satın alırken tapu kayıtlarında herhangi bir şerh ya da tahdit kaydının bulunmadığını, Hazinenin taşınmazı orman sınırları dışına çıkarttığını, bunun üzerine ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/234 Esas sayılı 2/B şerhinin iptali için dava açıldığını ve davanın kabul edildiğini, verilen kararın Yargıtay tarafından ... Kadastro Mahkemesinin 2004/1 Esas sayılı yargılamanın yenilenmesi dosyasının sonucunun beklenmesi gerektiği gerekçesiyle bozulduğunu, Kadastro Mahkemesi kararının kesinleştiğini ve taşınmazın Hazine adına tescil edildiğini, davacının tapu kayıtlarının yanlış tutulmasından dolayı zarara uğradığını, satın alma tarihinde taşınmazın tapu kaydında herhangi bir şerhin bulunmadığını beyan ederek şimdilik 50.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu talebin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi kapsamında aranan şartları taşımadığının, yasal zaman aşımı ve hak düşürücü süre içinde davanın açılmadığını, davanın ayıplı ifa ve sebepsiz iktisap hükümleri çerçevesinde taşınmazı aldığı tapu kayıt malikine karşı açılması gerektiğini, orman olan taşınmaza ilişkin yolsuz surette oluşan tapu kaydına kıymet verilemeyeceğinden tazminat talebinde bulunulamayacağını, talep edilen bedelin satım esnasında ödenen bedelden fazla olamayacağını beyan ederek haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazı satın alma tarihinde taşınmaz hakkında kesinleşmiş mahkeme kararına güvenerek satın aldığını, davanın reddine gerekçe olarak davaya konu taşınmaza idare tarafından 1996 tarihli konulan şerhin gösterildiğini, idarenin tek taraflı şerhinin taşınmazın satın alındığı tarihte kesinleşmiş mahkeme kararının önüne geçemeyeceğini, davalı taraf kadastro işlemleri sırasında meydana gelen hatanın giderilmesine ilişkin açtığı davada dahi tapu kayıtlarında davalıdır şerhi ya da tedbir koydurma keyfiyeti gösterilmediğini, Yargıtayın yerleşik kararlarında taşınmaz satın alınırken itimat prensibine dikkat çekilmiş ve tapu kütüğünün oluşumu aşamalarında kadastro işlemleri ile tapu işlemlerinin bir bütün oluşturduğunu ve yardımcı defter ve kayıtlarının incelenmemiş olmasının hüsnüniyet sahibi olduğunu göstermediği yönünde görüş birliğine varıldığını, ortak görüşün tapu kütüğüne yapılan işlemlerin muteberliğinin hukukî bir sebebe dayalı olması gerektiği şeklinde olduğunu, davadaki sorunun davacının tapu kaydındaki orman şerhini görerek satın alması durumunda Hazineye karşı dava açıp açamayacağı noktasında toplanması olduğunu, somut olayda ormanlar özel mülkiyete konu olamayacak ise de taşınmaza önce kadastro yoluyla gerçek kişiler adına tapu kaydı oluşturulduğunu, satış yoluyla çekişmeli taşınmazın davacıya intikal ettiğini, bu şekilde tapu sicilinin hatalı olarak tutulduğunu, bu hususun dosya kapsamı ile sabit olmakla 4721 sayılı Kanun'ın 1007 nci maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğu ilkesi gereği Hazinenin davacının gerçek zararını karşılaması gerektiğini, davacının tapu kaydındaki şerhi bilerek görerek satın almasının yani iyi niyetli olup olmamasının Hazinenin sorumluluğuna etki etmeyeceğini ve tazminata hükmedilmesi gerektiği açık olduğuna göre Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu, yüksek mahkeme kararlarına göre davacı müvekkilinin iyi niyetli olduğunu ve 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereği zararının tazmini talebinde haklı olduğunu, davanın tümden reddi nedeniyle davalı lehine nispi ücreti vekâlet takdirine gidilmiş olmasının bozma sebebi olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın beyanlar hanesine 1996 yılında 2/B şerhi konulmuş olup, buna göre Devletin tapu sicil kaydındaki şerhin tesisini sağlayarak kaydın bu hali ile değerlendirilmesi gerektiği hususunu aleniyete intikal ettirdiğinden davacı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabul kısmen reddi ile hükmün vekâlet ücreti yönünden düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
6. 6100 sayılı Kanun'un 357 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 4655 parsel sayılı taşınmazın 12.10.1990 tarihinde hükmen ifraz nedeniyle ..., ..., ... ve ... adına tescil edildiği, 1996 yılında dava konusu taşınmazın tapu kaydına "Hazine adına orman tahdit sınırları dışına çıkartılmıştır" şerhi konulduğu, davacının alım nedeniyle 06.08.2000 yılında malik olduğu, ancak taşınmazın 13.07.2009 tarihinde Hazine adına hükmen tescil edildiği anlaşılmıştır.
3. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesine göre tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan Devlet sorumlu ise de somut olayda 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi koşulları oluşmadığından davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacıdan peşin alınan temyiz karar harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
02.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.