Logo

5. Hukuk Dairesi2023/3915 E. 2023/10783 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin tespiti ve davalı idareden tahsili istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazlara emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde ve bedelin davalı idareden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmeyerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2523 Esas, 2023/306 Karar

KARAR : Kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; Kocaeli ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 107 ada 28,111 ve 114 parsel sayılı taşınmazların kamulaştırma yapılmaksızın fiilen el atıldığını belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmazlar bedelinin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare cevap dilekçesinde özetle; dava şartı olan uzlaşma başvurusunun yapılmadığını ve davanın usulden reddi gerektiğini, davalı idare tarafından taşınmazlara el atılmadığından da esastan reddi gerektiğini ileri sürmüştür.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 04.07.2018 tarihli ve 2016/380 Esas, 2018/327 Karar sayılı kararıyla; davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekillerinin istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 27.06.2019 tarihli ve 2018/3409 Esas, 2019/1416 Karar sayılı kararıyla;arsa niteliğindeki taşınmazlara mahallinde yapılan keşif sonucu emsal karşılaştırması yapılarak değer biçen, usul ve kanuna uygun olarak düzenlenen bilirkişi raporuna göre davacı ... payı yönünden el atma bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesinde isabetsiz görülmediği; ancak dava konusu taşınmazlara 1983 yılından önce el atıldığı anlaşıldığından, 6487 sayılı Kanun'un 21 inci maddesi ile değişik; 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 2942 sayılı Kanun geçici 6 ncı maddesi gereğince; "09.10.1956" tarihi ile 04.11.1983 tarihi arasında" fiilen kamu hizmetine ayrılan taşınmazlar için uzlaşmanın "dava şartı" olduğu gözetilerek davacılardan ... ve ... yönünden davalı idareye dava tarihinden sonra olmak üzere 16.12.2016 tarihinde başvurulmuş olması nedeniyle, bu davacılar yönünden davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabul kararı verilmesi doğru görülmeyerek İlk Derece Mahkeme kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında davacı ... ve ... yönünden kabulü ile uzlaşma dava şartı yokluğu nedeniyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin dördüncü alt bendi uyarınca davanın reddine kesin olarak karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Kanun’un duruşma yapılmadan verilecek kararları düzenleyen 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca 4 üncü alt bendi uyarınca 6100 sayılı Kanun’un duruşma yapılmadan verilecek kararları düzenleyen diğer dava şartlarına aykırılık bulunması halinde, Bölge Adliye Mahkemesince, esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verileceği hükmü düzenlenmiştir. Her ne kadar İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda davalılar Sinan ve ... yönünden 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin dördüncü alt bendi uyarınca kararın kesin olarak verildiği belirtilmiş ise de öncelikle, Bölge Adliye Mahkemesince verilen bu karara karşı temyiz yoluna başvurulmasının mümkün olup olmadığı ön sorun olarak incelenmiş ve 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin dördüncü alt bendinde ise dava şartlarına aykırılık bulunması halinde, esasa ilişkin inceleme yapılmadan kararın kaldırılmasını ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine kesin olarak karar verileceği düzenlenmiştir. Düzenlemeden açıkça anlaşılacağı gibi kesin olan Bölge Adiye Mahkemesinin vereceği gönderme kararıdır. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinde ''Yargıtay, tarafların ileri sürdüğü temyiz sebepleri ile bağlı olmayıp, kanunun açık hükmüne aykırı gördüğü diğer hususları da inceleyebilir ''hükmü bulunmaktadır. 6100 sayılı Kanun'un 115 inci maddesinin üçüncü fıkrasında “Dava şartı noksanlığı mahkemece davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.” şeklinde düzenlenmiş, olup dava şartı eksikliğinin yargılama sırasında tamamlanması durumda başlangıçtaki dava şartı noksanlığından davanın reddedilemeyeceği belirtilmiştir.Bu itibarla; davacılar Sinan ve ... 16.12.2016 tarihinde uzlaşma başvurusunda bulunmuş, uzlaşma başvuru dilekçesi idareye 19.12.2016 tarihinde tebliğ edilmiş, 6 aylık süre 20.06.2017 tarihinde tamamlanmış ve idare uzlaşma başvurusuna cevap vermemiştir. Kaldı ki taşınmaz malikinin diğer mirasçısı tarafından dava açılmadan önce yapılan uzlaşma başvurusu davalı idare tarafından sonuçsız bırakılmıştır. Bu durumda davalı idarenin davacılar ile uzlaşmayacağı sabit olup, başlangıçtaki dava şartı noksanlığının yargılama devam ederken tamamlandığı anlaşılmaktadır. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5.Hukuk Dairesinin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine dair kararı 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinde belirtilen "kanunun açık hükmüne aykırılık" teşkil ettiği, bu itibarla Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın temyizinin mümkün olduğu sonucuna varıldığından, işin esasının incelenmesinde; arsa niteliğindeki taşınmazlara emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesine ve alınan rapor uyarınca davacı ... payına düşen bedelinin tahsiline karar verilmesine ilişkin karara yönelik istinaf isteminin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak diğer davacılar yönünden davacılar vekili tarafından, davalı idareye dava konusu taşınmazla ilgili uzlaşma talebini içeren dilekçenin verildiği; uzlaşma dava şartının yargılama devam ederken yerine getirildiği, 6100 sayılı Kanun'un 115 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca başlangıçtaki dava şartı eksikliği, yargılama devam ederken giderilmişse başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü dava usulden reddedilemez hükmü ve usul ekonomisi gereğince, işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi, doğru görülmeyerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B.Bölge Adliye Mahkemesince Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin 31.03.2021 tarihli 2021/331 Esas, 2021/503 Karar sayılı kararı ile davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda; Kocaeli 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.07.2018 tarihli ve 2016/380 Esas, 2018/327 Karar sayılı ilamının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 27.06.2019 tarihli ve 2018/3409 Esas, 2019/1416 Karar sayılı ilamı ile ortadan kaldırıldığı ve 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin ikinci alt bendi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verildiği gözetilerek, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince bozmaya uygun olarak yeniden esas hakkında hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi doğru görülmeyerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D.Bölge Adliye Mahkemesince İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin 14.06.2022 tarihli ve 2022/942 Esas, 2022/1139 Karar sayılı kararı ile davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi ile bozma kararı doğrultusunda hükmün düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmiştir.

E. Üçüncü Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda; Bölge Adliye Mahkemesi gerekçeli kararında bozma ilamına uyulduğunu belirtmiş ise de verilen hüküm usul ve kanuna uygun değildir. Şöyle ki; 6100 sayılı Kanun’un 373 üncü maddesi “Bölge adliye mahkemesi, 344 üncü madde uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra Yargıtayın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir.” şeklinde olup, bu hüküm gereği Dairemiz bozma ilamı sonrası Bölge Adliye Mahkemesi kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra Dairemizin bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar vermesi gerekirken duruşma açılmadan, tarafların bozma ilamına diyecekleri sorulmadan yazılı şekilde karar verilmesi ve kabule göre de; 6100 sayılı Kanun'un 360 ıncı ve 373 üncü maddeleri ile Hukuk Genel Kurulunun 22.06.2022 tarihli, ve 2021/11-334 Esas, 2022/1021 Karar sayılı ilamı göz önüne alındığında; Bölge Adliye Mahkemesinin İlk Derece Mahkemesi kararını kaldırarak düzelterek veya yeniden esas hakkında hüküm vermesi ve bu hükmün de Yargıtay tarafından bozulması ile ilk derece mahkemesi kararı hayatiyetini kaybetmiş olduğundan Dairemizin ilamına uyan Bölge Adliye Mahkemesince uyulan bozma kararı doğrultusunda uyuşmazlığı sona erdirecek, infaza elverişli hüküm kurulması gerekirken, hayatiyetini kaybetmiş İlk Derece Mahkemesi kararı ile ilgili istinaf incelemesi yapılarak davalı idarenin istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmesi doğru görülmeyerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.

F.Bölge Adliye Mahkemesince Üçüncü Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin 16.02.2023 tarihli ve 2022/2523 Esas, 2023/306 Karar sayılı kararı ile duruşma açılarak ve bozma kararı doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf taleplerinin değerlendirilmediğini, taşınmazın tarla vasfında olduğunu, arsa olarak değerlendirilmesinin hatalı olduğunu emsal karşılaştırmasının doğru yapılmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, ...

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

4. 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesi

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Arsa niteliğindeki Kocaeli ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 107 ada 28,111 ve 114 parsel sayılı taşınmazlara 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesine ve alınan rapor uyarınca bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

3. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.