"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/596 Esas, 2023/101 Karar
KARAR : Esastan ret/ Yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/10 Esas, 2021/18 Karar
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü duruşma açılmak suretiyle kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Ankara ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 116 ada 37 parsel 116 ada 26 parselden ifraz) sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkinini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taşınmaz için davacı kurumca takdir edilen bedelleri kabul etmediklerini, bedellerin düşük olduğunu belirterek taşınmazın bütün özellikleri dikkate alınmak suretiyle gerçek kamulaştırma bedelinin tespit edilmesini, arta kalan kısım için değer kaybı hesaplanmasını, müvekkilleri aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmemesini ve yasal faiz işletilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile bu bedelin; idarenin Kıymet Takdir Komisyonu tarafından belirlenen kısmının hükmün kesinleşmesi beklenmeksizin davalı tarafa ödenmesine, geri kalan miktarın ise karar kesinleştiğinde davalı tarafa ödenmek üzere bankada üçer aylık vadeli hesapta tutulmasına ve dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile yol olarak tapudan terkinine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; kapitalizasyon faizinin hatalı olduğunu, belirlenen bedelin yüksek olduğunu, net gelirin ilçe tarım verilerine göre yüksek belirlendiğini, davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz arsa olduğu hâlde kuru tarım arazisi olarak değer biçilmesinin hatalı olduğunu, münavebeye düşük gelir getiren ürünlerin alındığını, üretim giderleri arasına korucu ücreti eklenerek net gelirin azaldığını, kapitalizasyon faizinin hatalı olduğunu, dava konusu taşınmazın konumu dikkate alınarak objektif eğer artışı uygulanması gerektiğini, kamulaştırma nedeniyle üç parçaya ayrılan taşınmazın arta kalan kısmında daha fazla değer azalışı uygulanması gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arazi niteliğindeki taşınmaza ekilebilir net ürün gelirine göre değer biçilmesi yöntem itibarıyla doğru ise de dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede yapılan kamulaştırmalar nedeniyle açılan ve Yargıtay denetiminden geçen dava dosyalarında Yargıtayca bu yörede buğday ve bostan münavebesi uygulanmasına yönelik kararlar verildiği anlaşıldığından buğday ve bostan münavebesi uygulanması suretiyle kamulaştırma bedelinin yeniden tespiti için bilirkişi kurulundan ek rapor alınmış, dava konusu taşınmazın 3. sınıf kuru arazi niteliğinde olması ve Dairenin denetiminden civardan geçen dava dosyalarında aynı nitelikteki taşınmazlarda bostanın dekar başına verim miktarı 1750 kg olarak ve kapitalizasyon faiz oranının % 5 olarak esas alındığı da gözetilerek dava konusu taşınmaz yönünden de bu verim miktarı ve kapitalizasyon faiz oranı uygulanması suretiyle birim metrekare bedeli belirlendiği, dava konusu taşınmazın kamulaştırmadan arta kalan 16.433,36 m²lik bölümünde bu kısmın bilirkişi kurulu raporunda yazılı özellikleri, yüz ölçümü ve geometrik durumu dikkate alındığında %10 oranında değer azalışı olacağı kabul edilmek suretiyle Dairece resen yapılan hesaplama sonucunda toplam kamulaştırma bedelinin hesaplandığı ve davanın mahiyeti gereği davalı davanın açılmasına kendi hâl ve davranışıyla sebebiyet vermediğinden yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilmeyeceği, dolayısıyla aleyhine vekâlet ücretine de hükmolunamayacağı dikkate alınarak, davacı idare vekilinin istinaf itirazının esastan reddi, davalılar vekilinin ise istinaf itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 356 ncı maddesi gereğince duruşma açılarak İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; esas alınan münavebe sisteminin hatalı olduğunu, bostanın yörede yaygın olarak ekilmediğini, ekte sunulan İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü yazısında belirtildiği üzere kuruda arpa, nadas ve buğday münavebesi uygulanması gerektiğini, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından buğday ve bostan münavebesi uygulanıp bostan veriminin 1750 kg alınması hatalı olup mevsim koşullarına göre yıllık verimin değiştiğini, arta kalan kısmında değer azalışı uygulanmaması gerektiğini ve idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın bedelinin düşük belirlendiğini, kamulaştırma işlemi nedeniyle kök 116 ada 26 parsel sayılı taşınmazın ifrazen 3 parçaya bölündüğünü, parsellerden 116 ada 36 parsel sayılı taşınmazın geometrik şeklinin bozulduğunu, otoyola giriş çıkışın yasaklı olduğunu, şev oluşması nedeniyle kullanım ve tasarrufunun büyük oranda kısıtlandığını, %10 olarak belirlenen değer azalışının gerçeği yansıtmadığını, iş bu taşınmazın değerinde otoyol yapımı nedeniyle büyük oranda değer azalışı meydana geldiğinden %10 değer azalışı oranının kabulünün mümkün olmadığını, diğer arta kalan parsel olan 116 ada 38 parsel yönünden benzer sebeplerle değer düşüklüğü oluşmuş olmasına rağmen değer azalışına hükmedilmemiş olmasının kanuna ve usule aykırı olduğunu, objektif değer artışı uygulanması gerektiğini, ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesi ile 11 inci ve 12 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arazi niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca olduğu gibi kullanılması hâlinde getireceği net geliri üzerinden bilimsel yolla değer biçilmesi ve kamulaştırmadan arta kalan 16.433,36 m²lik bölümünde yüzölçümü, geometrik şekli nazara alınarak uygulanan %10 değer azalışı uygulanarak adil ve hakkaniyete uygun olarak tespit edilen bedelin davalı tarafa ödenmesi ve dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile tapudan yol olarak terkinine karar verilmesi yerindedir.
3. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 tarihli, 30791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan kararı da göz önüne alınarak, davanın niteliği gereği davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi doğrudur.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davalıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
19.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.