"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1637 Esas, 2023/184 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/170 Esas, 2021/29 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin ve ecrimisilin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının Ağrı ili, ... ilçesi, ... köyü 40,42 ve 12 parsel sayılı taşınmazların maliki olduğunu, dava konusu taşınmazların Kesik çayının yatak değiştirmesi sonucunda zarar gördüğünü, büyük bir kısmının kullanılamaz hâle gelerek dere yatağı hâline geldiğini, el atılan taşınmazlar bedelinin ve ecrimisilin davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların Murat nehrinin kollarından birinin içerisinde kaldığını, ancak bu durumun sorumlusunun müvekkili olan idarenin olmadığını, meydana gelen aşınma veya toprak kazanımlarından davalı idarenin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, zira nehir akış hareketlerinin tamamen doğal seyir içerisinde gerçekleştiğini, ''Dere yatakları ve taşkınlar'' başlıklı Başbakanlık Genelgesinin 14 üncü maddesi gereğince kadastro çalışmaları sırasında dere yataklarında tabii akışa imkan verecek ve kendiliğinden oluşmuş dere yatağı kesitinin tescil dışı bırakılarak derenin tabi akışına tahsis edileceğinin düzenlendiğini, dere yatağı ile yatak kesitini doğru tespit edemeyen ve bu mekanlara tapu veren 3. Şahısların kusurundan ötürü anılan zararların meydana geldiğini, müvekkil idarenin bir kusur ya da ihmalinin bulunmadığından davacı tarafın somut olayda müvekkil idarece herhangi bir işgal olmadığından davacı yanın ecrimisil talebinin yersiz olduğunu, dava konusu taşınmazların toplulaştırma kapsamına alınacağını, bu durumun bekletici mesele yapılmasını, tüm bu sebeplerle açılan haksız davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve el atma tazminatı ile ecrimisilin davalı taraftan tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davada kamu düzenine ilişkin olan yerel mahkemenin görevli olmadığına yönelik itirazlarını yinelediklerini, söz konusu parsellerin Murat Nehrine kıyısı olduğunu ve doğal akış içerisinde olabilecek aşınmalarda veya toprak kazanımlarında da Kuruluşlarının bir kusuru veya ihmali söz konusu olmadığını, dere yatağının kadimden beri dava konusu taşınmazların içinden veya bir bölümünden geçtiğini, nehir yataklarında veya kıyısında bulunan arazilerde tabiatıyla beklenen olaylardan devletin sorumlu tutulmaması gerektiğini, ülke topraklarında dağların zirvesinden başlayarak denizlere ulaşana kadar tüm dere yataklarının aşınma ve erozyonu kontrol edecek şekilde ıslah edilmesinin çok uzun bir zaman dilimi gerektirmesinin yanı sıra astronomik bütçeler gerektirmesi sebebiyle kamu kaynaklarının mali disiplin içinde kullanılamaması ve maliyet etkin bir hizmet sunumu açısından gerçekçi ve uygulanabilir olmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda hesaplanan ve yerel mahkemece hüküm kurulan ecrimisil bedelinin kabulünün hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafın bütün iddiaları gerçek olsa ve sorumluluk DSİ'de olsa bile hükme esas alınan bilirkişi raporlarının somut gerçeklik ve objektif değerlendirmeden uzak olduğunu beyan ederek kararı istinaf etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın arazi niteliğinde olduğu kabul edilerek, net gelir esas alınarak değerinin tespit edilmesinin ve taşınmaz bedeli ile ecrimisilin davalı idareden tahsiline karar verilmesinin doğru olduğunu, bu hususta davalı idare vekilinin istinaf sebebi olarak ileri sürdüğü hususların yerinde görülmediğini, böylece mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek ve resen belirlenecek sebeplerle kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ile bedelinin ve ecrimisilin tahsili hususundadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararı.
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı.
4.2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arazi niteliğindeki dava konusu Ağrı ili, ... ilçesi, ... köyü 40, 42 ve 12 parsel sayılı taşınmazların 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca gelir metodu esas alınarak değer biçilmesi yöntem itibarıyla yerindedir.
3. Buna karşın; dava konusu taşınmazlara ilişkin 1979 yılında tanzim olunan tapulama tutanaklarının bulunduğu, tapulama tutanaklarının tetkikinde tapu kaydının mahaline uygun olduğu, taşınmazların sınırında bulunan çay ve suyun kadimden beri aynı yerden geçtiği ve yatak değiştirmediği, sabit sınırlı olduğunun tespit edildiği, dava konusu taşınmazlara ilişkin 1979 yılı öncesini de gösterecek şekilde dava tarihine kadar olan döneme ait hava fotoğraflarının dosya arasına alındıktan sonra, fotoğrometri ve jeoloji uzmanı bilirkişisi eşliğinde mahallinde yeniden keşif yapılarak ... etki alanı ve yatak değişikliği sınırlarının tespit edilerek taşınmaza ait fotoğraflarda taşınmaz sınırı ile el atılan bölüm sınırının işaretlenmesi, kadastro tespit tutanaklarındaki yüz ölçümü de dikkate alınarak, taşınmazların kullanılamaz duruma gelen kısmının, süreklilik gösterip göstermediği hususunda ayrıntılı açıklama yapılarak, ilk kadastro tespit tarihinden dava tarihine kadar olan dönemde taşınmazda gerçekleşen değişimi ve sebeplerinin açıklattırılarak el atmanın varlığının tereddüte mahal verilmeyecek şekilde tespit edilmesinin ardından, el atma tarihinin somut olarak tespit edilerek varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
23.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.