"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/441 E., 2022/513 K.
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkin davada, verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı idare vekilince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Bursa ili, ... ilçesi, ... köyü 120 ada 76 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar ... vd. vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde iddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği, dayanılan hukuki sebepler açıkça belirtilmediğini bu nedenle davanın reddini talep ederek esasa ilişkin olarak idarece belirlenen bedelin düşük olduğunu ileri sürmüştür.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 07.07.2014 tarihli ve 2014/45 Esas, 2014/285 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile bu bedelin davalı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 07.07.2014 tarihli ve 2014/45 Esas, 2014/285 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı idare ve davalılar ... vd. vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda; 2942 sayılı Kanun'un 15 inci maddesinin son fıkrası hükmüne göre, bilirkişilerce aynı Kanun'un 11 inci maddesinin (f) bendi hükmü gözetilerek yapılacak değer tespitinde, idarece belgelerin mahkemeye verildiği günün (dava tarihinin) esas tutulacağı öngörülmüştür. Somut olayda kamulaştırma belgeleri 07.02.2014 tarihinde mahkemeye verilmiş olduğundan değerlendirmenin 2014 yılına ait verilerin esas alınarak kamulaştırma bedelinin tespit edilmesi gerekirken, bilirkişi kurulunca değerlendirme tarihinin 2013 yılı kabul edilerek taşınmazın değerlendirilmesinde 2013 yılı verilerinin esas alınması suretiyle bedel belirlenmiş olması, dava konusu taşınmazın tapu kaydında yer alan ipotek şerhinin tespit edilen kamulaştırma bedeline yansıtılmamış olması ve Mahkemece hüküm altına alınan ve bankaya yatırılan bedelin davalıya ödenmesine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, infazda tereddüt yaratacak şekilde "Tespit ve bloke edilen bedelin birer aylık kendiliğinden uzayan vadeli hesapta tutulmasına, bedelin talep halinde davalıya ödenmesine" şeklinde karar verilmesi doğru görülmeyerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 09.05.2018 tarihli ve 2017/411 Esas, 2018/310 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 09.05.2018 tarihli ve 2017/411 Esas, 2018/310 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı idare ve davalılar ... vd. vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairece yapılan inceleme sonucunda, Mahkemece verilen ilk karar davalılardan ..., ... ve ... vekilince temyiz edilmiş olup, ilk kararda tespit edilen kamulaştırma bedeli, kararı temyiz etmeyen davalı yönünden kesinleşmiş olduğundan ilk kararı temyiz etmeyen davalı yönünden ilk kararda tespit edilen bedelin davacı idare lehine usuli kazanılmış hak oluşturduğundan bozmadan sonra sadece ilk kararı temyiz eden davalıların payı hesaplanarak bu miktarın bloke ettirilip adı geçenlere ödenmesine ve ilk kararı temyiz etmeyen davalı yönünden bozmadan önceki miktara göre hüküm kurulması gerektiği düşünülmeden bozmadan sonra tespit edilen bedel üzerinden tüm davalıların payını kapsar şekilde karar verilmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan kararı da göz önüne alınarak, davanın niteliği gereği davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi doğru görülmeyerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar
Mahkemenin 07.12.2022 tarihli ve 2022/441 Esas, 2022/513 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın sulu olarak nitelendirilmesinin hatalı olduğunu, bedelinin yüksek belirlendiğini ve davanın niteliği gereği kendini vekille temsil ettiren her iki tarafa da vekâlet ücreti verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arazi niteliğindeki Bursa ili, ... ilçesi, ... köyü 120 ada 76 parsel taşınmaza 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir esas alınarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
3.İlk kararda tespit edilen kamulaştırma bedeli, kararı temyiz etmeyen davalı yönünden kesinleşmiş olduğundan ilk kararı temyiz etmeyen davalı yönünden ilk kararda tespit edilen bedelin davacı idare lehine usuli kazanılmış hak oluşturduğundan bozmadan sonra sadece ilk kararı temyiz eden davalıların payı hesaplanarak bu miktarın bloke ettirilip adı geçenlere ödenmesine ve ilk kararı temyiz etmeyen davalı yönünden bozmadan önceki miktara göre hüküm kurulması yerindedir.
4. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan kararı da göz önüne alınarak davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi yerindedir.
5.Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla, ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Davacı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
13.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.