Logo

5. Hukuk Dairesi2023/4440 E. 2023/11346 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kesinleşmiş orman tahdit sınırları içinde kalan taşınmaz nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazın arazi niteliğinde kabul edilerek gelir metoduna göre değerinin tespitinde ve 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemesi gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/395 Esas, 2023/385 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Gölcük 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/24 Esas, 2022/27 Karar

Taraflar arasındaki kesinleşmiş orman tahdit sınırları içinde kalan taşınmaz nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu Kocaeli ili, Gölcük ilçesi, ... köyü 125 ada 14 parsel sayılı taşınmazın kesinleşmiş orman tahdit sınırları içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; idari yargının görevli olduğunu, davanın zamanaşımı ve husumet nedeniyle reddi gerektiğini ve tazminat şartlarının oluşmadığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın davalı ... Genel Müdürlüğü yönünden husumetten reddine, davalı Hazine yönünden kabulüne, dava konusu taşınmazın orman sınırları içinde kalan kısmının bedelinin 10.04.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı ...'ya ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; görev, zamanaşımı ve husumet itirazlarını tekrar ettiklerini, ıslah edilen kısım için ıslah tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesi gerektiğini, Devletin davacıların taşınmazına ilişkin tapu sicilini tutarken herhangi bir yanlışlığa sebebiyet vermediğinden onları maddi olarak bir zarara da uğratmadığını, tazminat şartlarının oluşmadığını, taşınmazın değerine %60 objektif değer artış oranının uygulanmasının yerinde olmadığını, davacıların halen taşınmazın maliki olduklarını, taşınmazın m² rayiç bedelinin bilirkişiler tarafından fahiş olarak belirlendiğini, kapitalizasyon faiz oranının yüksek tutularak tazminat hesaplaması yapılmasının doğru olmadığını, davacı ..., ... ve ... arasında usulüne uygun olarak düzenlenmiş bir temlikname bulunmadığını, temlikname Borçlar Kanunu'nun aradığı şekil şartlarına uygun yapılmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacılar vekilinin talebine göre değerlendirme tarihinin tapu iptal tescil davasının kesinleşme tarihi olarak alınması ve bu tarihten faize hükmedilmesi yerinde olup taşınmazın arazi niteliğinde kabul edilerek gelir metoduna göre değerinin tespit edilmesinde, hükme esas alınan bilirkişi raporunda taşınmazın bulunduğu bölgedeki coğrafi durum ve toprak yapısı itibarıyla kapitalizasyon faiz oranının %4 alınmasında ve taşınmazın konumu ile taşınmazı o bölgedeki diğer taşınmazlardan ayıran özelliklerde gözetilmek suretiyle objektif değer artış oranının %60 uygulanmasında bir isabetsizlik görülmemiş olup, 2019 yılı için belirlenen m² birim fiyatı da bölge rayiçlerine uygun bulunduğundan davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki sebepleri ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosya içeriğinden dava konusu Kocaeli ili, Gölcük ilçesi, ... köyü 125 ada 14 parsel sayılı 22.344,83 m² alanlı taşınmazın 3/4 oranındaki hissesinin davacılar tarafından 25.08.1975 tarihinde satın alındığı, dava konusu taşınmazın tapu kaydına 27.09.1996 tarihli “Orman Sınırları İçinde kalmaktadır.” ve 18.07.2013 tarihli “Taşınmazın tamamı ... Devlet Ormanı II. sınırları içinde kalmaktadır.” şeklindeki şerh düşüldüğü, Gölcük 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/10 Esas sayılı dosyasında ise tamamının tapu kaydının iptali ile orman olarak Hazine adına tesciline karar verilerek 10.04.2019 tarihinde kesinleştiği, davacıların 02.02.2021 tarihinde eldeki davayı açtığı anlaşılmıştır.

3. Dava konusu taşınmazın hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine göre arazi olarak kabul edilerek gelir metodu esas alınarak değer biçilmesinde ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Her ne kadar davacı ... ¼ payını 27.10.2015 tarihli temlikname ile davacı ...’e, ...’in ise 04.11.2020 tarihli temlikname ile davacı ...‘a temlik ettiği anlaşılmakta ise de, temyiz edenin sıfatı nazara alındığında temlik eden ile temlik alanlar arasındaki hukuki ilişkinin geçerli olup olmadığı hususu irdelenmemiş, bedelin tapu maliki ...’ya ödenmesi uygun görülmüştür.

5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.