"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/265 Esas, 2022/422 Karar (Birleştirilen Büyükçekmece 6. Asliye Hukuk Mahkemesi 2017/596 Esas sayılı dosya)
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsiline ilişkin asıl ve birleştirilen davalarda verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk DereceMahkemesi kararı davalı idare ve davacılardan ... ile ... vd. vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili asıl ve birleştirilen dava dilekçelerinde özetle; dava konusu İstanbul ili, Esenyurt ilçesi, ... köyü 389 (ifrazla 1463) parsel sayılı taşınmazın usulüne uygun kamulaştırılmaksızın davalı idarece fiilen el atıldığından bahisle kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir .
II. CEVAP
Davalı idare vekilinin cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz hakkında Petrol İşleri Genel Müdürlüğünün 25.07.1987 tarihli ve 231 sayılı kamulaştırma kararı alındığını, akabinde o dönemdeki mevzuat olan 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) çerçevesinde Kıymet Takdir Komisyonu oluşturulacak belirlenen kamulaştırma bedeli 11.05.1987 tarihinde Büyükçekmece ... Bankasına yatırıldığını, bu nedenle davacının haksız, hukuki dayanaktan yoksun usul ve kanunlara aykırı davasının reddine karar verilmesinin talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 25.02.2019 tarihli ve 2016/412 Esas, 2019/88 Karar sayılı kararı ile asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 23.02.2021 tarihli ve 2019/1414 Esas, 2021/246 Karar sayılı kararı ile arsa niteliğindeki taşınmaza mahallinde yapılan keşif sonucu emsal karşılaştırması yapılarak değer biçen, usul ve kanuna uygun olarak düzenlenen bilirkişi raporuna göre el atma bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesi doğru olduğu gibi 14.05.2018 tarihli bilirkişi raporu ile davacılar murisi ile kayıt malikinin aynı kişi olduğunun ispatlandığı, taşınmazın bilirkişi raporunda tespit edilen niteliğine göre belirlenen bedelinin uygun olduğu, böylece Mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V.BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dosya içindeki kamulaştırma evraklarının tebligat parçalarından davacılar murisi Süleyman'a bizzat tebliğ edildiği anlaşıldığından, gerek 1/2 gerekse de 2/4 Mustafa payı yönünden kamulaştırma kesinleştiğinden mirasçıları olan davacılar yönünden 2942 sayılı Kanun'un 14 üncü maddesindeki 30 günlük hak düşürücü süre içinde açılmadığı anlaşıldığından asıl dava ile birleştirilen davada davacı ... yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği gibi birleştirilen davanın davacısı ...'a yapılan kamulaştırma evrakının tebligatının geçerli olup olmadığı hususunda taraflardan tüm delilleri toplanarak araştırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle Bölge Adiye Mahkemesi kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B.İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare ve davacılardan ... ile ... vd. vekilleri temyiz itirazında bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacılar ... vd. vekili temyiz dilekçesinde özetle; eldeki davada tapu kayıt maliki muris ...'ye usulüne uygun tebligat olmadığı hâlde, tapu kayıt maliki ...'ın kendi payı için yapılan tebligatın ...'den intikal eden pay için geçerli olduğunun kabulünün doğru olmadığını, ...'a ... mirasçısı olarak pay oranları ve yüzölçümü belirlenerek ayrıca tebligat yapılması gerekirken kişinin kendi hissesi için yapılan tebligatı mirastan gelen payı içinde geçerli kabul etmenin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davacı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; kamulaştırma kararına ilişkin tebligatın tapu kayıt maliki murisleri ...'ye değil, mirasçısı olmayan yanlış kişilere yapıldığını, tapu kayıt maliki muris ...'a kendi payı için yapılan tebligatın dışında ayrıca ... mirasçısı olarak açıkca tebliğat yapılması gerektiğini, bu nedenle açtıkları davanın kabul edilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin yatırıldığına dair 14.07.1987 tarihli ve 140 sayılı yazının tapu kayıt maliklerinden ...'a elden tebliğ edildiğini, aynı gün de ... tarafından bedelinin bankadan çekildiğini, davacıların taraf olduğu Çatalca 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1988/40 Esas, 1988/102 Karar sayılı kararı ile davalı idare adına tesciline karar verildiğini, kararın davacılara tebliğ edildiğini ve sonrasında tapuda davalı idare adına tescil edildiğini, davacıların 35 yıl sonra talepte bulunmalarının gerek mevzuata gerek objektif iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu, davacıların tamamı için davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin idareden tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kanun'un mülga 25 inci, 13 üncü ve 14 üncü maddeleri.
5. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosya içindeki bilgi ve belgelere göre; ... Bankasına hitaben ihtilafsız bedelin tapu harcı kesildikten sonra hak sahiplerine ödenmesine ilişkin 14.07.1987 tarihli yazıda Aziz oğlu Niyazi Önal'ın yazının aslını elden aldığına dair imzalı beyanı olmasına rağmen bankaya yazılan müzekkere cevabında birleştirilen davanın davacısı ...'a ödendiğine dair herhangi bir belgeye rastlanamadığının bildirilmesi karşısında kamulaştırma bedelinin ödendiğinin ispat edilemediğinin kabulü gerektiği gibi birleştirilen davanın davacısı ...'a kamulaştırma evrakının usulüne uygun tebliğ edilmediği anlaşıldığından dava konusu taşınmazdaki payı karşılığına hükmedilmesi doğrudur.
3. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacılardan ... vd. ile ... ve davalı idare vekillerinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden usul ve kanuna uygun olan İlk Derece Mahkemesi kararının ONANMASINA,
Taraflardan peşin alınan temyiz harçlarının Hazineye irat kaydedilmesine,
28.11.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
2019 yılında 7201 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun (2942 sayılı Kanun) eklenen Ek Madde 3’ün birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümleleri mülga 6830 sayılı Kanun ve 2942 sayılı Kanun’un mülga 16 ncı ve 17 nci maddelerine göre usulüne uygun kamulaştırılıp, idareler adına tescil edilen ancak bedelleri eski malikleri adına bankaya yatırıldığı halde hak sahiplerine ödenmeyen taşınmazların kamulaştırma bedellerinin belirlenmesi yöntemini düzenlemektedir. 7201 sayılı Kanunun 7 nci maddesi ile getirilen 2942 sayılı Kanun’un Geçici 15 inci maddesinin 2 nci fıkrası ise Ek Madde 3 ün birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin derdest davalarda da uygulanmasını öngörmektedir. Bu düzenleme Dairemizin de kabulünde olduğu üzere; hukuka uygun geçerli bir kamulaştırma bulunmadan ve mülga 16 ncı ve 17 nci maddelerde belirtilen şartlar yerine getirilmeden tescil kararı verilmiş taşınmazlara ilişkin olarak açılan kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı davaları kapsamamaktadır (Yargıtay 5. Hukuk Dairesi, 16.01.2020 tarihli ve 2019/7050 Esas, 2020/577 Karar sayılı kararı).
Yukarıda anılan Dairemiz kararından sonra bu tür kamulaştırmasız el atma sayılabilecek halleri de kapsamak üzere TBMM tarafından 2942 sayılı Kanun'un Ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına 2021 yılında 7327 sayılı Kanun’un 20 nci maddesi ile eklenen, 3 üncü cümle ile usulsüz kamulaştırma işlemlerine rağmen idare adına tescil edilen taşınmazların değerinin tespitinde de 1 inci ve 2 nci cümlelerde belirtilen usulün uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Bununla birlikte 2942 sayılı Kanun’un Geçici Madde 17 hükmü de 7327 sayılı Kanun'un 22 nci maddesiyle ihdas edilmiş olup 2942 sayılı Kanun'un Ek Madde 3 hükmünün usulsüz kamulaştırmalarda bedel tespiti yöntemini düzenleyen birinci fıkrasının 3 üncü cümlesinin derdest davalarda da uygulanmasını hüküm altına almaktadır.
Bir şeyin bütünü ifade edildiğinde, bütünü ile birlikte onun parçalarının da tek tek sayılması gerekmez. Eğer 2942 sayılı Kanun'un Ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümleleri mülga 16 ncı ve 17 nci maddelere göre yapılan bütün tescil hallerini kapsıyor olsaydı, aynı maddeye 3 üncü cümle eklenmez ve 2942 sayılı Kanun'un geçici 17 nci maddesi ihdas edilmezdi.
2942 sayılı Kanun’un geçici 15 inci ve geçici 17 nci maddelerinin her ikisinin de özel hüküm olduğu; Geçici Madde 17 nin sonraki hüküm olduğu da nazardan uzak tutulmamalıdır.
Somut olayımızda nazara alınacak hükümlerden;
2942 sayılı Kanun'un geçici 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “...ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak...” ibaresi Anayasa Mahkemesi'nin 04.05.2023 tarihli ve 2019/93 Esas, 2023/87 Karar sayılı kararıyla iptal edilmek suretiyle, 2942 sayılı Kanun'un ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin derdest davalarda uygulanamayacağı öngörülmüş ise de; bahse konu iptal kararından etkilenebilecek derdest davalar, mülga 16 ve 17 nci maddelere göre usulünce kamulaştırılıp da bedeli malikleri adına bankaya yatırılmış olduğu halde hak sahiplerine ödenmeyen bedellere ilişkin olanlardır.
Bu yöntemin usulsüz kamulaştırmada bedel tespitine ilişkin derdest davalarda uygulanmasını engelleyecek bir iptal kararı ise söz konusu değildir. Zira dava tarihi itibariyle...” ibaresi hariç 2942 sayılı Kanun'un Ek Madde 3 hükmünün kalan kısmı yönünden bir iptal durumu söz konusu olmayıp Ek 3 üncü madde hükmü değer tespiti yöntemi yönünden halen yürürlüktedir. 2942 sayılı Kanun'un Geçici Madde 17 hükmü yönünden de herhangi bir iptal durumu söz konusu olmayıp bu madde hükmü de halen yürürlüktedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya baktığımızda da birleştirilen davanın konusunun usulsüz kamulaştırmada bedel tespitine ilişkin olduğu ve bu davada da 2942 sayılı Kanunun geçici 17 nci maddesi, aynı Kanunun ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 3 üncü cümlesi ile bu cümlenin atfıyla aynı fıkranın 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin uygulanması gerektiği, gulama yapılırken de; Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest dosyalar yönünden de uygulanmaları gerekeceğinden davaya konu taşınmazın idare adına tescil edildiği tarih(somut olayımızda 21.11.1988 tarihi), değerlendirme tarihi olarak esas alınmak ve o tarihteki nitelikleri de gözetilmek suretiyle tespit edilecek bedelin TÜİK tarafından açıklanan Yİ-ÜFE Endeksi Tablosundaki değişim oranları esas alınmak suretiyle “KARAR TARİHİ” itibarıyla güncellenmesi sonucu ortaya çıkan bedelin hak sahibine ödenmesi gerektiği düşüncesinde olduğumuzdan;
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre Sayın çoğunluğun; asıl dava ile birleştirilen davanın davacısı ...'ın talep ve davası hakkındaki tespit, görüş ve kararları ile “birleştirilen davanın davacısı ...’a kamulaştırma evrakının usulüne uygun tebliğ edilmediğine” ilişkin tespit ve görüşlerine katılmakla birlikte, davacı ...’a ödenecek olan tazminat(kamulaştırmasız el atma tazminatı) bedelini yukarıdaki paragrafta izah edildiği gibi hesaplamayıp, birleştirilen Büyükçekmece 6 nci Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/596 Esas sayılı dava dosyasının dava tarihi olan 29.11.2017 tarihi itibarıyla dava konusu taşınmazın birim metrekare fiyatını nazar-ı itibara alarak hesaplama yapan, bilirkişi kurulunun raporunu esas alan ve böylelikle de davalı tarafın daha fazla tazminat bedeli, harç ve vekalet ücreti ödemesine imkan veren, ilk derece mahkemesinin usul ve yasaya aykırı olan, davacı ... yönünden davanın kabulüne ilişkin kararının ONANMASI'na ilişkin görüşüne katılmıyoruz.