Logo

5. Hukuk Dairesi2023/4783 E. 2023/12032 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kesinleşen orman tahdidi içinde kalan taşınmaz nedeniyle uğranılan zararın tazmini davasında, tazminat miktarının belirlenmesi ve faiz başlangıç tarihi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca, tapu kaydının davacı adına olduktan sonra orman tahdidi nedeniyle oluşan zararın, emsal taşınmazlar gözetilerek hesaplanması ve faizin dava tarihi ile ıslah tarihi esas alınarak belirlenmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı değerlendirilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/274 Esas, 2023/287 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kandıra Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/298 Esas, 2021/80 Karar

Taraflar arasındaki çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman tahdidi içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların maliki olduğu Kocaeli ili, Kandıra ilçesi, ... Mahallesi, 65 ada 185 parsel sayılı taşınmazın Kandıra Orman İşletme Müdürlüğünce yapılan orman tahdit çalışmaları sonucunda tapu kaydının tamamına şerh konulduğu ve arsa vasfında olan taşınmazın imar düzenlemesi dışında kaldığını, bu durumun mülkiyet hakklarını ihlâl ettiğini belirterek uğradıkları zararın tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; süresinde açılmayan davanın reddini ayrıca davanın husumet yönünden reddini talep ederek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptal edilerek Hazine adına tescili talebinin Orman Genel Müdürlüğünce yapıldığını, Orman Genel Müdürlüğü 5018 Sayılı Kanunu’nun II Nolu cetvelinde yer alan özel bütçeli kuruluşlardan olup ormanların tasarruf hakkı Orman Genel Müdürlüğünün yetkisinde olduğundan aleyhe açılan tazminat davasının bu açıdan husumet yönünden reddi gerektiğini, ormanların kamu malı niteliğinde, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu ve özel mülkiyete konu olamayan taşınmazlar her nasılsa özel mülk olarak tapuya tescil edilmişler olsalar bile bu durum taşınmazın niteliğini değiştirmeyeceğinden tescil işlemi yok hükmünde olduğunu bu nedenle haksız davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne ve tespit edilen bedelin dava dilekçesinde talep edilen miktarına dava tarihinden, ıslah dilekçesi ile talep kısmına ise ıslah tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; ıslahla artırılan bedel için dava tarihinden itibaren faiz talep ettiklerini ancak mahkemece taleplerinin göz ardı edilerek Kandıra ... Mahallesi 65 ada 185 parsel sayılı taşınmazın tazminat bedelinin artırılan 1.143.200,00TL'si için ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verildiğini, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereği açılan tazminat davalarında gerçek zararın belirlenmesi zararın oluştuğu tarihe göre belirlendiğini, tapunun iptali halinde tapunun elden çıkmasının kesinleştiği tarih olup tapu iptali ve tescil davasının kesinleşme tarihi gerçek zararın oluştuğu tarih olup tazminatın belirlenmesi ve faiz işletilmesinin bu tarihe göre olması gerektiğini, haksız fiilden kaynaklanan bu davalarda faiz ıslahla artırılan bedel için dahi dava tarihinden itibaren işleyeceğini bu hususun göz ardı edilerek ve talebe aykırı olarak ıslahla artırılan bedel için ıslah tarihinden faiz işletilmesinin yerinde olmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dava konusu taşınmazın tazminat miktarı olan toplam 1.153.200,00TL'nin dava tarihi olan 04.08.2017 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle ; dava konusu olayın İdari Yargının görev alınına girdiğini ve görev yönünden reddi gerektiğini, dava konusu taşınmazın normal koşullarda serbest piyasada bu denli yüksek bedele alıcı bulmasının mümkün olmadığını, davacı vekilince verilen ıslah dilekçesini kabul etmediklerini, kabul sayılmamakla birlikte taşınmazların dava tarihindeki değeri 1.153.200,00 TL olarak belirlendiğini, 1.189.328,00 TL ye ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesinin doğru olmadığını, davacının bozmadan önce zaten ıslah talebinde bulunduğu için 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) ilgili hükmüne göre ikinci defa ıslah talebinde bulunamayacağını, ancak yeni bir dava açarak birleştirme talebiyle birlikte ıslah talebinde bulunabileceğini, davanın Hazine yönünden pasif husumetten reddi gerektiğini, dava konusu taşınmazın orman sınırları içinde kaldığı şerhinin Orman Genel Müdürlüğü tarafından konulduğundan husumetin Orman Genel Müdürlüğüne yöneltilmesi gerektiğini, eksik inceleme ve araştırmaya dayanılarak hazırlanan bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu, arsa alanı için hesaplanan rayiç bedelin çok yüksek hesaplandığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arsa niteliğindeki dava konusu taşınmazın değerinin emsal karşılaştırma yöntemiyle, 04.08.2017 tarihi itibarıyla 150 TL olarak tespit edilen m² birim fiyatı bölgenin rayiçlerine uygun olduğundan taraf vekillerinin tazminatın miktarına yönelik istinaf itirazları yerinde görülmediğinden, davacı vekilinin ıslah talebine bağlı kalınarak faiz başlangıç tarihlerinin dava ve ıslah tarihi olarak ayrı alınması da yerinde olduğundan davacı vekilinin bu hususa yönelik istinaf itirazı da yerinde görülmeyerek, ilk derece mahkemesinin kararı hem maddi olay, hem de hukuka uygunluk yönünden incelenmiş olup, esası etkileyen bir usul hatası bulunmadığı, vakıa tespitlerinin tam ve doğru olarak yapıldığı, maddi hukuk normlarının doğru olarak uygulandığı, delillerin değerlendirilmesinde de usule aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, taraf vekillerinin istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu Kocaeli ili, Kandıra ilçesi, ... Mahallesi, 65 ada 185 parsel sayılı, 7688,00 m² yüzölçümlü taşınmazı tapu maliklerinin 14.09.1977 tarihinde tesis kadastrosu ile davacılar ve mirasçıları adına tescil edilmiştir. Orman Genel Müdürlüğü tarafından yapılan orman tahdit çalışmaları sonucu dava konusu taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine şerh konularak tamamının orman alanı içinde kaldığını, dava konusu taşınmazın tapu kaydının halen davacılar adına olduğu, eldeki davanın 04.08.2017 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.

3. Dava konusu taşınmaza şerhin davacıların mülkiyet hakkının tesisinden sonra konulduğundan arsa niteliğindeki taşınmaza aynı mahallede bulunan emsal taşınmaz ile karşılaştırma yapılarak değer biçilmesine ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 inci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline ilişkin ilk derece mahkemesinden verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usûl ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı ... harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına, davacılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.