"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/257 Esas, 2023/74 Karar
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili ve ecrimisil istemine ilişkin asıl ve birleştirilen davalarda verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın kabulüne ve birleştirilen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacılar vekili asıl dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin muris ...'nun mirasçıları olduklarını, Muğla ... Menteşe ilçesi ... Mahallesi Sümüklü mevkiinde kain 1 ada 14 parsel sayılı 3840 m²lik taşınmazın tamamının maliki olduklarını, taşınmazın bir kısmının Aydın Muğla Karayolu üzerinde yol olarak bir kısmının ise park alanı olarak davalı belediyelerce kullandığını, kamulaştırma yapılmadan el atıldığını, müvekkiline ise konuya dair herhangi bir tebligatın yapılmadığını, taşınmazın tamamının davalıların kullanımında olduğunu herhangi bir şekilde müvekkili tarafından kullanılmasının imkanının bulunmadığını, müvekkili tarafından 13.04.2015 tarihinde davalı ... Belediyesine kanuna uygun olarak taşınmazın tamamının kamulaştırılması, uzlaşma yoluna gidilmesi ve bedelin ödenmesi konusunda başvuru yapıldığını, ancak kamulaştırma işlemine başlanamayacağını belirterek talebin reddedildiğini, yine aynı tarihte aynı dilekçenin Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığına sunulduğunu, taşınmazın içerisinde geçen Aydın Muğla
Karayolunun 21.04.1969 tarihli istimlak ve kamu yararı kararına istinaden Karayolları Genel Müdürlüğü 2. Bölge Müdürlüğü'ne ait olduğunu, bu nedenle kamulaştırma talebinin buraya yapılması gerektiğini bildirerek talebini reddettiğini, ancak müdürlük yolun idareleri altındaki yol ağının dışında kaldığı gerekçesiyle talebi reddettiğini, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) mal sahiplerine idareye başvuru şartı getirdiklerini ve müvekkillerinin bu Kanun'a göre gereğini yaptıklarını, aynı kanun idareye 6 aylık süre içinde uzlaşmaya davet etme yükümlülüğü verirken davalıların bunun gereğini yerine getirmediğini, bu nedenle Muğla ili, Menteşe ilçesi, ... Mahallesi Sümüklü mevkiinde kain 1 ada 14 parsel sayılı 3840 m²lik taşınmazın 2942 sayılı Kanun hükümleri kıyasen uygulanarak tespit edilecek değerin tam ve kesin olarak belirlenmesinin mümkün olduğu anda artırılmak üzere kamulaştırmasız el koyma karşılığı olan bedelin ve taşınmazın davalı belediyece haksız olarak kullanılmasından kaynaklanan zaman aşımı süresi içinde hak edilmiş olan ecrimisil için şimdilik 1.000 TL'nin başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idarelerden tahsili ile yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davacılar vekili birleştirilen Muğla 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/145 sayılı dosyasındaki dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin muris ...'nun mirasçıları olup Muğla ili, Menteşe ilçesi, ... Mahallesi Sümüklü mevkii 1 ada 14 parsel sayılı 3840 m²lik taşınmazın malikleri olduklarını, söz konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atılması nedeniyle Muğla 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/31 Esas sayılı dosyasında dava açıldığını, kısmen kamulaştırılan 1741,15 m²lik kısım için 1.830.592,88 TL el atma bedeli ve 45.502,63 TL ecrimisil bedeli olduğunun tespit edildiğini, ilgili dosyanın daha önce görevsizlik nedeniyle Yargıtay incelemesinden geçtiğinden Yargıtay bozma ilamı sonrasında ıslah olamayacağından fazlaya dair talepleri açısından işbu davanın açılması zorunluluğu doğduğunu beyan ederek mahkemece taşınmaz için belirlenen el atma bedelinin ve ecrimisil bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ... cevap dilekçesinde; davanın konusu itibarıyla idari yargının görev alanına girdiğinden yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, dava konusu taşınmazın İmar İskan Bakanlığı Mesken Genel Müdürlüğü tarafından onaylanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planında yol ve park alanında kaldığını, imar planının 29.01.1982 tarihinde kesinleştiği ve İller Bankası tarafından yapıldığının tespit edildiğini, İdare Mahkemelerinde açılması gereken iş bu davada yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, davacıların dava konusu parselin kamulaştırma bedelinin ödenmesine yönelik olarak 13.04.2015 tarihli dilekçe ile müracaat ettiklerini, Karayolları 2. Bölge Müdürlüğü'nün yazısında bahse konu 1 ada 14 parsel nolu 3840 m² yüzölçümlü taşınmazın 460 m²lik kısmı için 04.08.1966 tarihli ve 1966/176 sayılı kamu yararı kararı, arta kalan 3380 m²lik kısmı için ise 21.04.1969 tarihli ve 1969/63 sayılı kamu yararı kararı alındığını, taşınmazın tamamının Yatağan Muğla yolunun yol ve yol emniyet sahası için oluşturulan kamulaştırma koridoru içinde kalmaktadır şeklinde cevap verildiğini, dava konusu taşınmazın yol olan kısmı ile ilgili olarak doğru muhatabın belirlenmesi için yolun müvekkil idarenin mi yoksa Karayolları Genel Müdürlüğünün mü yetki ve sorumluluğunda olduğuna yönelik araştırma yapılması gerektiğini, ecrimisil taleplerine yönelik zaman aşımı taleplerinin olduğunu, öncelikle dava konusu idari yargının görev alanında olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesini, mahkeme görevli olduğu kanaatinde ise husumet itirazlarının değerlendirilmesini, husumet itirazlarının kabul görmemesi halinde usul ve kanuna aykırı davanın reddi ile mahkeme masrafları ve avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı ... cevap dilekçesinde özetle; davanın müvekkil Belediye yönünden reddinin gerektiğini, Muğla ili, Menteşe ilçesi, ... Mahallesi Sülüklü mevkii 1 ada 14 parsel numaralı 3840 m²lik taşınmazın onaylı imar planında yol ve park alanında kaldığını, ilgili parselin imar planında yol olarak ayrılan yaklaşık 1400 m²lik kısmının Abdi İpekçi caddesi olarak kullanıldığını, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığının 10.03.2015 tarihli ve 64 sayılı Meclis Kararına istinaden Büyükşehir Belediye Başkanlığının hizmet ve yetki alanı içerisinde kaldığını, bu nedenle dava konusu parselin müvekkil Belediyenin yetkisi dışında kaldığını, onaylı imar planında dava konusu taşınmazın park olarak ayrılan kısmında yaklaşık olarak 30 adet çam ağacı bulunduğunu, diğer kısımda çevrede oturan vatandaşlar tarafından özel araçlarını park etmek sureti ile kullandıkları küçük bir otopark bulunduğunu,
dava dilekçesinde talep edilen ecmisilin hiç bir dayanağının bulunmadığını, davacı tarafın kamulaştırmasız el atma iddiasıyla tazminat ve ecrimisil talebinin hakkaniyete uygun olmadığı gibi iyi niyetle de bağdaşmadığını, bu nedenle açılan davanın reddine karar verilmesini yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece 26.02.2016 tarihli ve 2016/41 Esas, 2016/125 Karar sayılı kararı ile imar uygulamalarından kaynaklı kısıtlamalar için idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle davanın yargı yolu bakımından reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda, davacılar tarafından dava konusu taşınmaza davalı idarece el atıldığından bahisle dava açıldığı ve dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgelerden dava konusu taşınmaz üzerinde fiili olarak yol ve park olduğu anlaşılmakla, mahallinde keşif yapılmak suretiyle dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan yolun ve parkın hangi belediyenin sorumluluğunda olduğunun tespiti ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi ve 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Kanun'un 21 inci maddesi ile 2942 sayılı Kanun'un geçici 6 ncı maddesinde yapılan değişiklik gereğince görevsizlik kararı verilmiş olup, idare lehine vekâlet ücreti takdir edilmemesi gerektiğinin gözetilmemesi doğru görülmediğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Birinci Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar
Mahkemenin 26.02.2020 tarihli ve 2019/31 Esas, 2020/35 Karar sayılı ilâmı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar ve davalı ... vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairece yapılan inceleme sonucunda;dava konusu taşınmaz ile hükme esas alınan raporda emsal olarak incelenen taşınmazın değerlendirme tarihi olan 2016 yılı Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından resen belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerlerinin, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden; yine dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi itibarıyla emsal taşınmazın da satış tarihi itibarıyla imar parseli mi, yoksa imar planına dahil olmakla birlikte olduğu gibi bırakılan kadastro parseli mi olduğu ve imar parseli ise kesilen, değil ise kesilecek düzenleme ortaklık payı oranı ilgili Belediye İmar Müdürlüğü ile Tapu Müdürlüğünden ayrı ayrı sorulup rapor denetlenmeden hüküm kurulması, ecrimisile yönelik talep bakımından; arsa niteliğindeki taşınmazın bulunduğu mevkideki diğer arsaların dava tarihinden geriye doğru ecrimisil istenen süre içinde kiraya verilip verilmedikleri, veriliyor ise nasıl ve ne şekilde kiraladıklarının taraflardan delilleri sorulmak suretiyle tespit edilmesi, varsa emsal kira sözleşmesi temin ettirilerek ecrimisil bedelinin hesaplanması gerekirken, bu yönteme uygun olmayan, soyut bir şekilde ecrimisil hesabı yapan rapor esas alınarak hüküm kurulması, dosyadaki 16.04.2015 tarihli Menteşe Belediyesinin yazısında dava konusu taşınmazın yol olan kısmının Muğla Büyükşehir Belediyesi kalan kısmının ise Menteşe Belediyesinin sorumluluğunda olduğunun belirtildiği hususları doğrultusunda; dava konusu taşınmazın nihai imar durumunun detaylı olarak ilgili belediyelerden ayrı ayrı sorularak sorumluluğun, el atılan alanların her biri yönünden ve proje bütünlüğü esasları değerlendirilerek tespit edilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması, dosyadaki 16.04.2015 tarihli Menteşe Belediyesinin yazısında dava konusu taşınmazın yol olan kısmı dışındaki alanın Menteşe Belediyesinin sorumluluğunda olduğu ve yeşil alanda kaldığının belirtildiği, keşifte, dava konusu taşınmazın bir kısmının çam ağaçları ile kaplı olduğunun gözlendiği ve hükme esas alınan fen bilirkişisi raporunda da dava konusu taşınmazın 1648,40 metrekaresinin ağaçlık alanda kaldığının belirtildiği hususları beraber değerlendirildiğinde bu alana fiilen el atma olduğu sonucuna varıldığından sorumlu idarenin tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ve eksik inceleme ile ağaçlık alanın bedeline hükmedilmemesi ve dava açıldığı tarihte taşınmaz değerinin davacı tarafça tam ve kesin olarak belirlenmesi mümkün olmadığından dava 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (6100 sayılı Kanun) 107 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca belirsiz alacak davası niteliğinde olduğu, yargılama sırasında toplanan deliller sonunda tazminat miktarının tam ve kesin olarak belirlenmesinin mümkün olduğu anda davacı iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın dava dilekçesinde belirttiği miktarı artırılabileceği ayrıca 28.07.2020 tarih vee 31199 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Kanun'un 18 inci maddesi ile 6100 sayılı Kanun'un 177 nci madesine eklenen ikinci fıkrası ile "Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz" hükmü getirilmiş olduğu gözetildiğinde bozmadan sonra ıslah yapılamaz kuralı uygulanmaksızın bozmadan sonra alınan bilirkişi raporuna göre harcı ödenen ve ıslah kapsamında davacının bedele dönüşen payına takdir edilen bedelin artırabileceğinin kabulu ile hüküm kurulması gerekirken bozma sonrası ıslah yapılamayacağından bahisle taleple bağlı kalınarak karar verilmesi doğru görülmeyerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın kısmen kabulüne, el atma tazminatı ve ecrimisilin davalı idarelerden tahsil edilerek davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde;tespit edilen tazminat bedelinin düşük olduğunu, uygulanan yasal faizin taşınmazı gerçek değerine ulaştırmayacağını, idare lehine vekâlet ücreti verilmemesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde; tespit edilen tazminat ve ecrimisil bedellerinin yüksek olduğunu, taraflarınca bildirilmiş emsallerin değerlendirilmediğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Davalı ... Belediye Başkanlığı vekili temyiz dilekçesinde özetle; idarelerinin söz konusu taşınmazda yol çalışması veya ağaçlandırma eylemlerinin olmadığını, ağaçlandırma projesinin 1980 yıllarına dayandığını, Menteşe Belediyesinin tüzel kişiliğini 2014 yılında elde ettiğini, sorumlu idarenin Orman İdaresi olduğunu, ecrimisile hükmedilebilmesi için haksız işgal olması gerektiğini, ... tarafından yapılmış bir işgalin olmadığını,dava konusu taşınmazın rekreasyon alanında kalan kısmının onaylı plan kararları doğrultusunda kullanım amacına bağlı olarak inşai faaliyet yapılabilecek durumda olduğunu tam bir kısıtlılık bulunmadığını, taşınmazın vasfının yanlış belirlendiğini, bedelin yüksek olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tapu malikleri ile davalı idareler arasındaki kamulaştırmasız el atılarak taşınmaz bedelinin ve ecrimisil bedelinin tespit ve sorumlu idareden tahsili hususundadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 rarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına...” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihaî kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Mahkemece bozma ilâmına uyulmuşsa da, bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Arsa niteliğindeki Muğla ili, Menteşe ilçesi, ... Mahallesi 1 ada 14 parsel sayılı taşınmazın zeminine değerlendirmede kıyasen uygulanan 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi yöntem itibarıyla yerindedir.
3. Buna karşın; 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının arsalara ilişkin (g) bendi uyarınca arsaların bedelinin değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması gerekir ki hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu yönteme uyulmadan dava konusu taşınmaza göre emsal alınan taşınmazın anonim şirkete satış olduğu, gerçeği yansıtmadığı ve dava konusu taşınmaz ile hükme esas alınan raporda emsal olarak incelenen taşınmazın değerlendirme tarihi olan 2016 yılı Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından resen belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerlerinin, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden; yine dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi itibariyle emsal taşınmazın da satış tarihi itibariyle imar parseli mi, yoksa imar planına dahil olmakla birlikte olduğu gibi bırakılan kadastro parseli mi olduğu ve imar parseli ise kesilen, değil ise kesilecek düzenleme ortaklık payı oranı ilgili Belediye İmar Müdürlüğü ile Tapu Müdürlüğünden ayrı ayrı sorulup rapor denetlenmeden hüküm kurulması doğru değildir.
4. Bu durumda; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde re'sen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibariyle, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibariyle imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerekir.
5. Kamulaştırmasız el atma nedeniyle bedel davası açmakla, davacının taşınmazın mülkiyetini idareye devretmeye razı olduğu ve açılan tazminat davasının dava tarihinden itibaren davalı idare bakımından taşınmazı kullanma hakkı doğduğu gözetilerek, bu tarihten sonraki dönem için ecrimisil isteminde bulunulamayacağı dikkate alınarak davacıların birleştirilen davada asıl dava tarihinden sonraki dönem için talep ettiği ecrimisil yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi hatalıdır.
6. Birleştirilen dava ek dava olup asıl ve birleştirilen davada dava konusu taşınmaz aynı olduğu halde davacılar ve davalı idareler lehine ayrı ayrı vekâlet ücretine hükmedilmesi, bozmayı gerektirir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,
Taraflardan peşin alınan temyiz harçlarının istek hâlinde iadesine,
16.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.