Logo

5. Hukuk Dairesi2023/4875 E. 2023/11315 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının mahkeme kararıyla iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin davada, mahkeme kararının kesinleşme tarihi yerine dava tarihi esas alınarak hesaplanan tazminat miktarının ve davacı sıfatının tespitinde usul hatası bulunup bulunmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Belirsiz alacak davalarında, tazminat miktarının dava tarihi itibarıyla belirlenemediği ve davacının talebini artırabileceği, ayrıca davaya devir alanların davacı sıfatıyla karar başlığında ve hüküm fıkrasında yer alması gerektiği gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararının davacı sıfatının düzeltilmesi suretiyle düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/294 Esas, 2023/35 Karar

KARAR : Kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı Hazine vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; dava konusu taşınmazın tapusunun Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan dava sonucunda iptal edilerek orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, mahkeme kararının 16.07.2014 tarihinde kesinleştiğini, uğramış olduğu zararın tapunun Hazine adına tescil kararının kesinleşme tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı itirazında bulunarak tapu sicilinin yanlış tutulmasından kaynaklı bir zararın söz konusu olmadığını, taşınmazın orman vasfında olduğunu, özel mülkiyete konu olamayacağını, iptal işleminin hukuka aykırı olmadığını tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 07.10.2021 tarihli ve 2020/98 Esas,2021/398 Karar sayılı kararıyla; davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 23.02.2022 tarihli ve 2021/1845 Esas, 2022/287 Karar sayılı kararıyla; istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda; Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesinin kararının incelemesinde; arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde yöntem itibarıyla bir isabetsizlik olmadığından davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş, davacılar vekilinin temyizinin kabulü ile Dairemizin yerleşik içtihatları gereği, dava konusu taşınmazın değeri belirlenirken dava tarihine göre değerlendirme yapılması gerekirken, tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline ilişkin kararın kesinleşme tarihi esas alınarak değer belirleyen bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması doğru görülmeyerek İlk Derece Mahkemesinin kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; devreden ...’in halen dosyada davacı olarak görüldüğünü bu durumun kararın icrasını zorlaştıracağını,davayı kabul etmemekle birlikte zararın doğduğu tarihin tapu iptal tescil kararının kesinleştiği tarih olduğunu, davacı tarafça ikinci ıslahla talebin artırıldığını bu hususta muvafakatlerinin olmadığını, orman sayılan yerlerin özel mülkiyete konu olamayacağını,taşınmazın arazi vasfında değerlendirilmesi gerektiğini bedelin yüksek belirlendiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu Sakarya ili, Kocaali ilçesi, Küplük köyü 104 ada 4 parsel sayılı, 13.653,24 m² yüzölçümlü taşınmazın yapılan tesis kadastrosu ile 12.09.2008 tarihinde davacı ... adına tescil edildiği, Hazine tarafından açılan tapu iptal ve tescil davası sonucunda Kocaali Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/168 Esas, 2012/368 Karar sayılı kararı ile taşınmazın tamamının tapusunun iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçmeksizin 16.07.2014 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 19.03.2020 tarihinde açıldığı, davacının işbu davadan alacağı tüm haklarını 03.03.2021 tarihinde ... ve ...'e devrettiği anlaşılmaktadır.

3. Dava konusu taşınmazın hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre arsa niteliğinde emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesine ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Taşınmazın dava tarihindeki değerinin davacı tarafça somut olarak bilinmesi mümkün olmadığından dava 6100 sayılı Kanun'un 107 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca uyarınca belirsiz alacak davası niteliğindedir. Belirsiz alacak davalarında yargılama sırasında toplanan deliller sonunda tazminat miktarının tam ve kesin olarak belirlenmesi mümkün olduğunda, davacı iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın dava dilekçesinde belirttiği miktarı arttırabilir. Aynı nitelikli davada bir kez de ıslah yoluyla talep arttırılabilir. Buna göre 16.03.2022 tarihinde harcı tamamlanan değer üzerinden karar verilmesi yerindedir.

5. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalı Hazine vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

6. Davacı ...'in işbu davadan alacağı tüm haklarını 03.03.2021 tarihinde ... ve ...'e devrettiği ve davaya devir tarihinden sonra ... ve ...'in devam ettiği halde ...'in halen gerekçeli karar başlığında davacı olarak gösterilmesi ve infazda tereddüt yaratacak şekilde tespit edilen bedelin davacılara ödenmesine karar verilmesi bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması gerekir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı Hazine vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile; İlk Derece Mahkeme kararının gerekçeli karar başlığından " davacı ..." ibaresinin çıkartılmasına ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasının (1) numaralı bendinde bulunan " davacılara" kelimesinin çıkartılarak yerine " davacılar ... ve ...'e" ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

20.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.